Patrona Halil İsyanı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Birbey erken (mesaj | katkılar)
Etiket: referans etiketleri kaldırıldı
Nebra (mesaj | katkılar)
Gerekçe:: vandalizm
28. satır:
'''Patrona Halil İsyanı''', [[Osmanlı Devleti]]'ndeki [[Lale Devri]]'nin sonunu getiren ayaklanmadır. Patrona Halil idaresinde, bu ayaklanma [[28 Eylül]] [[1730]]'da başlayıp günlerce sürmüştür. Sadrazam [[Nevşehirli Damat İbrahim Paşa]] idam edilmiş; Sultan [[III. Ahmed]] tahttan indirilmiş ve yerine yeğeni [[I. Mahmud]] tahta geçirilmiş ve sonradan '''[[Lale Devri]]''' adı verilecek devir sona erdirilmiştir.<ref>*Altınay, Ahmet Refik (Hrz. Haydar Ali Dirioz), (1973) ''Lale Devri'', Ankara: Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları.</ref>
 
--birbeyerken 08:53, 21 Aralık 2013 (UTC)== Ayaklanmanın nedeni--birbeyerken 08:53, 21 Aralık 2013 (UTC)==
Ayaklanmanın sebebi, [[Nevşehirli Damat İbrahim Paşa]]'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan, bu yapılanları israf olarak gören ve büyük bir ekonomik sıkıntı çeken bir kitle olmuştur. [[İran]] seferinden olumsuz haberler gelmesi üzerine halk harekete geçmiş, camilerde ve diğer yerlerde propaganda yaparak ayaklanmanın zeminini oluşturmaya başlanmıştı. Uzun zamandır maaşlarını alamayan [[Yeniçeri]]lerin içerisinde de huzursuzluk belirmişti.<ref>Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları'', Istanbul:Oğlak Yayıncılık, ISBN 975-329-299-6 say. 325-331.</ref>
Ayaklanmanın sebebi.Osmanlı Devletinin yaklaşık altı yüzyıllık tarihi boyunca, bazen İstanbul’da bazen de ülkenin diğer köşelerinde sayısız isyan meydana gelmiştir. Kimi zaman padişahların tahttan indirilmesi, kimi zaman ise isyanın elebaşlarının ortadan kaldırılması ile sonuçlanan bu isyanların çoğunun temelinde ekonomik, siyasi ya da sosyal sorunlar yatar. 1730 yılında III. Ahmet’in padişahlığı döneminde İstanbul’da başlayan Patrona Halil İsyanı, İstanbul’da gerçekleşen isyanların en şiddetlilerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nasıl patlak verdiğine ve büyüdüğüne bakmadan önce, Patrona Halil İsyanının nedenlerine genel olarak bakmak aynı zamanda Osmanlı Devletinin XVII-XVIII. yüzyıl siyasi, sosyal ve ekonomik görünümünü de anlamamızı sağlayacaktır. Patrona Halil İsyanı Neden Çıktı? 1683 yılındaki II. Viyana yenilgisi ve ardından Avrupa devletleri ile yaklaşık 16 yıl süren uzun savaşlar Osmanlı maliyesini oldukça kötü duruma düşürmüştü. Buna bir de yangınlarla, depremlerle yıkılan İstanbul ve öteki kentlerin yeniden imarı için vergilerin tahammül sınırlarının ötesinde artırılması eklenince halk ekonomik olarak çökmüş, bunun körüklediği soygunlar ve baskınlar yüzünden memlekette düzen kalmamıştı. Halk çözüm yolunu kendini daha güvende hissettiği ve iş olanaklarının daha fazla olduğu şehir merkezlerine akın etmekte bulmuştu. Bu ise kısır döngüye neden olmuş, tarım alanları işlenemez ve devletin üründen tahsil ettiği vergiler alınamaz duruma geldiğinden ekonomi daha da bozulmuştu. İşsiz reayanın kitlesel olarak şehirlere yığılması güvenlik sorunlarını kentlere de taşıdığından artık şehirli halkın hoşnutsuzluğu da gün geçtikçe artıyordu. Mali durumun bozulmasına paralel olarak paranın gerçek değeri ile itibari değeri arasındaki farklılık esnafı ve halkı olumsuz yönde etkiliyor, alışverişleri kesintiye uğratıyor, yer yer kavgalara neden oluyordu. Durumlarından memnun olmayan bir diğer kesim de yeniçerilerdi. Sadrazam Damat İbrahim Paşanın Batı orduları tarzında yeni bir ordu kurmaya girişmesi ve Fransa’dan getirilen uzmanların askerleri eğitmeyi başlaması yeniçerilerle devletin arasında bir soğukluk doğmasına neden olmuştu. Üstelik yeniçerilerin çoğu da tıpkı halk gibi esnaflıkla uğraştığından, konulan vergiler onların da canını yakmaya başlamıştı. Patrona Halil İsyanının nedenleri arasında hiç kuşkusuz halk ekonomik olarak bu kadar çökmüş durumdayken saray çevresinin kendilerinden toplanan vergilerle zevk ve sefa içinde ve çoğu zaman israf derecesine varan eğlenceler düzenlemesi de önemli yer tutar. Elbette saray çevresi çok eskiden beri böyle büyük ve gösterişli eğlenceler düzenliyordu. Fakat tarihte Lale Devri olarak anılan dönemde ipin ucu iyice kaçmış, eğlenceler artık sarayın yüksek duvarlarının arkasına gizlenerek değil de halkın gözleri önünde düzenlenmeye başlanmıştı. Denilebilir ki, halk işsizlik, parasızlık ve açlıktan bunalmış iken kendilerinden toplanan vergilerin saray ve kasırların yapımına, lale bahçelerinin düzenlenmesine, günler ve geceler süren eğlencelere harcanmasına tanık olarak saraya nefret dolu gözlerle bakıyordu. Beklenen kıvılcım Safevilerin Hemedan Tebriz Ferehan Yezdicurd gibi önemli merkezleri ele geçirmeleri ile çıktı. Sadrazam İbrahim Paşa kötü duruma son vermek için padişahı İran üzerine bir sefere zorla da olsa ikna etmeyi başarmıştı. Fakat Üsküdardaki karargahına geçen III. Ahmet başkentten bir türlü ayrılamıyor, bu da gerek ordu ve gerekse halk arasında huzursuzluğu artırdığı gibi dedikodulara da neden oluyordu. Nihayet, ordunun İrana hareketine karar verilmek üzere iken İstanbul’da 28 Eylül 1730’da başlarında Patrona Halil olmak üzere yardımcılığını Muslu Beşe ve Emir Alinin yaptığı ve ilk katılanların çoğunluğunu Arnavut kökenlilerin oluşturduğu Patrona Halil İsyanı patlak verdi.
 
Zamanın tarihini yazan Mehmed Raşid Efendi ve İsmail Asım Efendi, tepkilerin ve öfkelerin korkunç bir ayaklanmaya dönüşmesinde, halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek [[enflasyon]]a rağmen geceli gündüzlü ziyafetlerin, çırağan eğlencelerinin, sefere çıkmak istemeyen padişahla sadrazamının Davutpaşa Sarayı bahçelerine gidip bülbül dinlemelerinin baş rolü olduğunu yazarlar.<ref>Mehmed Raşid, ''Tarih-i Raşid'' c. III-V, İstanbul 1282/1865-66</ref><ref> Küçükçelebizade İsmail Âsım Efendi, ''Tarih-i Çelebizade Âsîm, Raşid tarihine zeyl'' İstanbul 1282/1865-66</ref> [[Tarihçi]] Şem'danî-zâde ise daha pratik bir anlatım ve örneğinle ayaklanmaya neden olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı "mirasyedi meşreb, gece gündüz zevk u sürûr icad idüb halkı aldadacak şey lâzımdır deyû bayramlarda meydanlarda dolaplar, beşikler, atlıkarıncalar, salıncaklar kurdurub erkeklerle kadınları karışık salıncağa bindiren, salıncağa binub inerken hubbaz yiğidlere kadınları kucaklatdıran, hoş-seda ile şarkılar söylettiren" kişi olarak tarif eder.<ref>Şem'danî-zâde Fındıklılı Süleyman Efendi, (Haz. Münir Aktepe), ''Mür'i't-i Tevarih (Cilt I-III)'', 1976-1981</ref> Topluluk tepkilerini halk ihtilaline döndürmeyi başaranlar, gerçekte Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın siyasi karşıtlarıydı.
 
== Ayaklanmanın idaresi ve gelişmesi ==