Max Planck: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
|||
1. satır:
{{birleştir|Max Planck (Fizikçi)}}
{{
{{düzenle|Nisan 2011}}
{{Kişi bilgi kutusu
| isim = '''Max Karl Ernst Ludwig Planck'''
| resim = Max planck.jpg
| resim_boyutu = 200px
| başlık = Nobel Fizik Ödülü sahibi Alman fizikçi
| doğum_tarihi = [[23 Nisan]] [[1858]]
| uyruk =
| doğum_adı =
| doğum_yeri = [[Kiel]] [[Almanya]]
| ölüm_tarihi = [[4 Ekim]] [[1947]]
| ölüm_yeri = [[Göttingen]] [[Almanya]]
| ikamet =
| çocukları =
| diğer_isimleri =
| eğitim =
| meslek =
| imza =
| ödülleri =
| website =
| dipnotlar =
}}
'''Max Karl Ernst Ludwig Planck''' ([[23 Nisan]] [[1858]], [[Kiel]] - [[4 Ekim]] [[1947]], [[Göttingen]]), [[Alman]] [[fizik]]çi. [[1918]] [[Nobel Fizik Ödülü]] sahibi <ref>[http://nobelprize.org/nobel_prizes/physics/laureates/1918/ Nobel Fizik Ödülü 1918]. Nobelprize.org. 2011-07-05 tarihinde erişildi.</ref>.
"Kuantum Kuramı"nı geliştirmiştir. [[Termodinamik]] yasaları üzerine çalıştı. Kendi adıyla bilinen "Planck sabiti"ni ve "Planck ışınım yasası"nı buldu. Ortaya attığı kuantum kuramı, o güne değin bilinen fizik yasaları içinde devrimsel ve çığır açıcı nitelikteydi.
== Hayatı ==
[[Almanya]]'nın [[Kiel]] şehrinde entelektüel bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası [[Kiel Üniversitesi]]'nde [[hukuk]] profesörüydü. Max'ın gerçek adı Alman kökenli bir isim olan Maximilian'dı. <ref>Christoph Seidler, [http://www.spiegel.de/wissenschaft/mensch/0,1518,549404,00.html ''Gestatten, Marx Planck''], Spiegel Online, 24 Nisan 2008</ref> Ama, on yaşından itibaren adını "Max" olarak kullandı <ref>[http://mpg.de/bilderBerichteDokumente/dokumentation/pressemitteilungen/2008/pressemitteilung20080424/index.html Press release] [[Max Planck Society]]'den Max Planck'ın adıyla ilgili.</ref>
. Orta öğrenimini [[Münih]]'te tamamlayan Planck, bilime gönül vermiş bir öğretmenin etkisinde fiziğe özel bir ilgiyle bağlandı; bir yandan da ailesinin sağladığı olanakla [[piyano]] dersleri aldı.
Fizik öğrenimi için üniversiteye başvurduğunda, dönemin büyük fizikçisi, "Bu alanda(fizikte), neredeyse her şey zaten keşfedildi, ve geriye kalanlar sadece doldurulması gereken birkaç delik." demişti. Ama Max, çocukluk hayalinden kopmamaya kararlıydı. Üstelik, üniversite öğreniminde, Helmholtz ve Kirchhof gibi gerçekten seçkin profesörlerin öğrencisi olmanın kendisi için kaçırılmaz bir fırsat olduğunu biliyordu.
[[Münih]] ve [[Berlin]] üniversitelerinde öğrenimini sürdüren genç fizikçinin hidrojen çözülümüne ilişkin doktora tezi, tüm meslek yaşamındaki tek deneysel çalışması olarak kalacaktı. Asıl ilgi alanı matematiksel fizik olan Planck, olağanüstü yeteneğiyle kısa sürede meslek çevresinin dikkatini çeker; daha otuz yaşında iken Berlin Üniversitesi fizik kürsüsüne atanır.
== Bilimsel çalışmaları ==
Planck'ın uzmanlık alanı, [[termodinamik teori]] diye bilinen ısı bilimiydi. Işık radyasyonu üzerinde çalışırken Planck bir sorunla karşılaşır. Klasik fiziğin, "Enerjinin Eşit-bölünme Teoremi"ne göre kor halindeki bir cisimden salınan radyasyonun, hemen tümüyle, dalga uzunluğu olası en kısa dalgalardan ibaret olması gerekiyordu. Bu, küçük bir ısının bile son derece parlak bir ışık vermesi demekti. Öyle ki, vücut ısımızın bizi bir ampul gibi aydınlatması beklenirdi. [[Radyasyon enerjisi]] sürekli bir akış olarak varsayıldığından, [[spektrum]]un kısa dalga (yüksek frekans) kesiminin alabildiğine geniş olması, hatta sınırsız uzaması gerekirdi.
Başka bir deyişle dalga uzunluğunun giderek kısalmasıyla enerjinin sonsuza doğru artması söz konusuydu. Fizikçiler bu beklentiyi [[mor ötesi facia]] diye niteliyorlardı <ref name="Kragh">Helge Kragh, [http://physicsworld.com/cws/article/print/373 Max Planck: the reluctant revolutionary], ''Physics World''. Aralık 2000.</ref>. Oysa, deney sonuçları spektrumda çok değişik bir enerji dağılımı ortaya koymaktaydı. Bir kez deney, hiçbir maddenin, ne denli akkor haline getirilirse getirilsin, sonsuz enerji salacağını kanıtlamıyordu. Sonra çıkan enerjinin büyük bir bölümünün orta dalga uzunluktaki kesimde olduğu görülüyordu.
Yerleşik kuram ile deney sonuçları arasındaki tutarsızlık gözden kaçmayacak kadar açıktı. Sorun deneysel verilere dayalı hesaplamalarda bir hatadan kaynaklanmıyor idiyse, yerleşik kuramın yetersizliği söz konusu olmalıydı.
Planck'ın yetkin örnek olarak aldığı kara-cisim üzerinde yürüttüğü kuramsal çalışması [[1900]]'de yayımlanır. Çalışmanın dayandığı temel düşünce şuydu: Madde her biri kendine özgü titreşim frekansına sahip ve bu frekansla radyasyon salan vibratörlerden ibarettir. Gerçi bu düşüncenin yürürlükteki kurama ters düşen yanı yoktu: Ne var ki, Planck aynı zamanda vibratörlerin enerjiyi sürekli bir akıntı olarak değil, bir dizi kesik fışkırmalarla saldığı görüşünü de ileri sürmekteydi. Bu demekti ki, belli bir frekanstaki bir [[osilatör]]ün saldığı veya aldığı enerji ancak tam birimler biçimde olabilir; birim kesirleriyle olamazdı.
1900 yılında [[Kuantum Mekanigi]]ni keşfetmiştir.
Planck'ın çözüm arayışında başvurduğu istatistiksel yöntemin de, inceleme konusu ilişkilerin sayılabilir olmasını gerektirmesi, radyasyon enerjisinin bireysel bölümlerden oluştuğu varsayımını kaçınılmaz kılıyordu.
Önerilen çözüm basitti: Gözlem sonuçlarıyla bağdaşmayan sürekli akış varsayımından vazgeçmek! Ne var ki, şimdi oldukça açık ve mantıksal görünen bu çözümün o dönemde hemen benimsenmesi bir yana, akla yakınlığı bile kolayca düşünülemezdi. Doğanın sürekliliği bir hipotez ya da sıradan bir varsayım olmanın ötesinde doğruluğu sorgulanmaz bir inançtı adeta! [[Newton fiziği|Newton mekaniği]] gibi [[James Clerk Maxwell|Maxwell]]'in [[elektromanyetik teori]]si de doğanın sürekliliğini içeriyordu.
Nitekim elektromanyetik teoriyi deneysel olarak doğrulayan [[Heinrich Rudolf Hertz|Hertz]], ışığın dalga teorisine değinerek bu teoriyle fiziğin değişik kollarının sağlam, tutarlı bir bütünlük kazandığını belirtmekten geri kalmaz.
Yerleşik bir kuramı sorgulamak kolay değildir gerçekten. Hele yeni bir kuram oluşturmak, üstün zeka ve hayal gücünün de ötesinde yüreklilik ister. Doğrusu, Planck'ın, getirdiği çözümle devrimsel bir gelişmeyi başlattığının farkında olduğu; dahası çözümünün, bağlı olduğu klasik fiziği sarsabileceğini öngördüğü söylenemez. Ama onun yadsınamaz yanı, karşılaştığı soruna gösterdiği olağanüstü duyarlılıktı.
Bir özelliği de özentisiz olmasıydı: Çözümüne deneysel verileri matematiksel olarak dile getiren masum bir formül gözüyle bakıyordu. Oysa, "[[kuvantum]]" dediği bir enerji paketi ile bir dalga frekansı arasındaki ilişkiyi belirleyen denklemi <math>E = h \cdot \nu</math>, bilimde yeni bir devrimin temel taşıydı [Denklemde E enerjiyi, <math>\nu</math> radyasyon frekansını, <math> h </math> ise [[Planck sabiti]] denen sayıyı <br />(<math> h = 6{,}62607 \cdot 10^{-34}\,\rm{J\,s} = 4{,}13567 \cdot 10^{-15} \rm{eVs} ,</math>) göstermektedir]. Buna göre, bir enerji kuvantumu, dalga frekansıyla Planck değişmezinin çarpımına eşittir (ışık hızı gibi doğanın temel değişmezlerinden sayılan h, herhangi bir radyasyon enerji miktarının dalga frekansına orantısını simgelemektedir).
Planck'ın önerdiği hipotez başlangıçta hiç değilse ışığın [[dalga teorisi]]ne doğrudan bir tehlike oluşturmuyordu, belki. Ama klasik fiziğin önemli bir ilkesi olan doğanın sürekliliği varsayımı sarsılmıştı. "Doğa asla sıçramaz" anlamına gelen eski Latince özdeyiş, ''Natura non facit saltus'' geçerliliğini sürdüremezdi artık!
Kaldı ki, çok geçmeden [[Albert Einstein|Einstein]]'in 1905'te ortaya koyduğu "Fotoelektrik etki" diye bilinen teorisiyle ışık da [[kuvantum teorisi]]nin kapsamına girer. Böylece ısı, ışık, elektromanyetizma vb. radyasyon türlerinin tümünün kuvanta biçiminde verilip alındığı hipotezi doğrulanmış olur. Bu hipotez daha sonra [[Niels Bohr|Bohr]], [[Erwin Schrödinger|Schrödinger]], [[Werner Heisenberg|Heisenberg]] vb. bilim adamlarının önemli katkılarıyla çağımız fiziğine egemen kuvantum mekaniğine dönüşür. Planck, istemeyerek de olsa bu büyük devrimin öncüsüydü. <ref>[[Thomas Kuhn]], ''Black-Body Theory and the Quantum Discontinuity: 1894–1912'',''(Karacisim ışıması teorisi ve kuantum süreksizliği)'' Clarendon Press, Oxford, 1978.</ref>
Çağımızın ünlü fizikçisi [[Max Born|Born]], Planck'ın bilimsel kişiliğini kısaca şöyle belirtmişti: "Yaratılıştan tutucu bir kafa yapısına sahipti; "devrimsel" diyebileceğimiz hiçbir eğilim ve özentisi yoktu. Olguları aşan spekülasyonlardan da hoşlanmazdı. Ne var ki, salt deney verilerine olan saygısı nedeniyle, fiziği temelinden sarsan en devrimci düşünceyi ileri sürmekten de kendini alamadı." <ref> Claes Johnson''(Dr Faustus of Modern Physics)''|http://books.google.com/books?id=5kcdpa3Qhj8C&pg=PA102|accessdate=8 Haziran 2011|sayfa=102</ref>
Bu erdemli kişi, ne yazık ki, uzun yaşamını trajik bir kararla noktalamak zorunda bırakılır. Yedi çocuğundan yaşamda kalan tek oğlu [[1944]]'te [[Adolf Hitler|Hitler]]'e suikast suçlamasıyla yakalananlar arasındaydı. Nazi yöneticilerinin yaşlı Planck'a önerileri "basit" olduğu kadar korkunçtu: "Nazizme inanç ve bağlılık duyurusunu imzala, oğlun idamdan kurtulsun!" Planck, tek umudu olan oğlunun ölümü pahasına, yaşam anlayışına ters düşen duyuruyu imzalamaz!''''' <ref>[http://web.archive.org/web/20080512151051/http://physics.nobel.brainparad.com/max_karl_ernst_ludwig_planck.html Max Karl Ernst Ludwig Planck]</ref>
== Dış bağlantılar ==
* [http://www.mpg.de/ Max-Planck-Gesellschaft]
== Kaynakça ==
{{kaynakça}}
{{Nobel Fizik Ödülü}}
{{DEFAULTSORT:Planck, Max}}
[[Kategori:1858 doğumlular]]
[[Kategori:1947 yılında ölenler]]
[[Kategori:Alman fizikçiler]]
[[Kategori:Nobel Fizik Ödülü sahipleri]]
[[Kategori:
[[Kategori:Berlin Humboldt Üniversitesi mezunları]]
[[Kategori:
|