İstanbul Şehir Tiyatroları: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Gerekçe: + deneme amaçlı değişiklik |
Değişiklik özeti yok |
||
13. satır:
Dârülbedayi, temsil hayatına [[Hüseyin Suat Yalçın|Hüseyin Suat]]'ın Fransız yazar Emile Fabre'dan adapte ettiği ''[[Çürük Temel]]'' ile girdi. İlk temsiller 1890 yılında Rıdvan Paşa'nın yaptırdığı [[Tepebaşı Tiyatrosu|Tepebaşı'ndaki ahşap binada]] verildi; daha sonra Şehzadebaşı'ndaki Ferah Tiyatrosu ve diğerleri kullanıldı. 20 Ocak 1916 Perşembe günü, ikindi zamanı kadınlara, o günün gecesi erkeklere oynandı. Bu temsilden kısa bir süre sonra para sıkıntısına düşen Dârülbedayi, 14 Mart 1916'da musiki bölümünü kapattı. 1917 yılında, yardım niteliğindeki 3000 lira, 1000 liraya indirildi. Bu sırada, Dârülbedayi ilk yerli piyesi olan [[Halit Fahri Ozansoy]]'un ''Baykuş'' adlı manzum dramını oynadı (2 Mart 1917). Muhsin Ertuğrul'un sahneye koyduğu ve oynadığı bu oyun halkça tutuldu. İkinci yerli oyun [[Yusuf Ziya Ortaç]]'ın ''Binnaz'''ı oldu (1919). Bu sırada, parasızlıktan kapatılmış olan okul bölümü tekrar çalışmaya başladı ve Dârülbedayi Şehzadebaşı'ndaki Letafet Apartmanı'ndan Hamalbaşı'ndaki (Beyoğlu) bir eve taşındı.
1918 yılından başlayarak düzenli duruma giren temsillere rağmen, kurumdaki huzursuzluk arttı. 31 Mart 1920'de belediye başkanlığınca hazırlanan ikinci yönetmelik otuz üç maddeydi ve Dârülbedayi bu yönetmelikle, yalnızca temsiller veren bir tiyatro haline geldi. Sanatçılarla yönetim kurulu arasında ortaya çıkan anlaşmazlık üzerine, sanatçıların önemli bir kısmı ayrılarak özel bir tiyatro (Yeni Sahne) kurdular. Bu topluluğun çalışmaları uzun sürmedi, kurucu İsmail Faik Bey iflas edince topluluk da dağıldı. 1922'de kurulan başka bir özel tiyatro (Türk Tiyatrosu), buradan ve Dârülbedayi'den yeni ayrılan sanatçıları
1927-1928 tiyatro döneminde Dârülbedayi'nin başına Muhsin Ertuğrul geçirildi. Temsiller disiplinli, düzenli hale geldi ve oyun seçimi daha iyi bir durum aldı. Yerli esere verilen önem arttı; 1928-1929 mevsiminde beş, 1932-1933 döneminde yedi yerli eser oynandı. Daha sonraki yıllarda, sahnelenen Türk oyunlarının sayısı sürekli olarak arttı. 1930 yılında Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen Belediyeler Kanunu'nun 5. maddesinin 59. fıkrası, tiyatro binası yapmayı ve tiyatro topluluğu kurmayı "ihtiyari" görev olarak belediyelere veriyordu. Böylece, bu kurum doğrudan doğruya belediyeye bağlandı. 1924 yılındaki komisyon, Dârülbedayi'nin "İstanbul Şehir Tiyatrosu" adını almasını kararlaştırdı. Kurum, belediyeye bağlandıktan sonra basında ve halk arasında Şehir Tiyatrosu adıyla anıldı, ancak kurum Şehir Tiyatrosu adını 1934 yılında aldı.
|