III. Gıyâseddin Keyhüsrev: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Rumeli Fatihi (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Anubrekhan (mesaj | katkılar)
Tahta çıkışı eklendi.
30. satır:
 
III. Gıyaseddin Keyhüsrev 1284 yılında [[Moğollar]] tarafından idam edildi. Artık son derece zayıflamış olan Türkiye Selçuklu tahtına amcasının oğlu [[II. Gıyaseddin Mesud]] ([[II. İzzeddin Keykavus]]'un oğlu) geçti.
 
== Tahta Çıkışı ==
Sultan 3. Gıyaseddin, babası Sultan 4. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra devlet erkanı Konya'ya varınca henüz iki buçuk yaşında olan Gıyaseddin'i saltanat tahtına oturttular. Herkes onu destekliyordu ve saltanatını kabul ediyordu. Samimi olarak ağzına bakıyorlardı. (Sözlerini emir bilmişlerdi.) Gıyaseddin büyüyüp aklı erene kadar ülkeyi Sahib Ata Fahreddin Ali ve Emir Süleyman Pervane yönetiyordu. Halk bu ikilinin iktidarından memnundu. Aralarında anlaşma ve fikir birliği vardı.
 
"Dünyanın her yanından, İstanbul, Frengistan, Tarsus ve Kabzus'tan, karadan ve denizden tüccarlar ve elçiler akın akın saltanat dergahına gelmeye başladılar. Sultan, Pervane ve Sahib Ata'nın eğitim-öğretim mahfülünde berrak suyun kenarında yetişen bir fidan gibi yetişip büyüyordu. Bir süre ağaç kalıpla menşur ve fermanları damgaladı."<ref>İbn Bibi, El Evamiru'l-Ala'iyye fi'l-Umuri'l-Ala'iyye, S.599, TTK Yayınları, Ankara 2014  </ref> Çocukluk döneminden yavaş yavaş çıkıp aklı ermeye başlayınca (eşyayı farketme ve isimleri ezberleme gücüne erişince) ona hoca tuttular. "O zaman Kur'an hükümlerini, namazın ve orucun gereklerini öğrenmeye, helal ve haram arasındaki farkı anlamaya başladı. Şiir:
 
Her ne kadar Cihanı Yaratan ona atabeğ ve talihi hoca olarak verdiyse de
 
İlk önce Tanrı'ya tapan hoca, hece harflerini onun aklına soktu.
 
Bağışlamayı ve cömertliği meslek edinince "Ta" harfine geçmeyi aklına koydu.
 
"Sa" diyince aklına sebat geldi. Ondan sonra Cim harfinden celali (büyüklüğü) buldu.
 
"Ha" ile ikbalin haddini gösterdi. "Hı" ile ise cihan padişahına hizmeti,
 
"Dal" ile düşüncesi devlet tarafına düştü, "Za" ile padişahlık ziynetini seçti.
 
"Sin" ile başını saadet tarafında koydu. "Şın" ile şekeri tutmayı (zabt) anladı.
 
"Tı" ile önce padişahlık yemeğini (taam) öğrendi, "Zı" dan sevinci (gıpta) arta.
 
"Fa" ile sazın başındaki faslı anladı. "Kaf" ile ise, büyüklüğü ve nezaketin kadrini.
 
"Kef" ile Keyyami külahını (taç) öğrendi. "Lam" ile ise, büyüklük bayrağını (liva) aştı.
 
"Mim" e gelince ödemeyi (mueddi) öğrendi. "Nun ile hareketi (nuhzet) ve zaferi (nusret) anladı.
 
"Vav" ile vekarı ve vefası yenilendi. "Ha" ile heybeti dilden dile dolaşır oldu.
 
"Ya" ile ülkenin Yusuf'u olmayı hatırladı. Dünyayı alan Uluğ Keykubad.
 
Sonunda "Lâ" (hayır) gibi bir harfi görünce hemen üzerine bir çizgi çekti.
 
Ne mutlu o yeni yetme padişaha ki, ondan ülkeye büyüklük yansımaktadır.
 
Hece harflerini öğrendikten sonra devlet ona öyle yaslandı ki, harfin sesinden imparator olma işaretleri verdi.
 
O, her zaman cihana hakim ve muzaffer olsun! Her vakti nevruz bayramı gibi olsun!"<ref>İbn Bibi, a.g.e, S.599-600</ref>
 
== Kaynakça ==