Mustafa Kemal Atatürk: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sarv (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
69. satır:
|ödüller = [[Mustafa Kemal Atatürk'ün ödülleri listesi|Liste (24 madalya)]]
}}
'''Mustafa Kemal Atatürk''' (19 Mayıs 1881, [[Selânik]] – 10 Kasım 1938, [[İstanbul]]), [[Türk]] [[siyasetçi]], asker ve [[devlet adamı]]. [[Türkiye Cumhuriyeti]]'nin kurulmasına önderlik yapmış ve [[TBMM]] tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk [[Türkiye Cumhurbaşkanlığı|cumhurbaşkanı]] seçilmiştir. Osmanlı [[mirliva]]sı ve Türkiye'nin iki [[mareşal]]inden biridir. 1919 yılında başlattığı [[Türk Kurtuluş Savaşı|Kurtuluş Savaşı]]'nın önderliğini yapmış; daha sonra, modern Türkiye'yi oluşturan devrim ve reformları gerçekleştirmiştir.<ref name="M. Kemal ATATÜRK">{{Web kaynağı|url=http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanlarimiz/kemal_ataturk/| başlık =M. Kemal ATATÜRK| tarih = | yayımcı =Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı|erişimtarihi = 20 Ağustos 2011}}</ref> Mustafa Kemal Atatürk [[Osmanlı İmparatorluğu Ordusu|Osmanlı Ordusu]]'nda subay olarak görev yapmış; Türk Orduları Başkomutanı olarak [[Sakarya Meydan Muharebesi]]'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde, "Gazi" unvanını almış ve [[mareşal]]liğe yükselmiştir.<ref name="M. Kemal ATATÜRK"/> [[Cumhuriyet Halk Partisi]]'ni kurmuş ve ilk genel başkanı olmuştur.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.chp.org.tr/?page_id=67| başlık =CHP Tarihi Giriş ve Kısa Özet| tarih = | yayımcı =Cumhuriyet Halk Partisi|erişimtarihi = 20 Ağustos 2011}}</ref> 1938 yılındaki vefatına kadar arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı olan Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı olmuştur.<ref name="M. Kemal ATATÜRK"/>
 
== Çocukluk ve gençlik (1881-1904) ==
[[Dosya:Ataturk-1905-Zubeyde-Makbule.jpg|thumb|left|Kız kardeşi [[Makbule Atadan|Makbule Hanım]], annesi [[Zübeyde Hanım]] ve Atatürk]]
[[Dosya:Ataturk, Ottoman War Academy, 1901.jpg|thumb|left|Harp Okulu'nda arkadaşları ile birlikte, 1901]]
Lüzumsuzluğu ile Gines Rekorlar Kitabına giren Navruzuz kezbanus türünün son örneği niteliğinde.Kezbanusun atası ise Sakallı bıyıklı kalıplı bir varlıktır. Lüzumsuzlukta sınır tanımayan, dişilerin korkulu rüyası , abaza, lanet, tiksinç bir varlık olan navruzuz babasından araba kaçırabilme özelliğine de sahiptir .[[Dosya:Rauf Bey met onderscheidingen.jpg|thumb|9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 17 Nisan 1919]]
1839'da [[Kocacık]]'ta doğduğu sanılan<ref name=Cunbur>Cunbur, Müjgan. ''Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi, 2. cilt'' (2004), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı: "Babası Ali Rıza Efendi (doğ. 1839), annesi Zübeyde Hanımdır Baba dedesi Hafız Ahmet Efendi, 14-15. yy.da Anadolu' dan göç ederek Makedonya'ya yerleşen Kocacık Yörüklerindendir."</ref> babası [[Ali Rıza Efendi]] aslen [[Manastır]]'a bağlı [[Debre|Debre-i Bâlâ]]'dandır.<ref name="Kocacik">Kartal, Numan. ''Atatürk ve Kocacık Türkleri'' (2002), T.C. Kültür Bakanlığı: "Aile Selânik'e Manastır ilinin Debrei Bâlâ sancağına bağlı Kocacık bucağından gelmişti. Ali Rıza Efendi'nin doğum yeri olan Kocacık bucağı halkı da Anadolu'dan gitme ve tamamıyla Türk, Müslüman Oğuzların Türkmen boylarındandırlar."</ref> Babasının ailesi [[Arnavutlar]]dan<ref>Andrew Mango, ''Ataturk: The Biography of the Founder of Modern Turkey'', Overlook TP, 2002, p. 27.</ref><ref>Ernest Jackh ''The Rising Crescent'', Goemaere Press, 2007, [http://books.google.com.tr/books?id=Pxs-DAIVxqYC&printsec=frontcover&dq=The+Rising+Crescent&hl=tr&ei=bI7GTNu-J4i8vgPS0dzQDw&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=1&ved=0CCcQ6AEwAA#v=onepage&q=Turkish%20mother&f=false p. 31, ''Turkish mother and Albanian father'']</ref><ref>Isaac Frederick Marcosson, ''Turbulent years'', Ayer Publishing, 1969, [http://books.google.com.tr/books?id=399LkTqBLdAC&printsec=frontcover&dq=inauthor:%22Isaac+Frederick+Marcosson%22&hl=tr&ei=inXGTMnzJYSuvgPPvLTZDw&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=1&ved=0CCcQ6AEwAA#v=onepage&q=Ali%20Riza&f=false p. 144.]</ref><ref>Yale Richmond, ''From Da to Yes: understanding the East Europeans'', Intercultural Press Inc., 1995, p. 212.</ref> ya da 14-15. yüzyılda Anadolu'dan bölgeye göç etmiş olan Yörüklerdendir.<ref name=Cunbur/><ref name="Kocacik"/><ref name="Dinamo16">Dinamo, Hasan İzzettin.''Kutsal isyan: Millî Kurtuluş savaşı'nın gerçek hikâyesi, 2. cilt'' (1986), Tekin Yayınevi, [http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/]</ref><ref>Vamik D. Volkan & Norman Itzkowitz, Ölümsüz Atatürk (Immortal Ataturk), Bağlam Yayınları, 1998, ISBN 975-7696-97-8, p. 37, dipnote no. 6 (Atay, 1980, s. 17)</ref><ref>http://www.whereismacedonia.org/en/where-to-go-in-macedonia/museums-in-macedonia/327-mustafa-kemal-ataturk-memorial-museum-in-village-kodzadzik-in-municipality-centar-zupa</ref> Ailesi ile [[Selanik]]'e göç eden Ali Rıza Bey,<ref>Önder, Ali Tayyar. ''Türkiye'nin etnik yapısı: halkımızın kökenleri ve gerçekler'' (2008), Kripto Kitaplar, sf. 320</ref> burada gümrük memurluğu ve kereste ticareti yaptı.<ref>''Türk dili: dil ve edebiyat dergisi, 493-498. sayılar'' (1993), Türk Dil Kurumu, sf. 135</ref> Ali Rıza Bey, [[93 Harbi]] (1877-78) esnasında yerel birliklerde [[teğmen]]lik yapmıştı. Bu durum Atatürk'ün ailesinin kısmen de olsa Osmanlı'daki egemen elitlerden olduğunu gösterir.<ref name="Britannica">{{BritannicaDVD|Atatürk, Kemal|2011}}</ref>
[[Dosya:Mustafa Kemal Pasha Time magazine Vol. I No. 4 Mar. 24, 1923.jpg|thumb|24 Mart 1923 tarihli [[Time]] dergisinin kapağır. Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" [[Fevzi Çakmak|Fevzi Paşa]]'nın dışında hükûmetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse görevi kabul etmemesini istedi. Böylece bir hükûmet krizi çıkmış oldu. Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği duyuruldu.]]
 
Ali Rıza Bey, 1871 yılında 1857 yılında Selanik'in batısındaki [[Langaza]]'da [[çiftçi]] bir ailede doğan<ref name="Britannica"/><ref name=Cunbur2>Cunbur, Müjgan. ''Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi, 2. cilt'' (2004), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, sf. 1: "Anne Zübeyde Hanım, Sangüllü Hacı Sofu soyundan Varyemezoğlu İbrahim Feyzullah Efendinin kızıydı. 1857 yılında doğan Zübeyde, henüz on dört yaşında iken evlendi. Ailesi, Selânik civarındaki Langaza beldesine gelip yerleşen Anadolu Türk"</ref> Zübeyde Hanım'la evlenmişti.<ref>Kutay, Cemal. ''Atatürk'ün beraberinde götürdüğü hasret: Türkçe ibadet: ana dilimizle kulluk hakkı, 1. cilt'' (1998), Aksoy Yayıncılık, sf. 130</ref> Mustafa Kemal Atatürk, bu çiftin çocuğu olarak, [[Rumî takvim|Rumî]] 1296 (miladî 1881) yılında Selanik'te doğmuştur. [[Atatürk'ün Samsun'a çıkışı|Samsun'a çıktığı]] 19 Mayıs tarihini doğum günü kabul etmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.ntvmsnbc.com/id/25096543| başlık =19 Mayıs: Ata'nın doğum günüm dediği tarih| tarih = | yayımcı =ntvmsnbc |erişimtarihi = 20 Ağustos 2011}}</ref>
Fatma, Ömer, Ahmet, Naciye ve [[Makbule Atadan|Makbule]] adlı beş kardeşinin ilk dördü küçük yaşta hayatını kaybetmiştir.<ref name=Pars2>Tuğlacı, Pars. ''Çağdaş Türkiye, 1. cilt'' (1987), Cem Yayınevi, sf. 2</ref><ref>{{Kitap kaynağı
| son = Aydemir
| ilk = Şevket Süreyya
| başlık = Tek Adam, Cilt I
| ilkyayıntarihi =
| ilkyayınyılı = 1963
| ilkyayınayı =
| url =
| biçim =
| erişimtarihi = Haziran 2012
| erişimyılı =
| erişimayı =
| basım = 32. Özel Basım
| tarih =
| yıl = 2011
| ay = Mart
| yayımcı = Remzi Kitabevi
| yer = Ankara
| dil = Türkçe
| id = 978-975-14-0670-5
| doi =
| sayfalar = 30
| bölüm = Zübeyde
| bölümurl =
| alıntı =
}}</ref>
 
Öğrenim çağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o dönemki yeni yöntemlerle eğitim yapan [[seküler]]<ref name="Britannica"/> Mektebi Şemsi İbtidai'nde ([[Şemsi Efendi Mektebi]]) okumasını istiyordu. En sonunda önce mahalle mektebine başlayan Mustafa, birkaç gün sonra Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti.<ref>''Atatürkçü düşünce'' (1992), Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, [http://books.google.com.tr/books?ei=VK-uTdv5OYHrOZyR7eMB&ct=result&id=m41pAAAAMAAJ&dq=Haf%C4%B1z+Mehmet+Efendi%27nin+mahalle+mektebi&q=sorunu+onun+da+g%C3%B6nl%C3%BCn%C3%BC+alacak+bi%C3%A7imde%2C+%C5%9Fu+%C5%9Fekilde+%C3%A7%C3%B6zd%C3%BC.+Mustafa+%C3%B6nce%2C+t%C3%B6renlerle+mahalle+mektebine+ba%C5%9Flad%C4%B1#search_anchor sf. 696]</ref> Atatürk, okul seçimindeki bu kararı için hayatı boyunca babasına minnettarlık duymuştur.<ref name="Britannica"/> 1888 yılında babasını kaybetti.<ref>Baba, İmran. ''Културните взаимодействия на Балканите и турската архитектура. Международен симпозиум 17-19 май 2000, Шумен-България'' (2001), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, [http://books.google.com.tr/books?ei=v7CuTduFHYKaOtSVyeQB&ct=result&id=3vLVAAAAMAAJ&dq=Atat%C3%BCrk+1888+baba&q=1+888+y%C4%B1l%C4%B1nda+Atat%C3%BCrk%27%C3%BCn+babas%C4%B1+Ali+R%C4%B1za+Efendi%27nin+%C3%B6l%C3%BCm%C3%BC+%C3%BCzerine+ailenin%2C+bu+evden#search_anchor sf. 24]</ref> Bir süre Rapla Çiftliği'nde annesinin üvey kardeşi<ref name="Britannica"/> Hüseyin'in yanında kalıp hafif çiftlik işleriyle uğraştıktan sonra -eğitimsiz kalacağından endişe eden annesinin isteğiyle-<ref name="Britannica"/> Selanik'e dönüp okulunu bitirdi.<ref>Aydemir, Şevket Süreyya. ''Tek adam'' (1963), Remzi Kitapevi, sf. 44</ref> Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.<ref>Bayhan, Fatih. ''Gölgesinde Mustafa Kemal büyüten kadın Zübeyde Hanım'' (2008), Pegasus Yayınları, sf. 78</ref>
 
Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev 1870'te Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır. Ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük eve taşınmışlardır.<ref>İzmir Ticaret Odası, ''Atatürk'ün Evi - Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer'', y.y, t.y.:</ref>
 
Mustafa, seküler bir okul olan ve [[bürokrat]] yetiştiren<ref name="Britannica"/> [[Selânik Mülkiye Rüştiyesi]]'ne kaydoldu. Ancak muhitindeki [[askerî öğrenci]]lerin üniformalarından da etkilenerek<ref name="Britannica"/> -annesinin karşı çıkmasına rağmen-<ref name="Britannica"/> 1893 yılında [[Selânik Askerî Rüştiyesi]]'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey ona anlamı mükemmellik, olgunluk olan "Kemal" adını verdi.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.kho.edu.tr/atasayfa/index.htm| başlık =Atatürk'ün Hayatı Öğrenim Hayatı| tarih = | yayımcı =Kara Harp Okulu |erişimtarihi = 20 Ağustos 2011}}</ref> Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısını etkiledi. Mustafa Kemal [[Kuleli Askeri Lisesi|Kuleli Askerî İdadisi]]'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak [[Manastır Askeri İdadisi|Manastır Askerî İdadisi]]'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu [[Manastır Askeri İdadisi|Manastır Askerî İdadisi]]'nde tarih öğretmeni [[Kolağası]] Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını güçlendirdi.<ref>Ali Fuat Cebesoy, ''Sınıf Arkadaşım Atatürk'', Temel Yayınları, İstanbul, 2000, s. 27.</ref> Bu tarihte başlayan [[1897 Osmanlı-Yunan Savaşı]]'na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem İdadi öğrencisi olduğu için, hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Bu okulu ikincilikle bitirdi.<ref name="KomAta">Celâl Erikan, ''Komutan Atatürk'', Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1972, s. 72.</ref> 13 Mart 1899'da<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.ataturk.net/kronoloji/1881.html| başlık =KRONOLOJİ 1881 - 1912 Yılları| tarih = | yayımcı =ataturk.net|erişimtarihi = 20 Ağustos 2011}}</ref>
<ref>{{Kitap kaynağı
| son = Erikan
| ilk = Celal
| başlık = Komutan Atatürk
| ilkyayıntarihi = 1964
| basım = IV. Baskı
| yıl = 2006
| ay = Mayıs
| yayımcı = Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
| yer = İstanbul
| dil = Türkçe
| id = 975-458-288-2
| doi =
| sayfalar = 782
| bölüm = Ek IV - Notlar
| alıntı =Okullardan kışın çıkışının nedeni Yunan Savaşı'ndan başlanarak kısa öğretim yılları uygulanmasındandır.
}}</ref> İstanbul'da [[Kara Harp Okulu|Mekteb-i Harbiye-i Şahane]]'ye girdi. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 1902'de Mülazım bugünkü ismiyle [[Teğmen]] rütbesiyle 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8) olarak bitirdi.<ref name="KomAta" /> Akabinde [[Harp Akademisi|Erkan-ı Harbiye Mektebi]]'ne (Harp Akademisi) devam ederek 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.<ref name="Genkur1972">T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, ''Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri'', Genkur. Basınevi, Ankara, 1972, s.1-17.</ref>
 
== Askerlik (1905-1918) ==
=== Erken dönem ===
 
[[Dosya:Ataturk2.JPG|thumb|right|Kıdemli Yüzbaşı]]
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan [[Beşinci Ordu (Osmanlı)|5.Ordu]]'ya staja gönderildi. Bu stajında piyade, süvari ve topçu sınıflarında görev aldı.1905-1907 yılları arasında [[Şam]]'da [[Lütfi Müfit Özdeş|Lütfi Müfit]] Bey (Özdeş) ile birlikte 5. Ordu emrinde görev yaptı. İlk stajı 5. Ordu'ya bağlı 30'uncu Süvari Alayı'nda gerçekleşti.<ref name="KomutanAtatürkIV">{{Kitap kaynağı
| son = Erikan
| ilk = Celal
| başlık = Komutan Atatürk
| ilkyayıntarihi = 1964
| basım = IV. Baskı
| yıl = 2006
| ay = Mayıs
| yayımcı = Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
| yer = İstanbul
| dil = Türkçe
| id = 975-458-288-2
| sayfalar = 61-67
| bölüm = IV. Suriye'de Başlayan Görev
}}</ref> Bu dönemde düşük rütbeli stajyer bir kurmay subay olarak Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, "küçük savaş" (gerilla savaşı) üzerine tecrübe kazandı. İsyanlarla uğraştığı dört aydan sonra Şam'a döndü. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit (Özdeş) Bey ve askerî tabip [[Mustafa Cantekin]] ile birlikte '[[Vatan ve Hürriyet Cemiyeti|Vatan ve Hürriyet]]' adlı bir cemiyeti kurduktan sonra ordudan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı [[Mehmet Cemil Uybadın|Cemil Bey]] (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orada cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, [[Tel Aviv|Yafa]]'ya dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e [[Mısır]] sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini bildirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal Bey'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar [[Şam]]'a gönderildi.<ref>Ali Fuat Cebesoy, ''a.e.g.'', s. 117-119.</ref> 20 Haziran 1907'de [[Kolağası]] (Kıdemli Yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de [[Üçüncü Ordu (Osmanlı)|3.Ordu]]'ya kurmay olarak atandı.<ref name="Genkur1972" /> Ancak Selânik'e vardığında '[[Vatan ve Hürriyet Cemiyeti|Vatan ve Hürriyet]]'in şubesinin [[İttihat ve Terakki Cemiyeti]]'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de 1908 Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (Üye numarası: 322)<ref>Kâzım Karabekir (Haz: Faruk Özerengin), ''İttihat ve Terakki Cemiyeti 1896-1909'', Emre Yayınları, İstanbul, 1994, s. 322.</ref>. 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.<ref name="Genkur1972"/>
 
23 Temmuz 1908'de [[Meşrutiyet]]'in ilanından sonra Aralık 1908 sonlarında<ref name="KomutanAtatürkV">{{Kitap kaynağı
| son = Erikan
| ilk = Celal
| başlık = Komutan Atatürk
| ilkyayıntarihi = 1964
| basım = IV. Baskı
| yıl = 2006
| ay = Mayıs
| yayımcı = Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
| yer = İstanbul
| dil = Türkçe
| id = 975-458-288-2
| sayfalar = 69-82
| bölüm = V. Mustafa Kemal Selanik'te
}}</ref> [[İttihat ve Terakki Cemiyeti]] tarafından toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere bugünkü [[Libya]]'nın bir parçası olan [[Trablusgarp]]'a gönderildi. Burada [[1908 Devrimi]]nin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı.<ref>Rachel Simon (1999). 'Reformlara Başlangıç: Mustafa Kemal Libya'da.' Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999).''Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi'', İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 39-48) içinde. s.40.</ref> Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında [[Bingazi]] garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince isyana meyilli Şeyh Mansur'un evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek ordu planlamaya başladı.<ref name="KomutanAtatürkV"/><ref>Rachel Simon, ''a.g.e.'', s. 46.</ref>
 
13 Ocak 1909'da [[3. Ordu (Osmanlı)|3. Ordu]]'ya bağlı Selânik Redif Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da [[Meşrutiyet]]'e karşı 3. Ordu'ya bağlı Taşkışla'da konuşlanmış 2. ve 4. Avcı Taburları'nın isyanıyla başlayan, diğer birliklerin katılımıyla genişleyen [[31 Mart Ayaklanması]]'nı bastırmak üzere Selânik ve [[Edirne]]'den yola çıkarak [[Mirliva]] [[Mahmut Şevket Paşa]] komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan [[Hareket Ordusu]]'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmay başkanı oldu. Daha sonra [[3. Ordu (Osmanlı)|3. Ordu]] Kurmaylığı, 3. Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı, [[5. Kolordu (Osmanlı)|5. Kolordu]] Kurmaylığı, 38. Piyade Alayı Komutanlığı görevlerinde bulundu.<ref name="Genkur1972"/><ref name="KomutanAtatürkV"/>
 
Mustafa Kemal Bey, 12 Eylül - 18 Eylül 1910'da [[Fransa]]'da düzenlenen [[Picardie Manevraları]]'na gönderildi. Burada uçakların deneme uçuşuna davet edildiyse de yanındaki komutanının uyarısıyla uçağa binmedi. Bineceği uçak yere çakıldı ve uçağın içinde bulunanlar öldü. Bazı yazarlar, ömrü boyunca uçağa binmeyen Atatürk'ün bu davranışını, Picardie Manevraları'nda yaşadığı olayın ardından temkinli davranmasına bağlamışlardır.<ref>{{Web kaynağı| yazar = [[Mustafa Armağan]] | url = http://www.mustafaarmagan.com.tr/ataturk-ucaktan-korkar-miydi.html | başlık = Atatürk uçaktan korkar mıydı? |yayımcı = Mustafa Armağan web sitesi| dil = Türkçe}}</ref><ref>[http://yenisafak.com.tr/aktuel/default.aspx?t=18.11.2006&c=5&i=15272 'Gazi uçaktan korkuyormuş'] [[Yeni Şafak]] (17 Kasım 2006)</ref>
 
Mustafa Kemal dönüşünün ardından 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhında görev aldı.<ref>Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi, 31. cilt (2006), Türkiye Diyanet Vakfı, [http://books.google.com.tr/books?ei=yOhCTvKpN9S38gPW1fS4CQ&ct=result&id=wNbXAAAAMAAJ&dq=istanbul+genelkurmay+karargah%C4%B1+atat%C3%BCrk&q=27+Eyl%C3%BCl+1911+%C4%B0stanbul%27da+Genelkurmay+Kararg%C3%A2h%C4%B1%27na+al%C4%B1nmas%C4%B1#search_anchor sf. 340]</ref>
 
=== Trablusgarp Savaşı ===
{{Ayrıca bakınız|Trablusgarp Savaşı}}
[[Dosya:Ataturk5.JPG|thumb|right|[[Trablusgarp Savaşı]]'nda, Mustafa Kemal]]
 
[[İtalya Krallığı|İtalyanlar]]'ın [[Trablusgarp]]'a saldırısıyla 19 Eylül 1911'de başlayan [[Trablusgarp Savaşı]]'nda, 27 Kasım 1911'de [[Binbaşı]]<ref name="Genkur1972" /> olan Mustafa Kemal Bey, Binbaşı [[Enver Paşa|Enver Bey]], [[Ahmet Fuat Bulca|Fuat (Bulca)]], [[Mehmet Nuri Conker|Nuri (Conker)]] ve [[Ali Fethi Okyar|Binbaşı Fethi (Okyar)]] gibi diğer [[İttihat ve Terakki Cemiyeti|İttihatçı]] subaylarla birlikte 18 Aralık 1911'de hareket etti.<ref>Tuğlacı, Pars. ''Çağdaş Türkiye, 1. cilt'' (1987), Cem Yayınevi, sf. 14</ref> Mustafa Kemal ile grubu, [[Mısır]]'da [[Kahire]]<ref>Pakalın, Mehmet Zeki. ''Sicill-i Osmanî zeyli: Ohannes Nuryan Efendi-Reşad Bey'', Türk Tarih Kurumu</ref> ve [[İskenderiye]] üzerinden Bingazi'ye gitti. 19 Ekimde İskenderiye'den yola çıktıktan bir süre sonra bir hastalık geçirdi.<ref name="AtaSeri4-1">''Atatürk Serisi, 4. sayı'' (1963), Milli Eğitim Basımevi, [http://books.google.com.tr/books?id=cT86AQAAIAAJ&q=Mustafa+Kemal+Bingazi+Hastal%C4%B1k&dq=Mustafa+Kemal+Bingazi+Hastal%C4%B1k&hl=tr&ei=ve2tTfelOZ_Z4waSitjsCg&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=3&ved=0CDMQ6AEwAg sf. 54]</ref> 22 Aralık'ta [[Tobruk]] yakınında zafer kazandı. Derne'deki 16 - 17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.<ref>''Turco-Italian War 1911-12'', The Encyclopedia Americana (1954). cilt 27, s.175-177.</ref> Aynı yılın eylülünde başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken, [[Karadağ]]'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ve [[Balkan Savaşları]]'nın başlaması nedeniyle barışa razı olunmasıyla Mustafa Kemal ve diğer subaylar İstanbul'a geri döndüler.
 
=== Balkan Savaşları ===
{{Ayrıca bakınız|Balkan Savaşları}}
Mustafa Kemal Bey [[Balkan Savaşları]]'nın patlak vermesiyle 24 Ekim 1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karargâhı [[Bolayır]]'da bulunan [[Bahr-i Sefit Boğazı]] (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı. Osmanlı ordusu burada general [[Stilian Georgiev Kovachev]] komutasındaki Bulgar 4. Ordusuna yenildi. Haziran 1913'de başlayan [[İkinci Balkan Savaşı]]'nda komutası altındaki birliklerle [[Dimetoka]] ve [[Edirne]]'ye girdi.
[[Dosya:Yeniçeri Atatürk.JPG|thumb|left|180px|Atatürk; Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya yeniçeri kıyafeti ile gitmiş ve etrafında derin bir hayranlık uyandırmıştır.]]
 
27 Ekim 1913'te [[Sofya]] Askerî Ataşeliği'ne atanarak yakın arkadaşı Sofya Sefiri (Elçisi) [[Ali Fethi Okyar|Fethi Bey]] (Okyar)'in altında çalıştı. Ek görev olarak [[Belgrad]] ve Çetine Askerî Ataşeliğini de yürüttü. Bu görevde iken 1 Mart 1914'te [[Yarbay|Kaymakam (Yarbay)l]]ığa yükseldi.
 
=== Birinci Dünya Savaşı ===
{{Ayrıca bakınız|Çanakkale Savaşı|Kafkasya Cephesi|Sina ve Filistin Cephesi}}
[[Dosya:Ataturk13.JPG|thumb|Çanakkale Savaşları sırasında]]
[[Dosya:Ataturk20.JPG|thumb|Sina ve Filistin Cephesinde]]
[[Dosya:Mustafa Kemal Atatürk (1918).jpg|thumb|left|Mustafa Kemal Paşa, [[Yıldırım Ordular Grubu]] Komutanlığı sırasında (1918). Üzerindeki Padişahın Onursal Yaveri olduğunu simgeleyen şerittir.]]
 
Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de [[I. Dünya Savaşı]] başladı, [[Osmanlı Devleti]] de 29 Ekim 1914'te savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal Bey 3. Kolordu emrinde [[Tekirdağ|Tekfurdağ]]'da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı.<ref name="Genkur1972"/>
 
19. Fırka, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komutanlığı emriyle [[Eceabat]] bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te [[Gelibolu Yarımadası]]'na [[İtilaf Devletleri]]'nin yaptığı çıkartmalarıyla [[Çanakkale Savaşları|Çanakkale Savaşı]] başladı. 3.Kolordu komutanı [[Mehmet Esat Bülkat|Mehmet Esat Paşa]]'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey [[Arıburnu Cephesi|Arıburnu]]'na çıkan [[Anzaklar|ANZAC (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu)]] birliklerinin yarımada içine ilerlemesini [[Conkbayırı Savaşı|Conkbayırı]]'nda durdurdu. Bu başarı üzerine [[5. Ordu (Osmanlı)|5. Ordu]] komutanı Mareşal [[Otto Liman von Sanders]]'in takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te [[Albay|Miralay (Albay)l]]ığa yükseldi.<ref name="Genkur1972" /> İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı [[Otto Liman von Sanders]] Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta [[Birinci Anafartalar Muharebesi|Anafartalar Zaferi]]'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta [[Kireçtepe]] ve 21 Ağustos'ta [[İkinci Anafartalar Muharebesi|II. Anafartalar Zaferi]] takip etti. [[Albay|Miralay (Albay)]] Mustafa Kemal Bey, [[Ruşen Eşref Ünaydın|Ruşen Eşref Bey]] (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basını tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.
 
14 Ocak 1916'da Gelibolu'dan [[Edirne]]'ye sevk edilmiş olan [[16. Kolordu (Osmanlı)|16. Kolordu]] komutanlığına atandı. Edirne'de bulunduğu 2 ay kadar süre boyunca 16. Kolordu'nun ikmali, toparlanması ve eğitimi ile ilgilendi. Doğu Cephesinde Rus birlikleri Osmanlı 3. Ordusu'nu püskürtmüş 16 Şubatta Erzurum'u, 3 Martta Bitlis, Muş, Van ve Hakkari'yi işgal etmişti. Albay Mustafa Kemal 15 Mart tarihinde 3. Ordu'yu desteklemesi için emrindeki 16. Kolordu ile birlikte Diyarbakır'a gönderildi. Rütbesine göre kendisine ağır bir sorumluluk verilen 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal 1 Nisan 1916'da Diyarbakır'da iken Tuğgeneralliğe ([[Mirliva]]) yükseltildi ve [[Paşa]] unvanını aldı. Mustafa Kemal taktik bir geri çekilme emri verdi. Daha sonra beklenmedik bir saldırı ile Muş'u Ruslardan kurtararak Osmanlı birliklerine stratejik bir üstünlük sağladı. Kafkas Cephesindeki bu başarısından dolayı ''Altın Kılıç'' madalyası ile ödüllendirildi. Ağustos ayında [[Muş]] ve [[Bitlis]] tümüyle Rus işgalinden kurtarıldı.
 
7 Mart 1917'de karargâhı [[Diyarbakır]]'da bulunan 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandıktan sonra [[Hicaz Kuvveyi Seferiyesi]] Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de [[Yıldırım Orduları Grubu]] emrindeki [[7. Ordu (Osmanlı)|7. Ordu]] Komutanlığına atandı.<ref name="Genkur1972"/>
 
Mustafa Kemal Diyarbakır'dayken, İttihatçı fedailerden [[Yakup Cemil]] bir hükûmet darbesi yapmaya karar vermiştir. Savaşın kaybedildiğini düşünmektedir. Tek kurtuluş yolunun [[Bab-ı Âli]]'yi basıp, hükûmeti devirerek Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı'nı değiştirmek olduğuna inanmaktadır. Yeni Başkomutan vekili ve [[Harbiye Nazırı]] olarak da Mustafa Kemal'i düşünmektedir. Anlaştığı arkadaşlarından biri komployu Enver Paşa'ya haber vermiştir. Bunun üzerine Yakup Cemil kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Mustafa Kemal [[Falih Rıfkı Atay]]'a anlattığı hatıralarında şöyle demektedir: ''"O vakit tümenlerimden birine komuta eden Ali Fuad (Cebesoy)'a : Yakup Cemil asılmış. Sebebi de ben Başkomutan vekili ve Harbiye nazırı olmadıkça kurtuluş yoktur demiş. Dediğini yapmış bile olsaydı ben İstanbul'a gittiğimde ilk iş olarak Yakup Cemil'i cezalandırırdım. Eğer ben, o ve onun gibiler tarafından iktidara getirilecek bir adamsam, adam değilim!"'' demiştir.<ref>Falih Rıfkı Atay, Çankaya(2010) ,Pozitif Yayınları, Bir komplo sf 116, ISBN 978-975-6461-05-5</ref>
 
15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihleri arasında Veliaht [[VI. Mehmed|Vahdettin]] Efendi'nin maiyetinde [[Almanya]]'ya giderek [[II. Wilhelm|Keiser II. Wilhelm]], Genel Karargâhı ve [[Alsace|Elsass]] bölgesini ziyaret etti.
 
1918 Haziran ayında [[Viyana]] ve (bugünkü adı [[Karlovy Vary]] olan) [[Karlsbad]]'a giderek tedavi gördü. [[V. Mehmed|Sultan Mehmed Reşad]]'ın vefatı ve [[VI. Mehmed|Vahdettin]]'in [[cülus]]u üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos'ta [[7. Ordu (Osmanlı)|7. Ordu]] Komutanı olarak [[Filistin Cephesi]]'ne atandı ve ardından ''Fahri Yaver Hazreti Şehriyari'' (Padişahın Onursal Yaveri) unvanı verildi. Mustafa Kemal Paşa, 20 Eylül 1918 tarihinde [[VI. Mehmed|Vahdettin]]'in başyaveri [[Naci Eldeniz|Naci (Eldeniz) Bey]]'e bir telgraf çekerek [[Yıldırım Orduları Grubu]]'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükûmette kendisinin [[Harbiye Nazırı]] ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi<ref>Hikmet Bayur, '1918 Bırakışmasından Az Önce Mustafa Kemal Paşa'nın Başyaver Naci Bey Yolu ile Padişaha Bir Başvurması', ''Belleten'', C.XXI, Sayı: 84, Ekim 1957, s. 561-565, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, ''Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri'', C.IV, Türk Tarih Kurumu Basınevi, Ankara, 1991, s. 13-14 (Türk İnkılâp Enstitüsü Arşivi: 63/17436)</ref>. Ardından 6 Ekim'de 7. Ordu komutanlığından istifa etti.
 
19 Eylül 1918'de [[Edmund Allenby]] komutasındaki İngiliz kuvvetleri, genel taarruza geçerek üç ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattı. 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de [[Halep]] düştü. Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ordularını, Halep'te durdurarak, savunma hattı kurmayı başardı.
 
30 Ekim 1918'de [[Mondros Mütarekesi]] imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19. maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan [[Otto Liman von Sanders]] Paşa'nın görevden alınması üzerine Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7. Ordu lağvedildi.<ref>Zekeriya Türkmen, ''Mütareke döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918-1920)'', Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001, s.45-50.</ref>
 
10 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Kıt'alarının komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak [[Adana]]'dan İstanbul'a hareket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a [[Haydarpaşa Garı]]'na ulaştı. Haydarpaşa'dan İstanbul'a geçerken boğaza demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde ünlü ''"Geldikleri gibi giderler"'' sözünü söyledi. [[Fethi Okyar|Fethi Bey]] (Okyar) ile birlikte [[Ahmet İzzet Furgaç|Ahmet İzzet (Furgaç) Paşa]] yanlısı ve [[Ahmet Tevfik Paşa]] (Okday) karşıtı bir tavrı koyan ''Minber'' gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu.
 
== Milli Mücadele (1919-1923) ==
{{Ayrıca bakınız|Kurtuluş Savaşı (Türkiye)}}
=== Örgütlenme ===
{{Ayrıca bakınız|Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı|Amasya Genelgesi|Erzurum Kongresi|Sivas Kongresi}}
[[Dosya:Rauf Bey met onderscheidingen.jpg|thumb|9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 17 Nisan 1919]]
2 Şubat 1919 tarihinde Mersinli Cemal Paşa Doğudaki Osmanlı ordularını mütareke koşullarına göre düzenlemek için müfettiş olarak Anadolu'ya gönderilmişti. İngiliz Yüksek Komiseri [[Amiral Calthorpe]] ve Fransız Yüksek Komiseri Amiral Amet, 1918 yılı Kasım ayında Osmanlı hükûmetine nota verdiler. Doğuda Türklerin silahlanıp Hristiyanları öldürdüğünü buna karşı önlem alınmasını talep ettiler. Mustafa Kemal Paşa, Padişah [[VI. Mehmed|Vahdettin]] tarafından işgal kuvvetlerinin Yüksek Komiserlerinin verdiği notalar gereğince olağanüstü yetkilerle donatılarak [[Vilayet-i Sitte]] (Altı Vilayet)'deki Hristiyan ahaliyi korumak ve işgal kuvvetlerine karşı yapılan ufak çaplı isyanları bastırmak için görevlendirildi. Bazı çevrelerce, Samsun'a hareket etmeden önce kendisini ziyarete gelen Mustafa Kemal Paşa'ya "Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!" dediği iddia edilse de, ne Nutuk'ta ne de saray mabeyincilerinin kayıtlarında böyle yahut buna benzer bir görüşmeden bahsedilmemektedir.<ref>Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), Pozitif Yayınları sf 202, ISBN 978-975-6461-05-5</ref> Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da [[Refet Bele|Refet Bey (Bele)]], [[Kâzım Dirik|Kâzım Bey (Dirik)]], [[Ayıcı Arif|'Ayıcı' Mehmet Arif Bey]], [[Hüsrev Gerede|Hüsrev Bey (Gerede)lerle]] beraber [[Samsun]]'a çıktı.<ref>{{Web kaynağı|url= http://www.ataturk.net/mmuc/samsun.html|başlık = Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı | erişimtarihi= 16 Ağustos 2011 | yayımcı = ataturk.net |}}</ref>
 
[[Mondros Mütarekesi]]'nden sonra [[Anadolu]]'da milisler ([[Kuvayı Milliye]]) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başlamıştı. Kendisi son görev yeri Adana'dan ayrılmadan [http://en.calameo.com/books/0023338634884d9ccafef Ulukışla'ya] gelerek ilk örgütlenmeyi başlatmıştır. 22 Haziran 1919'da [[Rauf Orbay|Rauf Bey (Orbay)]], [[Musa Kâzım Karabekir|Kâzım Karabekir Paşa]], [[Refet Bey]] (Bele) ve [[Ali Fuat Paşa]] (Cebesoy) ile birlikte [[Amasya]]'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. [[Kâzım Karabekir|Kâzım Karabekir Paşa]] tarafından [[Erzurum]]'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine ([[Erzurum Kongresi]]) katıldı.<ref>[http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=42 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi, Atatürk Araştırma Merkezi web sayfası.] 11 Temmuz 2009 tarihinde ulaşıldı.</ref> Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan [[Sivas Kongresi]]'nde alınan kararları uygulamak amacıyla bir [[Heyet-i Temsiliye|Temsil Heyeti]] oluşturuldu ve başkanlığına da Mustafa Kemal Paşa seçildi.<ref>[http://books.google.com.tr/books?id=EdiFsMEMP7MC&pg=PT101&dq=sivas+kongresi+1919&hl=tr&ei=c4RKTubJGom78gPqz6TOCQ&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=4&ved=0CDYQ6AEwAw#v=onepage&q=sivas%20kongresi%201919&f=false Atatürk ilkeleri ve İnkılâp tarihi Prof.Dr. İlhan GÜNEŞ]</ref> 27 Aralık 1919'da [[Ankara]]'da heyecanla karşılandı. Osmanlı [[Meclis-i Mebusan]]'ın Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen vatanperver mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]]'nin açılmasını sağladı. [[Erzurum]] mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. TBMM bir kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükûmetinin altyapısını kurdu.
 
=== Hâkimiyetin sağlanması ===
{{Ayrıca bakınız|Çerkez Ethem Ayaklanması|İnönü Savaşları|Kütahya-Eskişehir Muharebeleri|Sakarya Meydan Muharebesi|Büyük Taarruz}}
[[Dosya:Mustafa Kemal Pasha Time magazine Vol. I No. 4 Mar. 24, 1923.jpg|thumb|24 Mart 1923 tarihli [[Time]] dergisinin kapağı]]
Merkezi denetimden uzak bulunan [[Kuva-yi Milliye]] örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen [[Kuva-yi Milliye]] gruplarına karşı verildi.
 
İngiltere başbakanı [[Lloyd George]]'a göre Yunanistan büyümeli ve İngiltere ile menfaatleri birleştirilmeliydi. Yunanistan boğazları Avrupa'ya açık tutmalı, Akdeniz'de İngiltere'nin çıkarlarına uygun davranmalıydı. Eğer böyle davranmazsa İngiliz donanması onu uslandırmak için yeterdi. [[Sevres Antlaşması]]'nın kuvvet kullanılmadan uygulanamayacağı anlaşılmıştı. [[İtilaf Devletleri]] ise kuvvet kullanacak halde değildi. İtilaf Devletleri, Yunanlıları yalnız Türk illerini alıp kendi vatanına katmak için değil, kendi davalarını da yürütmek için Anadolu'ya çıkardı. Ancak İtilaf Devletleri de Türkiye'ye karşı uygulanacak politikalarda artık beraber değildir. İtalya Yunanlıların Anadolu'ya yerleşmesini kıskandı. Fransa ise [[Suriye]]'deki toprak kazançlarını yeterli görmektedir. Artık Yunanlılar kendi ordularıyla Anadolu'ya boyun eğdirmek zorundadır. Mustafa Kemal de Yunan ordusunu yenerse, Türkiye'yi kurtarmış olacaktır.<ref>Falih Rıfkı Atay, Çankaya(2010), Pozitif Yayınları, sf. 310-311-312, ISBN 978-975-6461-05-5</ref>
[[6 Ocak]] [[1921]] günü [[Bursa]]’dan [[Eskişehir]]'e ve [[Uşak]]’tan [[Afyonkarahisar (il)|Afyon]]'a doğru iki kol hâlinde ileri harekâta başlayan Yunan Ordusu, 9 Ocak'ta [[İnönü, Eskişehir|İnönü]] mevzilerine kadar ilerledi. Ancak Türk Ordusu'nun savunması karşısında ileri gidemeyeceklerini anlayarak, 11 Ocak 1921 sabahı İnönü mevzilerinden çekilmek zorunda kaldı. Birinci İnönü Muharebesi düzenli ordunun ilk zaferi olduğundan [[Kuva-yi Milliye]]'den düzenli orduya geçiş hızlanmış, halkın yeni kurulan orduya güveni artmıştır. Bu başarı bütün dünyanın dikkatini çekmiş; [[İtilaf Devletleri]], [[26 Ocak]] [[1921]]'de Osmanlı Devleti’nin Londra’ya bir heyet göndermesini ve bu toplantıda Ankara Hükûmetinden de temsilci bulundurulmasını istemişlerdir.<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/Birinci_Inonu_Zaferi/Birinci_Inonu_Zaferi.html|başlık =Birinci İnönü Muharebesi ve Zaferi ( 09-11 Ocak 1921)|yayıncı =Genelkurmay Başkanlığı|erişimtarihi =17-08-2011}}</ref>
 
Birinci İnönü zaferinden sonra İtilaf Devletleri [[Sevr Antlaşması]]'nda Türklerin yararına bir değişiklik yapılmasını görüşmek için Londra’da bir konferans toplanmasına karar vermişlerdir. [[21 Şubat]] – [[11 Mart]] [[1921]] tarihleri arasında yapılan konferansta, Türkler yararına bir sonuç çıkmamış, mücadele devam etmiştir. Yunanistan, [[Londra Konferansı]] bitmeden, Anadolu’da yeni bir saldırı yapmak üzere hazırlıklara başlamıştır. [[23 Mart]] [[1921]] günü sabah erken saatlerde, 3. Yunan Kolordusunun Batı Cephesinden, 1. Yunan Kolordusunun da Güney Cephesinden ileri harekete geçmesiyle muharebeler başlamıştır. [[23 Mart]] – [[1 Nisan]] [[1921]] arasında meydana gelen [[İkinci İnönü Muharebesi]] tekrar Türk Kuvvetlerinin zaferiyle sona ermiştir. Bu zaferden sonra Fransızlar [[Zonguldak]]'tan, İtalyanlar da Güney Anadolu'dan askerlerini çekmeye başlamıştır.<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/Ikinci_Inonu/Ikinci_Inonu_Muharebesi.html|başlık =İkinci İnönü Muharebesi (23 Mart – 1 Nisan 1921)|yayıncı =Genelkurmay Başkanlığı|erişimtarihi =17-08-2011}}</ref>
 
İnönü Savaşları'nda savunma taktiği uygulayan Türk Ordusu, Aslıhanlar-Dumlupınar çarpışmalarında ise henüz saldırı gücüne ulaşamadığını göstermişti. Bu durumdan yararlanmaya karar veren Yunan Ordusu İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide yer alan Türk mevzilerine yüklenerek buraları işgal etmek ve Ankara'ya kadar ilerlemek istiyordu. Takviye birliklerle iyice güçlenen Yunan Ordusu 10 Temmuz 1921'den itibaren saldırıya geçti ve 20 Temmuz'a kadar yaptıkları saldırılarla Türk Ordusu'nu geri çekilmeye zorladı. Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusunun [[Sakarya Nehri|Sakarya Irmağı]]'nın doğusuna kadar çekilmesini emretti. Böylece vakit kazanılacaktı. Bu savaşlar sonunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik bölgeler elden çıktı. TBMM'de moral bozukluğu yaşandı ve sert tartışmalar meydana geldi. Ancak Yunan Ordusu büyük ateş ve silah üstünlüğüne rağmen, Türk Ordusunu yok edememişti. Türk Ordusu, güvenli bir şekilde [[Sakarya Nehri|Sakarya]]'nın doğusuna çekilmişti.<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.ataturk.net/mmuc/kutahya.html|başlık =Kütahya - Eskişehir Savaşları|yayıncı =ataturk.net|erişimtarihi =17-08-2011}}</ref>
 
[[Kütahya-Eskişehir Muharebeleri]] sonrasında Büyük Millet Meclisi içinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya başladı. Bu muhalefeti yöneltenler ordunun başına geçmesi için Mustafa Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladı. Gerçek niyetleri ise O'nu Ankara'dan uzaklaştırmak ve [[Enver Paşa]]'nın iktidarını sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921 günü [[TBMM|Büyük Millet Meclisi]]'nde yaptığı konuşmayla başkomutan olmayı kabul ettiğini ancak başkomutanlığın faydalı olabilmesi için Meclis'in ordu ile ilgili yetkilerini üç ay süreyle kendisinde toplayacak bir kanun çıkartılması gerektiğini açıkladı. Paşa'nın başkomutanlığını isteyenlerin bu şekilde hayalleri suya düşürülmüş oldu. 5 Ağustos 1921 günü oy birliği ile çıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa, TBMM Orduları Başkomutanlığı'na getirildi.<ref>Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 166. Baskı,(2005), s. 231-238</ref>
[[Dosya:General Mustafa Kemal.jpg|thumb|200px|Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa (1922)]]
Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlığa geçmesinin hemen ardından yayınladığı [[Tekalif-i Milliye Emirleri]] ile halkı ordunun donatılması için seferberliğe çağırdı. 12 Ağustos'ta [[Polatlı]]'da teftiş yaparken attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı.<ref>[http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=807 Atatürk Araştırma Merkezi - Sakarya Meydan Muharebesi'nin Yankıları (Melhâme-i Kübrâ Büyük Kan Seli veya büyük Savaş Alanı)]</ref> 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde yapılan [[Sakarya Meydan Muharebesi]]'nde Yunan Ordusu'nun hücum gücü tükendi.<ref name="Sakarya Meydan Muharebesi">{{Web kaynağı|url=http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/Sakarya_Meydan_Muharebesi/Sakarya_Meydan_Muharebesi.htm SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ ( 23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921 )| başlık =Sakarya Meydan Muharebesi| tarih = | yayımcı =Genelkurmay Başkanlığı|erişimtarihi = 26 Eylül 2011}}</ref> Türk Ordusu ani bir taarruzla Yunan Ordusu'nu Sakarya Nehri'nin doğusundan çıkarmayı başardı. Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de Büyük Millet Meclisi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'yı oybirliğiyle [[Mareşal]] rütbesine terfi ettirdi ve [[Gazi (askeriye)|Gazi]] unvanı verdi.<ref>[http://books.google.com/books?id=EdiFsMEMP7MC&pg=PT174&dq=sakarya+mare%C5%9Fal+gazi&hl=en&ei=mdhHTof1L86Qswb3o8WzCQ&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=5&ved=0CD4Q6AEwBA#v=onepage&q&f=false Atatürk ilkeleri ve İnkılâp tarihi Prof.Dr. İlhan GÜNEŞ]</ref>
Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 49.289'dur. Yunan ordusunun zararı; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir.<ref name="Sakarya Meydan Muharebesi"/>
 
Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra, 13 Ekim 1921'de Ankara Hükümeti ile Güney Kafkas Cumhuriyetleri arasında [[Kars Antlaşması]] imzalandı. Böylece Türkiye'nin doğu sınırı tamamen güvenlik altına alındı. Fransa ise TBMM Hükümeti ile 20 Ekim 1921’de [[Ankara Antlaşması (1921)|Ankara Antlaşması]]'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Fransa TBMM Hükümeti'ni tanımış ve Hatay-İskenderun dışında, Türkiye'nin bugünkü güney sınırı çizildi. Antlaşma sayesinde güney cephesi güvenli duruma geldiğinden buradaki Türk birlikleri de Batı Cephesi'ne kaydırıldı. İtalyanlar ise, Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde tutunamayacaklarını anlayarak 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerlerden çekildi. Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında İngiltere de Ankara'yı tanıyarak TBMM ile, 23 Ekim 1921 tarihinde tutsakların serbest bırakılması konusunda antlaşma yapıldı.<ref name="Sakarya Meydan Muharebesi"/>
 
Tam 1 yıl süren taarruz hazırlıkları sonucunda, 26 Ağustos 1922 sabahı büyük bir dikkatle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922’de yapılan [[Büyük Taarruz]], Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasıdır. 30 Ağustos günü [[Başkomutanlık Meydan Muharebesi]]'nde bir gün içinde Yunan Ordusunun büyük bir bölümü imha edildi. 31 Ağustos'ta Mustafa Kemal Paşa komutanlarını [[Çalköy]]'deki karargahında toplayarak kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızlı bir şekilde takip edilmesini ve İzmir ile civarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Ege'ye doğru ilerlenmesini emretti. 1 Eylül günü Başkomutan Mustafa Kemal bir bildiri yayımlayarak ordulara şu emrini verdi: “Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!”.<ref name="9 Eylül 1922 İzmir'in Kurtuluşu"/>
 
Türk Ordusu 2 Eylül’de Uşak’ı geri aldı. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General [[Nikolaos Trikupis]] esir edildi. 9 Eylül'de Türk Süvarileri İzmir'e girdi. 18 Eylül 1922'ye kadar yapılan Takip Harekâtıyla tüm Batı Anadolu’daki Yunan birlikleri sınır dışına çıkarıldı. Türk ordusunun kazandığı bu başarı, [[Mudanya Ateşkes Antlaşması]]’na giden süreci başlattı.<ref name="9 Eylül 1922 İzmir'in Kurtuluşu">{{Web kaynağı|url =http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/Izmirin_Kurtulusu/Izmirin_Kurtulusu.htm|başlık =9 Eylül 1922 İzmir'in Kurtuluşu|yayıncı =Genelkurmay Başkanlığı|erişimtarihi =17-08-2011}}</ref>
 
[[Karşıyaka]]'da Mustafa Kemal'in kalması için yakınları Yunanlıların elinde esir olan bir baba-oğul evlerini hazırlamıştır. Bu evde daha önce Yunan Kralı Konstantin de kalmış, eve merdivenlerde ayakları altına serilen [[Türk Bayrağı]]'nı çiğneyerek girmiştir. Bu kez baba-oğul merdivenlere Yunan Bayrağı'nı sermiştir. Mustafa Kemal Paşa eve girecekken "Lütfedin, bu karşılıkla bu lekeyi silin!" denilmiştir. Mustafa Kemal Paşa da "O, geçmişse hata etmiş; bir milletin onuru olan bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını tekrar etmem. Bayrağı kaldırın yerden." diyerek bayrağı kaldırtmıştır.<ref>Atatürk: Ben de Bir İnsanım Çetin Yetkin [http://books.google.com/books?id=4kqEdRjWhkkC&pg=PA14&dq=atat%C3%BCrk+yunan+bayra%C4%9F%C4%B1&hl=en&ei=GIJLTon-GpHVsgbOpKT8Bg&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=1&ved=0CDAQ6AEwAA#v=onepage&q=atat%C3%BCrk%20yunan%20bayra%C4%9F%C4%B1&f=false sf 14-15]</ref>
 
=== Barış ===
[[Dosya:Kocatepe1922.jpg|thumb|300px|Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa Kocatepe'de. (26 Ağustos 1922)]]
Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan [[Lozan Antlaşması]]'yla sonuçlandı.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/lozan_baris_konferansi/lozan_baris_konf.html| başlık =TEVHİD-İ Lozan Barış Konferansı(24 Temmuz 1923) | tarih = | yayımcı =Genelkurmay Başkanlığı |erişimtarihi = 15 Ağustos 2011}}</ref> Bu antlaşma ile [[Sevr Antlaşması]] yürürlükten kalkmış, [[Türkiye Cumhuriyeti]] Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.
 
Milli Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı.<ref>Ergil, Doğu. ''Milli Mücadelenin sosyal tarihi'' (1981), Turhan Kitabevi</ref>
TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahdettin'i tahttan indirerek İstanbul hükûmetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'te [[İzmit]] Hünkâr Kasrı'nda [[İstanbul]]'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığında Vakit başyazarı [[Ahmet Emin Yalman|Ahmet Emin Bey]] (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı 'Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim [[Teşkilat-ı Esasiye Kanunu]] gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir' diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı<ref>'İstanbul'dan gazetecilere İzmit Kasrı'nda Mülakat', ''Atatürk'ün Bütün Eserleri'', Cilt: 14 (1922-1923), s. 273-274.</ref>.
 
8 Nisan 1923'te, yayımlanan [[Dokuz Umde]] ile Gazi Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan [[Cumhuriyet Halk Fırkası|Halk Fırkası]]'nın temellerini attı.<ref name=zurcher1>Zürcher, Erik Jan. ''Turkey: a modern history'' (2004), I.B.Tauris, sf. 195</ref> Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece [[Cumhuriyet Halk Fırkası|Halk Fırkası]]'nın katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi.
 
25 Ekim 1923 günü aynı anda hem Başbakanlık hem de İçişleri Bakanlığı görevlerini yürüten Fethi Bey, İçişleri Bakanlığını bıraktığını açıkladı. Aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı görevini yapan [[Ali Fuat Cebesoy|Ali Fuat Paşa]]'da ordu müfettişliğine atandığı için görevinden ayrıldı. Bu iki boş koltuk için yapılan seçimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif olan milletvekilleri kazandı. Meclis İkinci Başkanlığına [[Rauf Orbay|Rauf Bey]], İçişleri Bakanlığına Sabit Bey seçildiler. Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" [[Fevzi Çakmak|Fevzi Paşa]]'nın dışında hükûmetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse görevi kabul etmemesini istedi. Böylece bir hükûmet krizi çıkmış oldu. Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği duyuruldu.
 
Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi [[Çankaya Köşkü|Çankaya]]'da [[İsmet İnönü|İsmet Paşa]] ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra [[İsmet İnönü|İsmet Paşa]]'yı alıkoydu ve birlikte, [[1921 Anayasası|Teşkilat-ı Esasiye Kanunu]]'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923 Pazartesi günü [[Cumhuriyet Halk Fırkası|Halk Fırkası]] Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal'den düşüncelerini açıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu. Tasarının parti grubunda kabulünden sonra aynı akşam saat 18:45'te TBMM Genel kurul toplantısı başladı. Anayasa Komisyonu'nun değişiklik ile ilgili rapor ve önergesi genel kurulun onayına sunuldu ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin alkışları ve "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ile [[Türkiye Cumhuriyeti]] ilan edildi.<ref>''Türk dünyası araştırmaları, 152. sayı'' (2004), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, sf. 131</ref>
 
== Cumhurbaşkanlığı (1923-1938) ==
Cumhuriyet İlanı ardından geçilen cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılan 158 milletvekilinin tamamının oyları ile [[Balâ, Ankara]] milletvekili<ref>[http://arsiv.sabah.com.tr/2005/08/05/yaz27-50-110.html Yavuz Donat, Sabah Gazetesi, 05/08/2005]</ref><ref>[http://www.balabirlik.com/haber-5-ataturk-bala-milletvekili.html "Atatürk Bala Milletvekili"] Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç, Atatürk Araştırma Merkezi Müdürü, Balabirlik.com</ref> Gazi Mustafa Kemal, [[Türkiye Cumhuriyeti]]'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.<ref>Can Dündar, Yükselen Bir Deniz, İmge Kitabevi, S:120-145</ref> Atatürk kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi köklü değişime imza attı.
 
[[1924 Anayasası]] gereğince TBMM 29 Ekim 1923'teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra üç defa daha (1927, 1931, 1935 yıllarında) Gazi Mustafa Kemal'i tekrar cumhurbaşkanlığına seçti.<ref>[http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm]</ref> Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde [[İsmet İnönü]], Fethi Okyar ve [[Celâl Bayar]] başbakanlık yapmıştır. Bu dönem içerisinde en fazla süre görevde kalan ve en fazla hükûmet kuran isim [[İsmet İnönü]]'dür. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince kurulan hükûmetler sırası ile [[1. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|1. T.C. Hükûmeti]], [[2. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|2. T.C. Hükûmeti]], [[3. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|3. T.C. Hükûmeti]], [[4. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|4. T.C. Hükûmeti]], [[5. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|5. T.C. Hükûmeti]], [[6. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|6. T.C. Hükûmeti]], [[7. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|7. T.C. Hükûmeti]] ve [[8. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti|8. T.C. Hükûmeti]]'dir.
 
=== İç politika ===
[[Dosya:Ataturk-September 20, 1928.jpg|thumb|20 Eylül 1928 Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal [[Kayseri]]'de halka [[Latin alfabesi]]ni tanıtırken]]
[[Dosya:Atatürk TBMM'den çıkarken.jpg|thumb|Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı '''Mustafa Kemal Atatürk''', yanında [[İsmet İnönü]], [[Fevzi Çakmak]] ve kadrosunun diğer üyeleriyle birlikte TBMM'den çıkıyor. (29 Ekim 1930)]]
[[Dosya:Ataturk-1930-amongpublic.jpg|thumb|[[Tokat (il)|Tokat]]'ta bir yurttaşın derdini dinleyen Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal (21 Kasım 1930)]]
{{Ayrıca bakınız|Atatürkçülük|Atatürk Devrimleri}}
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi.<ref>Önder, Mehmet. ''Atatürk'ün yurt gezileri'' (1998), Türkiye İş Bankası</ref>
 
==== Devrimler ====
[[Dosya:Ataturk-hatreform.jpg|left|150px|thumb|Atatürk [[Kastamonu]]'da şapkayı tanıtırken]]
[[Türkiye Büyük Millet Meclisi|TBMM]]'de 3 Mart 1924 tarihinde [[Tevhid-i Tedrisat Kanunu]] kabul edilerek, medreseler kaldırılmış ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, [[Milli Eğitim Bakanlığı]]'na bağlanmıştır. Eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanmasıyla eğitim millî bir nitelik kazanmıştır.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/egitim/tevhidi_tedrisat.htm| başlık =TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU VE MEDRESELERİN KALDIRILMASI | tarih = | yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 25 Nisan 2011}}</ref>
 
3 Mart 1924'te TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırılmıştır.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/siyasi/halifelik.htm| başlık =HALİFELİĞİN KALDIRILMASI| tarih = | yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 25 Nisan 2011}}</ref>
3 Mart 1924 tarihinde Osmanlı hanedanı üyeleri vatandaşlıktan çıkarılarak yurt dışına sürülmüştür.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.osmanlikulubu.com/eng/tarih-hanedan.aspx| başlık =Sürgündeki Hanedan| tarih = | yayımcı =Osmanlı Kulübü |erişimtarihi = 25 Nisan 2011}}</ref>
 
[[17 Şubat]] [[1925]] tarihinde [[Aşar Vergisi]] kaldırılmıştır. Aşarın getirdiği gelir devletin giderlerinin yüzde otuzuna yaklaşmasına rağmen, köylünün rahatlatılması ve üretimin arttırılması amacıyla aşar vergisi kaldırılmıştır.<ref>Atatürk ilkeleri ve İnkılâp tarihi, Prof.Dr. İlhan GÜNEŞ [http://books.google.com/books?id=EdiFsMEMP7MC&pg=PT364&dq=a%C5%9Far+atat%C3%BCrk&hl=en&ei=NptDToWkO5Hwsga32vDMBw&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=2&ved=0CDAQ6AEwAQ#v=onepage&q=a%C5%9Far%20atat%C3%BCrk&f=false Aşar Vergisinin Kaldırılması]</ref>
 
25 Kasım 1925'te [[Şapka Kanunu]] kabul edildi. Bu kanunla TBMM üyelerine ve memurlarına şapka giyme mecburiyeti getirildi ve Türk halkı da buna aykırı bir davranıştan men edildi.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/389.html| başlık =Şapka İktisası Hakkında Kanun| tarih = | yayımcı =Adalet Bakanlığı |erişimtarihi = 9 Ağustos 2011}}</ref>
 
30 Kasım 1925'te [[tekke]]lerin, [[Zaviye (din)|zaviyelerin]] ve türbelerin kapatılması kanunu TBMM'de kabul edildi ve 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.diyanet.gov.tr/turkish/mevzuat/mevzuatkanunicerik.asp?id=1767| başlık =677 Sayılı Tekke Ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine Ve Türbedarlıklar İle Bir Takım Unvanların Men Ve İlgasına Dair Kanun
| tarih = | yayımcı =Diyanet İşleri Başkanlığı web sitesi |erişimtarihi = 9 Ağustos 2011}}</ref>
 
Osmanlı Devleti'nde kullanılan saat, takvim ve ölçüler, Avrupa'daki devletlerden değişik olduğundan, sosyal, ticari ve resmi ilişkileri zorlaştırıyordu. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde farklılığı gidermek için bazı çalışmalar yapılsa da yetersizdi. Cumhuriyet döneminde bu sıkıntıları gidermek için çalışmalara başlandı. [[26 Aralık]] [[1925]]'te çıkarılan bir kanunla [[Hicri Takvim|Hicri]] ve [[Rumi Takvim|Rumi]] takvimlerin yerine [[Miladi Takvim]] kabul edildi ve [[1 Ocak]] [[1926]]'dan bu yana kullanılmaya başlandı. Bunun yanı sıra güneşin batışına göre ayarlanan alaturka saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi örnek alındı. Bir gün 24 saate bölünerek günlük hayat düzenlendi.<ref name="Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik">
{{Web kaynağı|url=http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/toplumsal/takvim_saat.htm| başlık =Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik| tarih = | yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 11 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[1928]] yılında milletlerarası rakamlar kabul edildi. [[1931]] yılında çıkarılan bir kanunla önceden kullanılan [[arşın]], [[endaze]], [[okka]] gibi ölçü birimleri kaldırılarak, bu ölçülerin yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi. Yapılan değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı.<ref name="Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik" />
 
[[1935]] yılında çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili yerine cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak belirlenmiştir.<ref name="Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik" />
 
17 Şubat 1926 tarihinde İsviçre Medeni Kanunu'ndan tercüme edilip düzenlenerek oluşturulan [[Türk Kanunu Medenisi|Medeni Kanun]] kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla Türk aile hayatı yeniden düzenlenmiş; tek kadınla evlilik, resmî nikâh esası getirilmiş, miras konusunda eşitlik sağlanmıştır.<ref>{{Web kaynağı| url=http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/hukuk/medeni_ceza.htm | başlık =Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu| tarih =| yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 17 Temmuz 2011}}</ref>
 
1 Mart 1926 tarihinde 1889 İtalyan Zanerdelli Kanunu örnek alınarak hazırlanan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe konuldu.<ref>{{Web kaynağı| url =http://cezahukuku.istanbul.edu.tr/ders-gerecleri/turk-hukuk-reformu-ders-notu.htm| başlık =Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (1926 TCK) | tarih = | yayımcı =İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı |erişimtarihi = 25 Nisan 2011}}</ref>
 
1 Kasım 1928'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi [[Harf Devrimi|yeni Türk harflerinin]] kabulüne ilişkin kanunu kabul etti. Kanunun kabulünden sonra halka okuma yazma öğretmek amacıyla ''[[Millet Mektepleri]]'' kuruldu. 24 Kasım 1928'de de Atatürk Millet Mektepleri Başöğretmeni olarak ilan edildi.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/egitim/yeni_harfler.htm| başlık =Yeni Türk Harflerinin Kabulü) | tarih = | yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 26 Nisan 2011}}</ref>
 
Kadınlara [[1930]] yılında yerel, [[1934]] yılında ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.<ref>Toplumsal Yaşamda Kadın Yard.Doç.Dr. Gürsel YAKTIL OĞUZ [http://books.google.com/books?id=iU0UpQCzGl0C&pg=PA37&dq=1930+1934+kad%C4%B1nlar+atat%C3%BCrk&hl=en&ei=z85DTuqOBsT4sgasxPDyBw&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=1&ved=0CCwQ6AEwAA#v=onepage&q=1930%201934%20kad%C4%B1nlar%20atat%C3%BCrk&f=false sf. 37 ]</ref>
 
[[12 Temmuz]] [[1932]]'de Atatürk'ün talimatıyla [[Türk Dili Tetkik Cemiyeti]] kurulmuştur. 1934 yılında yapılan kurultayda cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olarak değiştirilmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url=http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF2858DA18F4388CDD| başlık =Tarihçe | tarih = | yayımcı =Türk Dil Kurumu|erişimtarihi = 11 Ağustos 2011}}</ref>
 
Atatürk’ün talimatıyla kurulan kurumlardan bir diğeri [[Türk Tarih Kurumu]]'dur. Türk tarih ve medeniyetini araştırmak amacıyla oluşturulan Türk Tarihi Tedkik Heyeti [[4 Haziran]] [[1930]] tarihinde ilk toplantısını yapmış ve yönetim kurulunu seçmiştir. [[29 Mart]] [[1931]] tarihinde [[Türk Ocakları]]’nın 7. Kurultayı’nda kapatılma kararı alınmasından sonra, [[12 Nisan]] [[1931]]’de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti ismiyle yeniden örgütlenmiş ve çalışmalarına devam etmiştir. Kurumun adı [[1935]] yılında Türk Tarihi Araştırma Kurumu olarak daha sonra ise Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa&No=1| başlık =Türk Tarih Kurumu'nu tanıyalım | tarih = | yayımcı =Türk Tarih Kurumu |erişimtarihi = 11 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[21 Haziran]] [[1934]]'te çıkarılan [[Soyadı Kanunu]]'na göre her Türk, kendi adından başka, ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadına sahip olacaktı. Bu soyadları Türkçe olacak, ahlâka aykırı ve gülünç adlar soyadı olarak alınamayacaktı. Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra [[24 Kasım]] 1934 tarihinde TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verilmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url=http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/toplumsal/soyadi.htm | başlık =Soyadı Kanunu| tarih =| yayımcı =Milli Eğitim Bakanlığı |erişimtarihi = 11 Ağustos 2011}}</ref><ref>{{haber kaynağı|başlık=Atatürk: Kemal özatlı önderimiz bu soyadını aldı|erişimtarihi=3 Ağustos 2013|gazete=[[Hakimiyet-i Milliye (gazete){{!}}Hakimiyet-i Milliye]]|tarih=25 Kasım 1934|sayfa=1}}</ref> 26 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan kanunla ise; Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/579.html| başlık =Efendi, bey, paşa gibi lakap ve unvanların kaldırılmasına dair kanun | tarih = | yayımcı =Adalet Bakanlığı |erişimtarihi = 11 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[3 Aralık]] [[1934]]'te çıkarılan ''Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun'' ile hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani giysi taşımaları yasaklanmıştır. Hükümet her din ve mezhepten uygun göreceği tek bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde ruhani kıyafetini taşıyabilmek için müsaade verebilecektir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/580.html| başlık =Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun| tarih = | yayımcı =Adalet Bakanlığı |erişimtarihi = 12 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[Laiklik]], [[Cumhuriyetçilik (Atatürk İlkesi)|Cumhuriyetçilik]], [[Milliyetçilik]], [[Halkçılık]], [[Devletçilik (Atatürk İlkesi)|Devletçilik]], [[İnkılapçılık]] ilkeleri 10 Mayıs 1931 tarihinde [[Cumhuriyet Halk Fırkası]]'nın programında yer almış, [[5 Şubat]] [[1937]]'de ise anayasaya girmiştir.<ref>Atatürkçülük üzerine denemeler Ercüment Kuran [http://books.google.com/books?ei=dOxDTtr7F4TMswa268nqBw&ct=result&id=nmgJAQAAIAAJ&dq=5+%C5%9Fubat+1937+atat%C3%BCrk+ilkeleri&q=5+%C5%9Fubat+1937+ sf. 52 ]</ref>
 
==== Siyasi Olaylar ====
[[Dosya:Mustafa Kemal golden scoop political caricature of single party system.png|thumb| [[Türkiye Cumhuriyeti'nin tek partili dönemi|Tek partili dönemde]] milletvekillerinin Atatürk tarafından seçilmesini eleştiren, 1920'lerin sonlarında yayınlanmış bir karikatür. Atatürk'ün kolunda eski yazı ile [[Halk Fırkası]] binada ise [[Millet Meclisi]] yazmaktadır.]]
 
Cumhuriyetin ilanından sonra, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Kazım Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Mart'ında çıkan [[Şeyh Said İsyanı|Genç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı)]] üzerine sıkıyönetim ilan edilerek [[Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası]] kapatıldı.
 
1927'de kabul edilen [[Cumhuriyet Halk Fırkası]] Tüzüğü ile Atatürk partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve milletvekili adaylarını seçme yetkisi, kaydı, hayatı boyunca kendisine tanındı. 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan [[Cumhuriyet Halk Fırkası|CHF]] ikinci kurultayında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan [[Nutuk (eser)|Nutuk]]'u (Söylev) okudu.<ref>[http://www.chp.org.tr/index.php?module=content&page_id=456]</ref> Kurtuluş Savaşı'nın Gazi'nin bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadeleye ilişkin resmi görüşünün esasını oluşturur ve Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir polemik niteliği de taşır.<ref>Söylev ve Demeçler, Uludağ Üniversitesi Yayınları,2007</ref> 1927 yılında askerlikten [[Mareşal]] rütbesiyle emekli oldu.
 
[[Dosya:Mehmet Emin-Mustafa Kemal-Ali Said.jpg|thumb|[[Türk Ordusu]] [[Başkomutan]]ı ve [[Cumhurbaşkanı]] [[Mareşal]] Gazi Mustafa Kemal Paşa, [[Ferik]] [[Ali Sait Akbaytogan|Ali Sait Paşa]] ve [[Mirliva]] [[Mehmet Emin Koral|Mehmed Emin Paşa]] ile İnebolu'da (1925).]]
 
10 Nisan 1928 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle anayasadan devletin dininin [[İslam]] olduğu hükmü ve [[Türkiye Büyük Millet Meclisi|TBMM]]’nin görev ve yetkilerinden söz eden 26. maddeden dini hükümlerin yerine getirilmesi ibaresi çıkarılmıştır. Ayrıca, milletvekillerinin ve cumhurbaşkanının yeminlerinden “vallahi” sözcüğü çıkarılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1931 yılındaki programında, laiklik partinin ana unsurlarından biri olarak belirtilmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=560| başlık =Atatürk ve Laiklik | tarih =Temmuz 1992 | yayımcı =Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 24, Cilt: VIII|erişimtarihi = 26 Nisan 2011}}</ref>
 
12 Ağustos 1930'da [[İsmet İnönü|İsmet Paşa]]'nın hükûmetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşı [[Ali Fethi Okyar|Fethi Bey]] (Okyar)'e [[Serbest Cumhuriyet Fırkası]]'nı kurdurarak kız kardeşi [[Makbule Atadan|Makbule Hanım]] (Boysan, Atadan),<ref>Koçak, Cemil. ''Belgelerle iktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası: tarih yazımında Serbest Cumhuriyet Fırkası'' (2006), İletişim Yayınları, sf. 197</ref> çocukluk ve okul arkadaşı [[Nuri Conker|Nuri Bey]] (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak 17 Kasım 1930'da gericilerin partiyi kullanmaları korkusu<ref>Mavioğlu, E. (30 Mart 2004). [http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=111374 "Türkiye'de Sol Nerede?...(01)"]. 25 Nisan 2011 tarihinde erişildi, paragraf 14</ref> ve partinin Mustafa Kemal'i hedef almasından<ref>Çavdar, T. (1995). "''Serbest Fırka''", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 8. sf. 2058. İletişim Yayınları, İstanbul</ref> dolayı partiyi fesih etti.
 
 
Bu demokrasi denemesinden biraz önce, ordunun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini düşünerek Askerî Ceza Kanunu (22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 Sayılı Kanun)'nu meclisten geçirdi. Bu kanunun 148. maddesine Ordu mensubunun siyasi toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi maksatlarla şifahi telkinlerde bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükmü koydurdu.
 
29 Ekim 1933'te Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı [[Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku|konuşmada]] ülkenin kuruluş temelini ve gelecek vizyonunu yalın bir dille tüm dünyaya ve Türk Milleti'ne anlatmıştır.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=HpdD66ayfjY]</ref>
 
==== Ekonomi ====
 
Atatürk, Cumhurbaşkanlığı döneminde, sadece bürokratların değil tüm vatandaşların mülkiyet hakkını tanımış ve 1923-1938 döneminde [[Türkiye]] ekonomisi ortalama yıllık %7.5 oranında büyüyerek Türkiye'nin [[GSMH]]'si dünya toplamının binde 3.62'sinden binde 6.52'sine yükselmiştir.<ref>http://www.ggdc.net/Maddison/Historical_Statistics/horizontal-file_03-2007.xls</ref> Atatürk'ün Döneminde Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri olmuştur.<ref>http://w3.balikesir.edu.tr/~metinay/aysan.htm</ref>
 
=== Dış politika ===
[[Dosya:Abdullah I of Jordan and Mustafa Kemal on 1937.jpg|thumb|[[Ürdün]] Kralı [[I. Abdullah]] ile (1937)]]
[[Dosya:King Edward VIII and Mustafa Kemal.jpg|thumb|Türkiye'yi ziyaret eden [[Birleşik Krallık]] Kralı [[VIII. Edward]] ile (4 Eylül 1936)]]
[[Dosya:Atatürk ve Amanullah Han.jpg|thumb|Atatürk ve resmi ziyaret kapsamında [[Ankara]] da bulunan Afganistan Kralı, [[Emanullah Han]],(1928).]]
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dış politika konularının başlıklarını [[Musul sorunu]], [[Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi]], Türkiye'nin [[Milletler Cemiyeti]]'ne girişi, [[Balkan Antantı]], [[Montrö Boğazlar Sözleşmesi]], [[Sadabat Paktı]] ve [[Hatay Sorunu]] oluşturmaktadır.
 
Atatürk dış politikasında gerçekçi davranmıştır.<ref name="diş1">{{Dergi kaynağı|last=Bozkurt |first=Gülnihal |year=2003 |month=Temmuz |title=Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası |journal=ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ |volume=XIX |issue=56 |accessdate=2009-12-
14}}</ref> Atatürk dış ilişkilerde dinamik ve gözü pektir; ama maceracı değildir.<ref name="diş1"/> Atatürk dış politikada kendisini hangi ilkenin yönettiğine dair “''Biz kendimizi bilen kimseleriz. Olmayacak isteklerimiz yoktur''<ref>1923’de Arifiye’de yaptığı konuşma</ref>” olarak tanımlamıştır.<ref name="diş1"/> Atatürk [[İslamcılık]], [[Türkçülük]] ve [[Turancılık]] akımlarının zararlı boyutlarına karşı Misâk-ı Millî ile çizmiş olan sınırlarda kalınmasını benimsemiştir.<ref name="diş1"/> 24 Temmuz 1923 de imzalanan Lozan antlaşmasını Atatürk diş politikada belirleyici bir unsur olarak tutmuş bu antlaşmada çizilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları büyük ölçüde (Hatay sorunu dışında) belirleyici olarak saptanmış, ekonomi açısından Lozan'ın kaldırdığı kapitülasyonlardan taviz verilmemiştir.<ref name="diş1"/> Atatürk'ün Lozan'ı temel almasının önemi geçen zaman içinde bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır; çünkü I. Dünya Savaşı’nın mağlupları arasında yer alan bir ulusun çizdiği kavramlar o dönemden bugüne yürürlükte olan tek antlaşma olarak durmaktadır.<ref name="diş1"/>
 
Atatürk’ün sağlam kişiliğinin ve kararlı mizacının damgasını vurduğu ve tamamen millî bir karakter taşıyan dış politika uygulamaları günümüz için örnek alınacak pek çok temel niteliğe sahiptir.<ref>{{Kitap kaynağı| son = Kumkale | ilk =Tahir Tamer | yazarlink = | yardımcıyazarlar= | editör = | diğerleri = | başlık = Atatürk'ün Ekonomi Mucizesi | ilkyayıntarihi = | ilkyayınyılı = 2007 | ilkyayınayı = Haziran | url = | biçim = | erişimtarihi = | erişimyılı =2011 | erişimayı =Kasım | basım = | tarih = | yıl = | ay = | yayımcı = Pegasus Yayınları | yer = | dil = | id = ISBN 9944326711 | doi = | sayfalar = 124 | bölüm = | bölümurl = | alıntı = }}</ref> Orta öğretimden itibaren askeri terbiye gören ve savaşlara katılan Atatürk'ün askerlik sonrası hayatında barışın idamesine uğraşmıştır. Ayrıca bu yolda örnek tutum ve davranışlar sergilemiştir. Bunları Atatürk’ün; “ Bizim kanaatimizce beynelmilel siyasi güvenliğin gelişmesi için ilk ve en mühim şart milletlerin hiç olmazsa barışı koruma fikrinde samimi olarak birleşmesidir” sözünde açıkça görebiliyoruz.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=617 | başlık = Neden Atatürk'ün dış politikasını örnek almalıyız? | erişimtarihi= | yazar = | son =Kumkale | ilk = Tahir Tamer | yazarlink = | yardımcıyazarlar= | tarih =1 Ağustos 2009 | yıl = | ay = | biçim = | çalışma = | yayımcı = | yer = | sayfalar = | dil = | arşivurl = | arşivtarihi = | quote = | iş = }} - http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=617</ref>
 
==== Musul Sorunu ====
[[Lozan Antlaşması]] sırasında Türkiye-Irak sınırı çizilmemişti. Musul-Kerkük bölgesinde zengin petrol yataklarının bulunması İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekiyordu. Zengin petrol yataklarının bulunduğu bölge, [[Mondros Ateşkes Antlaşması]]'nın imzalanması sırasında İngiltere tarafından işgal edilmişti. [[I. Dünya Savaşı]]'nın bitmesinden sonra Irak'ta İngilizlere bağlı bir yönetim kurulmuş, bu ülke İngiliz mandası altına alınmıştı. Musul, nüfusunun çoğunun Türk olması sebebiyle Misak-ı Milli dahilindeydi. Ancak İngilizler zengin petrol yataklarının bulunduğu bölgeyi bırakmaya yanaşmıyorlardı. [[Lozan Barış Antlaşması]] sırasında bu konuda bir sonuç alınamamış, sorunun daha sonra Türkiye ve İngiltere arasında çözülmesine karar verilmişti. 1924 yılında görüşmelere başlanmış fakat sonuç alınamamıştır. Daha sonra sorun [[Milletler Cemiyeti]]'ne götürülmüştür. 1924 yılının Ekim ayında toplanan Milletler Cemiyeti de Türkiye-Irak sınırını çizmiş ve Musul bölgesini Irak tarafında bırakmıştır. 13 Şubat 1925'te ise [[Şeyh Sait İsyanı]] çıkmıştır.15 Nisan'da tamamen bastırılan ayaklanma İngilizlerin işine yaramıştır. Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkan Türk ordusu hırpalanmış, Musul-Kerkük üzerine askeri harekat yapma imkânı ortadan kalkmıştır. Bu durumda Türkiye, [[5 Haziran]] [[1926]] tarihinde İngilizlerle imzalanan [[Ankara Antlaşması (1926)|Ankara Antlaşması]] gereğince bazı maddi çıkarlar karşılığı, Milletler Cemiyeti'nin öngördüğü sınırı kabul etmiştir.<ref>[http://books.google.com/books?id=EdiFsMEMP7MC&pg=PT213&dq=musul+atat%C3%BCrk&hl=en&ei=IIRGTum_FsnCswbIhMXfBw&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=7&sqi=2&ved=0CEMQ6AEwBg#v=onepage&q=musul%20atat%C3%BCrk&f=false Atatürk ilkeleri ve İnkılâp tarihi Prof.Dr. İlhan GÜNEŞ]</ref>
 
==== Türk-Yunan İlişkileri ====
[[Türk Yunan yakınlaşması]] için 1930 yılında Yunan başbakanı Elefterios [[Elefterios Venizelos|Venizelos]]'u Türkiye'ye davet ederek Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı. [[Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi]] 1923 yılında [[Lozan Antlaşması]]'na ek protokol uyarınca Türkiye'deki Rumların Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türklerin Türkiye'ye zorunlu göçüne karar verilmiştir. Türkiye'de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada'da, Yunanistan'da ise sadece [[Batı Trakya Türkleri]] mübadeleden muaf tutulmuşlardır<ref>{{Web kaynağı| url = http://www.hrw.org/legacy/reports/1999/greece/Greec991-04.htm | başlık = Batı Trakya Türkleri | erişimtarihi = 22.06.2009 | yayımcı = www.hrw.org }}</ref>. Değişimin çok büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında gerçekleşmiş, ancak geriye kalan az sayıda olayda 1930 İnönü-Venizelos sözleşmesine dek zorunlu göç uygulamasına devam edilmiştir. 1934'de [[Elefterios Venizelos|Venizelos]] tarafından [[Nobel Barış Ödülü]]'ne aday gösterildi. Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye almadı.
 
==== Milletler Cemiyeti ====
 
Türkiye [[13 Nisan]] [[1932]] tarihinde yapılan [[Cenevre Konferansı (1932)|Cenevre Silahsızlanma Konferansı]]’nda [[Milletler Cemiyeti]] ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine [[İspanya]] ve [[Yunanistan]] Türkiye’nin Milletler Cemiyeti'ne kabul edilmesini teklif etmiştir. Türkiye’nin barışçı siyasetini gözlemleyen Milletler Cemiyeti bu teklifi [[6 Temmuz]] [[1932]]'de genel kurulda oybirliği ile kabul etmiştir. Türkiye 18 Temmuz 1932'de bu cemiyete üye olmuştur. Milletler Cemiyeti'nin yerini [[1945]] yılından itibaren [[Birleşmiş Milletler]] almıştır.<ref>T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 76, 2007</ref>
 
==== Balkan Antantı ====
{{ana|Balkan Antantı}}
[[Dosya:Entente Balkanique.png|250px|thumb|Balkan Antantını imzalayan devletler]]
 
Balkan Anlaşma Yasası, [[9 Şubat]] [[1934]] tarihinde [[Atina]]'da [[Türkiye]], [[Yunanistan]], [[Yugoslavya]] ve [[Romanya]] arasında imzalanan anlaşmadır.<ref>İsmail Soysal, ''Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları'', I. Cilt (1920-1945), Basımevi, Ankara, 1989, s. 447-463.</ref>
 
[[1933]]’te [[Almanya]]’da [[Nazi Partisi]]'nin iktidara gelmesi, [[İtalya]]’nın [[Akdeniz]]’de ve [[Balkanlar]]'da genişleme çabası ve [[Avrupa]] devletlerinin [[silah]]lanma yarışına girmesi [[dünya]] barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi. [[14 Eylül]] 1933 tarihinde [[Ankara]]'da Türkiye ile Yunanistan Arasında İçten Anlaşma Yasası<ref>A.g.e, s. 433-436.</ref>, [[17 Ekim]] 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaştırma Antlaşması<ref>A.g.e, s. 437-440.</ref>, [[27 Kasım]] 1933 tarihinde [[Belgrad]]'da Türkiye - Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Yargısal Çözüm, Hakemlik ve Uzlaştırma Andlaşması imzalandı.<ref>A.g.e, s. 441-446.</ref>
 
==== Montrö Boğazlar Sözleşmesi ====
 
[[Lozan Konferansı]]'nda Türkiye ve [[İtilaf Devletleri]] arasında Boğazlar rejimiyle ilgili Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştı. 1923 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Türkiye’dir. Bu sözleşme sayesinde savaş ve barış zamanında ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest olacaktı.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
 
[[İkinci Dünya Savaşı]]’nın yaklaşmasıyla birlikte Avrupa'da birçok siyasi değişiklik oldu. Boğazların herhangi bir saldırıya karşı korunmasını üstlenen devletlerden İtalya, [[Habeşistan]]'a saldırdı. Japonya ise kendi isteğiyle Milletler Cemiyeti’nden ayrıldı. Dünya barışının korunması için toplanan konferanslar neticesiz kalmış, tüm devletler silahlanmaya başlamıştı.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
 
Siyasi ortamın bozulduğunu gören Atatürk, Boğazlar meselesini kesin olarak çözmeye karar verdi. Türk Hükümeti, [[Milletler Cemiyeti]]’ne başvurarak Lozan Antlaşması'ndaki Boğazlara ait hükümlerin değiştirilmesini talep etti. Bunun üzerine İsviçre'nin [[Montreux]] şehrinde bir konferans toplanmış ve 20 Temmuz 1936'da Türkiye, İngiltere, Fransa, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Japonya ve Sovyetler Birliği arasında Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Konferansa katılmamış olan İtalya daha sonra 2 Mayıs 1938'de Boğazlar Sözleşmesi'ne katılmıştır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin ana maddeleri şunlardır:<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
 
* Boğazlar kayıtsız şartsız Türk hakimiyetine bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
* Barış zamanında her devletin ticaret gemileri serbestçe geçebilecek, ancak savaşta ve barışta asker ve sivil hava kuvvetlerinin geçmesine izin verilmeyecektir.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
* Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsız kalmışsa ticaret gemileri geçebilecektir.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
* Barış zamanında [[denizaltı]] gemileri müstesna olmak şartıyla savaş gemileri on beş gün evvel Türkiye Hükümeti'ne haber verecek, gidecekleri yer, isim, tip ve adetleri bildirilecek ve uçak kullanmamak şartıyla Boğazlardan geçebileceklerdir.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
* Eğer Türkiye savaşa girmişse yalnız tarafsız devletlere mensup ticaret gemileri, düşmana hiçbir surette yardımda bulunmamak şartıyla gündüzün serbestçe geçebileceklerdir.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi"/>
Montreux Sözleşmesi 20 yıl yürürlükte kalacaktı. Ancak bu sürenin dolmasından 2 yıl önce antlaşmanın taraflarından hiçbirisi sözleşmenin iptalini istemezse, sözleşme yürürlükte kalmaya devam edecekti. Montreux Sözleşmesi'nin 1956'da süresi dolduğu halde böyle bir iptal isteği hiçbir ülke tarafından yapılmadığı için hâlen yürürlüktedir.<ref name="Montreux Boğazlar Sözleşmesi">{{Web kaynağı|url=http://www.tsk.tr/8_TARIHTEN_KESITLER/8_8_Turk_Tarihinde_Onemli_Gunler/montreux_bogazlar_sozlesmesi/montreux_bogazlar_sozlesmesi.html| başlık =Montreux Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936) | tarih = | yayımcı =Genelkurmay Başkanlığı |erişimtarihi = 18 Temmuz 2011}}</ref>
 
==== Sadabat Paktı ====
{{ana|Sadabat Paktı}}
İtalya'nın doğu ülkelerini hedef alan istila politikası nedeniyle Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, [[8 Temmuz]] [[1937]]'de Tahran'da [[Sadabat Sarayı]]'nda imzalanmıştır. Devletler antlaşma ile dostluk ilişkilerini sürdüreceklerini, Milletler Cemiyeti Paktı ve Briand-Kellog Paktı'na bağlı kalacaklarını, birbirinin iç işlerine karışmayacaklarını, birbirlerine saldırmayacaklarını, ortak çıkarlarıyla ilgili konularda birbirlerine danışacaklarını ve sınırlarının korunmasına saygı göstereceklerini belirtmişlerdir.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.ataturk.net/cumh/sadabat.html| başlık =Sadabad Paktı | tarih = | yayımcı =|erişimtarihi = 18 Temmuz 2011}}</ref>
 
==== Hatay Sorunu ====
 
[[Mondros Ateşkes Antlaşması]]'ndan sonra İskenderun Sancağı, Suriye’den Anadolu’ya ilerleyen Fransızlarca işgal edilmiştir. Böylece, birçok yerde olduğu gibi, Hatay’da da bir Millî Mücadele cephesi oluşmuştur.<ref>Tahsin Ünal, Türk Siyasî Tarihi, s. 575.</ref>
[[Dosya:Kemal Ataturk congratulation of the Hatay's decision.png|200px|thumb|Yerel yasama meclisi Atatürk tarafından önerilen Hatay Devleti Bayrağı'nı kabul ettikten sonra Atatürk'ün gönderdiği telgraf]]
[[20 Ekim]] [[1921]]‘de, Fransa ile imzalanan, [[Ankara Anlaşması (1921)|Ankara Antlaşması]]’nın 7. maddesine göre [[İskenderun]], Suriye sınırları içerisinde kalacak; burada özel bir idare kurulup, Türk kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır, resmi dil Türkçe olacak ve Türk parası geçerli olacaktır.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.ataturk.net/cumh/hty.html| başlık =Hatay sorunu | tarih = | yayımcı =|erişimtarihi = 8 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[Lozan Antlaşması]]’nda ise Suriye ile Türkiye arasında çizilen sınıra göre Hatay, Türk sınırları dışında kalmıştır.<ref>Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 323-324.</ref>
 
[[1936]] yılında Suriye’ye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriye’den çekilirken, sancak üzerindeki yetkilerini Suriye’ye terk etmekteydi. Türk Hükümeti durumu kabul etmedi. Cenevre’deki [[Milletler Cemiyeti]] toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince 9 Ekim 1936’da Fransa’ya resmî bir nota vererek, Suriye’ye yapıldığı gibi İskenderun Sancağı’na da bağımsızlık verilmesini istedi.<ref>Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 348.</ref>
Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]]’ni açış konuşmasında: “... Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun — Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler” diyordu.<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar, s. 5-6.</ref>
Fransız büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise: “Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” demiştir.<ref>Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?, s. 44.</ref>
27 Ocak 1937’de [[Cenevre]]’de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay’ın bağımsızlığını kabul etmiş ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar vermiştir.<ref>Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, s. 597-598.</ref>
Atatürk’ün Hatay’ı silâh zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatay’da tarafsız bir seçim kabul edilerek, bunun için de bir kısım asker gücünün Hatay’a girmesine karar verildi. Kurmay Albay, [[Şükrü Kanatlı]] komutasındaki Türk birlikleri, Hatay’a girdi. [[13 Ağustos]]’ta seçimler yapıldı ve Meclis çoğunluğunu Türkler kazandı. Böylece bağımsız [[Hatay Cumhuriyeti]] 12 Eylül 1938’de kuruldu. Bu Cumhuriyet ise, [[30 Haziran]] [[1939]]’da Türkiye’ye katılma kararını aldı.<ref>Bekir Tünay ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 5, Cilt: II, Mart 1986</ref>
 
=== Askeriye ===
{{Ana madde|Trakya Manevraları}}
1937 yılında yapılan [[Trakya Manevraları]]nı bizzat denetlemiştir.<ref>[http://www.mkutup.gov.tr/ataturk/106 Milli Kütüphane internet sitesinde ilgili fotoğraflar] 16 Ağustos 2012 tarihinde erişilmiştir</ref>
 
== Özel Hayatı ==
=== Doğum tarihi ===
[[Dosya:Kemal Ataturk on Turkish Stamp, 1940.jpg|thumb|200px|1940 yılında Türkiye Cumhuriyeti Posta İdaresi'nce bastırılan ve Atatürk'ün doğum tarihinin 1880 olarak gözüktüğü posta pulu.]]
Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir. Kendisi de bilmiyordu. [[Gregoryen takvimi]] 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde kullanılan [[Hicri takvim]] ve [[Rumi takvim]]in ortak noktaları, Atatürk'ün kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun belirtilmemesi, gregoryen takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya 1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor hale getirmiştir.<ref name="ahmetakyol.net">{{Web kaynağı| url = http://www.ahmetakyol.net/index.php?option=com_content&task=view&id=222&Itemid=45 | başlık = Doğum Yılı ve Doğum Günü | erişimtarihi = 10 Kasım 2007 }}</ref> Faik Reşit Ünat araştırmaları sırasında Zübeyde Hanım'ın Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (Ocak veya Şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendisi, annesinin ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi Makbule Atadan ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu söylediğini ifade etmişlerdir. [[Enver Behnan Şapolyo]] Zübeyde Hanım'ın 23 Kânunievvel 1296'da doğduğunu söylediğini belirterek Atatürk'ün 23 Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş, [[Şevket Süreyya Aydemir]] ise bu tarihin 4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir. Şişli Atatürk Müzesi'nde gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum tarihi kısmında 1881 görülebilir haldedir.<ref name="ahmetakyol.net"/> 1882 doğumlu olan [[Ali Fuat Cebesoy]] Şişli'deki evinde kendisinin ''"Rauf Bey'le ben senin ağabeyin sayılırız. Çünkü ikimiz de senden birer yaş büyüğüz."'' diye konuşmasını kaynak göstererek "1881 tevellütlü" olduğunu yazmıştır.<ref>Ali Fuat Cebesoy, ''a.e.g.'', s. 21.</ref>
 
Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs tarihinin Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi Reşit Saffet Atabinen'in bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları “Gazi” günü için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir. [[Tevfik Rüştü Aras]], Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan sonra doğum tarihi aralığını 10 Mayıs ve 20 Mayıs arasına daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra “neden 19 Mayıs olmasın” demiştir. Bu tarih resmi olarak halka ve diplomatik kanallarca diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü, [[Rumi takvim]]de 1297 yılına denk gelmektedir, ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi 1296 yılı 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1880 olabilir. Bu sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal Derneği eski başkanı Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan'ın sözlerine dayanarak 13 Mart 1881 olarak belirlediklerini söylemiştir. Ancak Gregoryen 13 Mart 1881, Rumi 1 Mart 1297'ye denktir, Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple geçerlilik iddiası zan altındadır.<ref name="ahmetakyol.net"/>
 
Atatürk'ün Rumi 1296'da doğduğuna ilişkin kayıt bulunsa da, Atatürk'ün doğum gününü net olarak söyleyebilmek için gerekli miktarda kayıt bulunmamaktadır. Atatürk'ün doğum günü Gregoryen 1880 veya 1881'e denk geliyor olabilir. Atatürk'ün doğum günü, kendi onayıyla resmi olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün [[Türk Kurtuluş Savaşı]]'nın başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gündür.<ref name="ahmetakyol.net"/>
 
==== Nüfus cüzdanı ====
 
[[Dosya:993 815 seri nolu 2. ata nufus cudani.jpg|thumb|993.815-B seri ve 51 sıra numaralı aldığı ikinci Kimliği. Bir önceki kimliğinden [https://tr.wiktionary.org/wiki/Tart%C4%B1%C5%9Fma:Kam%C3%A2l#Atat.C3.BCrk_.27.C3.BCn_Seri_Nolar.C4.B1_Ard.C4.B1l_olan_H.C3.BCviyetleri farklı] olarak, ikinci Nüfus Hüviyet Cüzdanı'nda Kamâl adı dikkat çekmektedir.]]
27 Mart 1923 tarihinde Ankara Nüfus Müdürlüğünce verilen nüfus cüzdanına göre, Boy: ''Orta'', Saç: ''Sarı'', Kaş: ''Sarı'', Göz: ''Mavi'', Burun: ''Adeta'', Ağız: ''Adeta'', Bıyık: ''Sarı, kesik'', Sakal: ''Tıraş'', Çene: ''Uzunca'', Çehre: ''Uzunca'', Renk: ''Beyaz'', Alamet-i farika-i tabiiye: ''Tam'', İsim ve şöhreti: ''Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'', Tarih ve mahall-i veladeti: ''Selanik, 1296'', Pederinin ismiyle mahall-i ikameti: ''Tüccardan müteveffa Ali Rıza Efendi'', Validesinin ismiyle mahall-i ikameti: ''Müteveffiye Zübeyde Hanımefendi'', Sanat ve sıfat ve hizmet ve intihab selahiyeti: ''TBMM Reisi ve Başkumandan'', Müteehhil ve zevcesi müteaddid olup olmadığı: ''Bir zevcesi vardır'', Derecat ve sunuf-ı askeriyesi: ''Müşir'', İkametgâh ise ''Hacı Bayram Mahallesi 161/1'' idi.<ref>Şerafettin Turan, ''Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik Mustafa Kemal Atatürk'', Bilgi Yayınevi, Şubat 2004, s. 16-17.</ref>
 
Yeni [[Türk alfabesi|alfabenin]] kabulünden sonra yenilenmiş nüfus cüzdanlarından "993.814-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda adı: ''Kemal'', soyadı ''Atatürk'', "993.815-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda adı ''Kamâl'', soyadı ''Atatürk'', Meslek ve İçtimai vaziyeti: ''Reisicumhur'', Medeni hali: ''Evli değildir'', nüfus kütüğüne yazılı olduğu yeri ise ''Ankara Vilâyeti Çankaya Mahallesi Hane No. 139, Cilt: No. 56 ve Sahile No. 49'' olarak yazılmıştır.
 
Mustafa Kemal Atatürk ölümünden 4 sene önce adını değiştirmiş ve nüfus cüzdanına "Mustafa" ismini eklememiş, "Kemal" ismini de Kamâl' diye değiştirmiştir. Ayrıca Atatürk'ün nüfus kayıtı 27 Ocak 1933 tarihinde "Gaziantep Bey Mahallesi" olarak değiştirilmiştir.<ref>[http://sahinbey.meb.gov.tr/www/sahinbey-hakkinda/icerik/5 Şahinbey Hakkında, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Gaziantep - Şahinbey İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü]</ref>{{Kaynağı sorgula}}
 
=== Doğum yeri ===
[[Dosya:Ataturk-birth-house.jpg|thumb|"Atatürk'ün evi" Apostolu Pavlu Cad. No: 71, Aya Dimitriya Mah., Selanik, Yunanistan<ref name="kutay-ata">{{Kitap kaynağı| son = Kutay | ilk = Cemal | yıl = Kasım 1999 | başlık =Atatürk Bugün Olsaydı | yayımcı=Aksoy yayıncılık | id = ISBN 975-312-125-3}}</ref>]]
 
Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi (Bugünkü Apostolu Pavlu Caddesi No: 75, Aya Dimitriya Mahallesi, Selanik, [[Yunanistan]])'nde bugün müze olan 3 katlı ve 3 odalı ve pembe boyalı evde doğdu. Şerafettin Turan'ın kitabında "Ahmet Subaşı ya da Hatuniye Koca Kasımpaşa semti" olarak geçmektedir.<ref>Şerafettin Turan, a.g.e. s. 20.</ref>
 
Ancak Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür'ün aktardığına göre Atatürk'ün doğduğu ev olarak bilinen yandaki resimde gösterilen evdeki Selanik Konsolosluğu binası, Atatürk'ün doğduğu ev değildir. O ev, Zübeyde Hanım'ın ikinci kocası, yani Atatürk'ün üvey babası Ragıp Bey'in evidir.<ref>[http://arsiv.sabah.com.tr/2004/10/19/cp/gnc127-20041017-102.html 'Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür, ailesiyle ilgili bilinmeyen gerçekleri ilk kez anlattı'] gazetesi (19 Ekim 2004)</ref>
 
=== İsmi ===
Mustafa'ya neden "Kemal" isminin verildiğine yönelik çeşitli iddialar vardır. [[Afet İnan]], bu ismi ona matematik öğretmeni Üsküplü Mustafa Efendi'nin "Kemal" adının anlamında olduğu gibi onun "mükemmel ve olgun" olduğunu göstermek için verdiğini söylemiştir.<ref>[[Afet İnan]], ''Atatürk hakkında hâtıralar ve belgeler'', Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1959, [http://books.google.com.tr/books?id=EWwaAAAAIAAJ&q=%22Matematik+%C3%B6%C4%9Fretmeni+Mustafa+Efendi%22&dq=%22Matematik+%C3%B6%C4%9Fretmeni+Mustafa+Efendi%22&hl=tr&ei=LC3ATIvwB4a8cM6EnewL&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=4&ved=0CDsQ6AEwAw sf. 8]</ref> [[Ali Fuat Cebesoy]] ise bu adı matematik öğretmeninin onu kendisinden ayırt etmek için koyduğunu belirtir.<ref>Ali Fuat Cebesoy, ''Sınıf arkadaşım Atatürk: okul ve genç subaylık hâtıraları'', İnkılâp ve Aka Kitabevleri, 1967, [http://books.google.com.tr/books?id=-D4NAQAAIAAJ&q=%22Kemal+koyal%C4%B1m%22&dq=%22Kemal+koyal%C4%B1m%22&hl=tr&ei=kzHATNPbAYaHcdXrkJMM&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=1&ved=0CCcQ6AEwAA sf. 6]: "Benim adım Mustafa. Senin adın da Mustafa. Arada bir fark olmalı, ne dersin, senin adının sonuna bir de Kemal koyalım."</ref> Atatürk'ün bir biyografisini yazmış olan yazar Andrew Mango ise Mustafa'nın bu adı [[Namık Kemal]]'in adında "Kemal" bulunduğu için kendisi koyduğunu iddia etmektedir.<ref>Mango, Andrew (2004). ''Atatürk''. Londra: John Murray. ISBN 978-0-7195-6592-2, sf. 37.</ref>
 
1922-1934 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal veya sadece Gazi unvanıyla anılan Mustafa Kemal'e [[Soyadı Kanunu]] ile birlikte TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarihli ve [[s:Kemal öz adlı cumhurreisimize verilen soyadı hakkında kanun|2587 sayılı kanun]] ile kendisine "Türklerin [[Ata]]sı" anlamına gelen Atatürk ismi verilmiştir.<ref>[http://www.nvi.gov.tr/attached/nvi/nufus_mevzuati_pdf/kanun_pdf/kemal_oz_kanun.pdf 2587 sayılı Kemal öz adlı cumhurreisimize verilen soyadı hakkında kanun]</ref> Yine aynı kanuna göre "Atatürk" soyadı veya öz adı başka kimse tarafından alınamaz, kullanılamaz.<ref>[http://tr.wikisource.org/wiki/Atat%C3%BCrk_soyisminin_al%C4%B1namayaca%C4%9F%C4%B1na_dair_kanun]</ref>
 
Atatürk, "Kemal" ismini 1935'te "Kamâl" olarak değiştirdi.<ref>''Türklük araştırmaları dergisi, 17-18. sayılar'' (2005), Marmara Üniversitesi. Fen-Edebiyat Fakültesi, sf. 152</ref> "Kamâl" adının [[Osmanlıca]]da "büyük kale" anlamına geldiği iddia edilmektedir.<ref>Murat Belge, Tanıl Bora, Murat Gültekingil. ''Milliyetçilik'' (2002), İletişim Yayınları, [http://books.google.com.tr/books?ei=K4GtTd6-JsvEsgav_5nXDA&ct=result&id=YBI_AQAAIAAJ&dq=Atat%C3%BCrk+Kam%C3%A2l+isim+de%C4%9Fi%C5%9Ftirme&q=Kam%C3%A2l#search_anchor sf. 254]</ref>
 
=== İlgi alanları ===
[[Dosya:Ataturk at Cankaya Library 16 July 1929.jpg|thumb|Atatürk [[Çankaya Köşkü]]'ndeki kütüphanede 16 Temmuz [[1929]]]]
Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi severdi. [[Tavla]] ve [[bilardo]] oynamak hoşuna giderdi. [[Zeybek (oyun)|Zeybek]] oyunlarına, [[güreş]]e, [[Rumeli]] türkülerine ilgi duyuyordu. Sakarya adını verdiği atına ve köpeği [[Foks]]'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. [[Çankaya Köşkü]]'nde sık sık devlet adamlarının, sanatçıların, bilim adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemekleri verilirdi. Temiz ve düzenli giyinmeye önem verirdi. Doğayı çok severdi. Sıkça [[Atatürk Orman Çiftliği]]'ne gider, modern tarıma geçiş amacıyla yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. İleri derecede [[Fransızca]] ve az [[Almanca]] biliyordu.<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-359/ataturkun-hayati.html|başlık =Atatürk'ün Hayatı|yayımcı =Kültür Bakanlığı|erişimtarihi =21 Ağustos 2011}}</ref>
 
[[Afet İnan]]; öğretmeni olan [[İsviçre]]li [[antropoloji|antropolog]] Profesör [[:fr:Eugène Pittard|Eugène Pittard]]'ın, kendisine doktora tezi olarak verdiği "''Türk Milleti’nin Özellikleri''" konusunda Atatürk'ten yardım istedi. Atatürk; Afet İnan'ın önce kendi görüşlerini yazmasını ve fikirlerini daha sonra belirteceğini söyledi. Afet İnan'ın uzun çalışmasına karşılık, Atatürk kurşun kalemle, iki küçük not kâğıdı üzerine kendi tanımını yaptı.<ref name="kutay-ata">{{Kitap kaynağı
| son = Kutay
| ilk = Cemal
| yazarurl =
| yardımcıyazarlar=
| yıl = Kasım 1999
| başlık =Atatürk Bugün Olsaydı
| yayımcı=Aksoy yayıncılık
| yer=
| id = ISBN 975-312-125-3
}}</ref>
 
=== Şahsi ilişkileri ===
[[Dosya:Atatürk ve Latife Uşşaki.jpg|thumb|left|Mustafa Kemal ve [[Latife Uşşaki|Latife Hanım]] [[Adana]],1923. ]]
[[Dosya:Mustafa Kemal and Fikriye.jpg|thumb|Mustafa Kemal Paşa ve [[Fikriye Hanım]].]]
[[Dosya:Ataturk-latife-2.jpg|thumb|Mustafa Kemal ve eski eşi [[Latife Uşşaki|Latife Hanım]]]]
[[Dosya:Ataturk and Gokcen at Metris.jpg|thumb|[[Sabiha Gökçen]] ile birlikte bir askerî tatbikatta, Metris, 28 Mayıs 1936]]
Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım'ın Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu.<ref>Orhan Soysal, ''Büyük Nutuk'ta Kim Kimdir?'', Milenyum Yayınları, İstanbul, s. 13.</ref> Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken o senelerde salgın olan [[difteri]] o zamanki adıyla kuşpalazı hastalığından öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in [[Harp Okulu]]'nu bitirdiği sene, on iki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. [[Makbule Atadan|Makbule]] Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.
 
Makbule Atadan ve Salih Bozok'a göre, küçük Mustafa 12 yaşındayken Binbaşı Rüknettin'in 8 yaşındaki kızı Müjgân'a âşık olmuştur. Makbule Atadan'a göre ikinci aşkı Hatice olmuş ve Hatice'nin annesi müdahale ederek ilişkisini kesmiştir. Ardından Selanik Askeri komutanı Şevki Paşa'nın 12 yaşındaki kızı Emine (Emine Arık)'ye matematik dersi verirken âşık olmuştur. Bunun dışında Selanik'teyken Rum asıllı tüccar Eftim Karinte'nin kızı Eleni Kriyas'a âşık olduğu söylendiyse de kanıtlanmamıştır.
 
Milli Mücadele döneminde Ankara İstasyon Binası'nda ve eski Çankaya Köşkü'nde Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in yeğeni [[Fikriye Hanım]] ile birlikte yaşıyordu.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=RzXIqIaUHW8 Abbas Hayri Özdinçer Röportajı] (haz. [[TCDD]] Basın Müşavirliği)</ref> Fikriye hanımı Almanya'ya gönderdikten sonra 29 Ocak 1923'te İzmir'in sayılı zenginlerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızı [[Latife Uşşaki|Latife Hanım]]'la evlendi. 1924'de yapılan Sonbahar Seyahati sırasında çift kavga etti ve Mustafa Kemal Paşa [[Erzurum]]'dan İsmet Paşa'ya telgraf çekerek boşanacağını bildirdi. Ancak az sonra yaverleri [[Salih Bozok|Salih Bey]] (Bozok) ve [[Kılıç Ali Bey]]'in aracılığıyla boşanmasından vazgeçti.<ref>Kılıç Ali (Der. Hulûsi Turgut), ''Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları'', Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ocak 2005, s. 535-540.</ref><ref>Salih Bozok (Haz. Can Dündar), ''Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor'', Doğan Kitapçılık, İstanbul, Nisan 2001, s. 111-113.</ref> Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.<ref>Bakınız: Ayrılık üzerine Lâtife Hanım'a verilecek para ve eşyalar hakkında yazı, ''Atatürk'ün Bütün Eserleri'', Cilt: 17 (1924-1925), s. 272 (aslı, Türk Dil Kurumu Arşivi Yurtiçi ve Yurtdışı Şube Müdürlüğü, Dosya No: 108.)</ref>
 
Atatürk'ün manevi evlatları [[Abdurrahim Tuncak]], Afife, Zehra, [[Rukiye Erkin]], [[Nebile İrdelp]], [[Sabiha Gökçen]], [[Afet İnan]], [[Sığırtmaç Mustafa]] ve [[Ülkü Adatepe]]'dir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.isteataturk.com/haber/5502/falih-rifki-atay | başlık =Atatürk’ün Manevi Evlatları | tarih = | yayımcı = |erişimtarihi = 23 Nisan 2011}}</ref>
 
1916 yılında Bitlis Rus işgalinden kurtarıldığı yıllarda 16. Kolordu Komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa, savaşta bütün aile fertlerini kaybeden ve kimsesi kalmayan [[Abdurrahim Tuncak|Abdurrahim]]'i evlatlık edindi. Abdürrahim bakılması için İstanbul'a annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule'nin yanına gönderildi.<ref>[http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1998/10/17/72628.asp Orhan Karaveli, Hürriyet pazar eki, 17 Ekim 1998, ''Sabiha Gökçen: O'nun erkek varisi yok'']</ref><ref>Küçük, Yalçın. ''İsyan, 1. cilt'' (2005), İthaki Yayınları, sf. 237</ref> [[Zehra Aylin]] veya Zehra Mehmet; (Amasyalı Mehmet'in kızı), 1936 yılında [[Londra]]'dan ekspres treniyle [[Paris]]'e yolculuk ederken [[Amiens]] yakınlarında trenden düşerek hayatını kaybetti. Sabiha Gökçen ise ilk Türk kadın pilot<ref name="HvKK">[http://www.hvkk.tsk.mil.tr/PageSub/Kurumumuz/Tarihce/TarihtenYansimalar.aspx?pid=031119829 HvKK resmi sitesi]</ref> ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu<ref>[http://www.guinnessworldrecords.com/search/Details/Earliest-female-combat-pilot/69110.htm Earliest female combat pilot] Guinnessworldrecords.com. Erişim: 11 Haziran 2011</ref> oldu.
 
=== Ölümü ===
{{Ayrıca bakınız|Atatürk'ün son günleri ve ölümü}}
[[Dosya:Anitkabir Mausoleum Ataturk.JPG|150px|thumb|left|Anıtkabir]]
[[Dosya:Atatürks Tod.jpg|thumb|Atatürk'ün ölümünden sonra çekilen bir fotoğrafı, [[Dolmabahçe Sarayı]].]]
Atatürk'ün sağlık durumu [[1937]] yılından itibaren bozulmaya başladı. Kendisine [[1938]] yılı başlarında [[siroz]] teşhisi konuldu. [[Avrupa]]'dan doktorlar getirildi. Türk ve yabancı doktorların tedavileri sonuç vermedi. [[Türkiye Cumhuriyeti]]'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09:05'te İstanbul [[Dolmabahçe Sarayı]]'nda hayatını kaybetti. Cenazesi büyük bir törenle Ankara'ya uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara'da yapılan büyük bir törenle [[Ankara Etnografya Müzesi]]'ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan [[Anıtkabir]]'deki ebedi istirahatgahında toprağa verildi. Vasiyetinde varlığını [[Cumhuriyet Halk Fırkası]]'na, [[Türk Tarih Kurumu]]'na ve [[Türk Dil Kurumu]]'na bıraktı, [[Makbule Atadan]]'ın Çankaya'da oturmasını istedi, [[Sabiha Gökçen]] için ev ve para verilmesini istedi, ayrıca [[İsmet İnönü]]'nün çocuklarına yurt dışı eğitim yardımı verdi.<ref>[http://tr.wikisource.org/wiki/Mustafa_Kemal_Atat%C3%BCrk%27%C3%BCn_vasiyeti Vikikaynak, ''Atatürk'ün vasiyeti'']</ref>
 
== Hatırası ==
[[Dosya:Cumhuriyet Aniti.JPG|thumb|Türkiye'nin her şehrinde Atatürk heykelleri dikilmiştir. İtalyan heykeltraş [[Pietro Canonica]] tarafından İstanbul'da Taksim Meydanı'nda yapılmış olan Cumhuriyet Anıtı]]
Türkiye genelinde Atatürk'ün hatırasına inşa edilmiş pek çok yapıt bulunmaktadır: [[Atatürk Havalimanı]], [[Atatürk Olimpiyat Stadı]], [[Atatürk Barajı]], [[Atatürk Köprüsü]], [[Atatürk Üniversitesi]], [[Atatürk Orman Çiftliği]] vb. gibi. Bunların haricinde ülke çapındaki pek çok okul, cadde, stat, hastane gibi kurum, kuruluş ve altyapıya Atatürk'ün adı veya isimlerinin varyasyonları verilmiştir: Mustafa Kemal Paşa Mahallesi, Atatürk Bulvarı, Kemaliye Sokak, Gazi Apartmanı vb. Bunun yanı sıra Atatürk'ün 100. doğum yıldönümüne (1981) ithafen 100. yıl adı da birçok kuruma verilmiştir. (Örnek: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi)
 
Türkiye'nin her il ve ilçe merkezinde Atatürk anıtları ve resmi kurumlarının girişinde Atatürk heykeli, büstü veya maskı vardır. Bunun yanı sıra bütün resmi makam odalarında ve birçok resmi çalışma ofisinde Atatürk büstü, maskı, resimleri, takvimleri, kalemlikleri vb. süs eşyaları vardır. Ayrıca Türkiye'de Atatürk rozeti, Atatürk imzası bulunan sticker, kravat iğnesi, yüzüğü vb. Atatürk temalı süs eşyası taşıyan birçok vatandaş görmek mümkündür.
 
Türkiye'deki bütün resmi ve özel okullarda bir Atatürk köşesi bulunmak zorundadır. Ayrıca ilköğretim ve lise kitaplarının başında ve her sınıfta da Atatürk resmi bulunmalıdır. Bunun yanı sıra örgün eğitimin bütün aşamasında Atatürk sevgisi ve inkılapları ayrı bir ders olarak ya da bazı derslerin bir bölümü olarak işlenir.
 
19 Mayıs tarihi Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin yurdışı temsilciliklerinde [[Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı]] olarak her yıl kutlanan bir millî bayramdır.
 
Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım tarihinde ölüm saati olan sabah 9:05'de Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin yurdışı temsilciliklerinde bir dakika boyunca halkın büyük bölümü saygı duruşunda bulunur, araçlar durur ve kesintisiz korna çalarlar.
 
[[Artvin (il)|Artvin]] yöresine ait bir halk oyunu olan ve eskiden "Artvin Barı" olarak bilinen [[Atabarı]] da 1936 yılında Atatürk'ün karşısında oynanan bu oyunu Atatürk'ün çok beğenmesi üzerine Atabarı olarak adlandırılmıştır.<ref>[http://www.artvinansiklopedisi.com/index.php/Atabar%C4%B1 Atabarı] (Artvin Ansiklopedisi) Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011</ref><ref>Mahmut Ragıp Gazimihal; Türk Halk Oyunları Kataloğu I (yay. haz. Nail Tan), Ankara, 1991</ref><ref>İzzet Varan; Artvin Yöresi Halk Oyunları, Artvin, Özel Sayı No: 9, 7 Mart 1988</ref>
 
Ayrıca Dünya'nın farklı ülkelerinde de Mustafa Kemal Atatürk anısına anıtları dikilmiştir. Avusturalya Canberra'da, Romanya Bükreş'te, Küba Havana'da ve Şili'nin başkenti Santiago'da bu anıtlar görülebilmektedir.
 
=== Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ===
{{ana|Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun}}
[[Dosya:Youtube censored TR2008.png|thumb|5816 nolu kanun çerçevesinde Youtube'a erişim 2007'den 2010 yılına engellenmiştir]]
[[25 Temmuz]] [[1951]] tarihinde kabul edilen ve 31 Temmuz 1951 tarihinde [[T.C. Resmî Gazete|Resmi Gazete]]'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5816 nolu ''Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'' ile Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmek ve Atatürk'ü temsil eden heykel, büst, abide vb. objeleri tahrip etmek veya kirletmek suç sayılmıştır.<ref name="Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun">{{Web kaynağı| url = http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/956.html | başlık = Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun | erişimtarihi = 2011-08-09 | yayımcı = Adalet Bakanlığı }}</ref> Bu [[Kanun (hukuk)|kanun]], halk arasında daha çok ''Atatürk'ü Koruma Kanunu'' olarak anılır.
 
Bu kanunun internet ortamında takibini yapmak için [[Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı]] altında İnternet Bilgi İhbar Merkezi görevlendirilmiştir.<ref>[http://www.ihbarweb.org.tr/ihbar.php?subject=8 Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı: Ihbar Web]</ref>
 
Bu kanun çerçevesinde 2007 yılında [[YouTube]], [[Geocities]] ve birçok blog sitesine [[YouTube Erişiminin Engellenmesi|Türkiye'den erişim engellenmiştir]]. 2010 yılının Kasım ayında bir Alman şirketinin YouTube'daki söz konusu videolarda kendisine ait bazı telif haklarının ihlal edildiğini iddia etmesi üzerine, Google şirketi Youtube'dan bu videoları kaldırmıştır. Bunun üzerine ilgili Türk mahkemesi de erişim engelini kaldırmıştır. Ancak kısa bir süre sonra şirketin iddialarının asılsız çıkması üzerine söz konusu videolar Youtube'da tekrar yayınlanmaya başlanmış ancak Mahkeme yeniden erişim engeli kararı almamıştır.<ref>Cade Metz [http://www.theregister.co.uk/2010/11/02/google_reposts_ataturk_insulting_youtube_videos/ ''Google defies Turkey, reinstates Atatürk insult videos''] in ''theregister.co.uk'', 2 November 2010</ref>
 
2010 yılında [[Sınır Tanımayan Gazeteciler]] örgütü 5816 nolu ''Atatürk'ü Koruma Kanunu''nun [[Avrupa Birliği]]nin temel standartlarından biri olan basında [[ifade özgürlüğü]]ne ters olduğunu iddia etmiştir.<ref>[http://en.rsf.org/turkey-time-to-break-out-of-legislative-01-12-2010,38933.html Time to break out of legislative straitjacket that is stifling media freedom], ''[[Reporters Sans Frontières]]'', 1 December 2010</ref>
 
=== Türk lirası ===
[[Dosya:E1 1000 TL ön yüz.jpg|thumb|left|200px|1927'de dolaşıma çıkarılan ön yüzünde Atatürk'ün resminin yer aldığı banknot.]]
Cumhuriyet dönemindeki ilk [[kağıt para]]lar [[1927]]'de İngiltere'de basılmıştır. Bu yılda basılan 1, 5 ve 10 lirada Atatürk'ün resmi filigranda gözükmekteydi. Diğer paralarda ise Atatürk hem filigranda hem de resim olarak gözükmektedir. 1937'de tedavüle giren ilk Latin harfli paraların hepsinde ise Atatürk resimleri bulunmaktaydı.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.milliyet.com.tr/2007/12/03/pazar/paz01.html|başlık = Türk Lirası 80 yaşında|erişimtarihi = 07-09-2011 |yayım tarihi= 03-12-2007| yayımcı = Milliyet Pazar}}</ref>
 
Ancak [[İsmet İnönü]] ilk kez cumhurbaşkanı seçildiğinde paralardan Atatürk resimleri çıkarılmış yerine İnönü'nün resimleri konmuştur. 1951 yılında çıkarılan bir kanunla yaşayan kişilerin paraya resimlerinin basılması durdurulmuş ve tekrar bütün Türk paralarının önyüzüne Atatürk resmi basılmaya başlanmıştır.<ref>Mustafa Armağan Korku Duvarını Yıkmak Küller Altında Yakın Tarih 4 (4. Baskı Nisan 2011) İsmet İnönü paraların üzerinden Atatürk'ün resimlerini neden kaldırmış? sf 28-29</ref>
 
Bunun yanı sıra Cumhuriyet altınlarının ön yüzünde Atatürk kabartması bulunur.
 
=== Konusu olduğu diziler, filmler, belgeseller ve reklamlar ===
* '''''Sarı Zeybek'':''' Can Dündar tarafından 1993'te çekilen belgesel, Atatürk'ün hayatının son 300 gününü, hastalığının öyküsünü anlatmaktadır.<ref>{{Web kaynağı| url = http://www.candundar.com.tr/_old/index.php?Did=3215 | başlık = Sarı Zeybek| erişimtarihi = 10-08-2011 | yayımcı = Can Dündar}}</ref>
 
* '''''[[Kurtuluş (dizi)|Kurtuluş]]'':''' Kurtuluş Savaşı'nı konu alan ve Atatürk'ü [[Rutkay Aziz]]'in canlandırdığı, 1994 yılında çekilen televizyon dizisidir. Dizinin yönetmenliğini [[Ziya Öztan]] yapmış, metinlerini [[Turgut Özakman]] yazmıştır. [[II. İnönü Muharebesi]]'nin sonundan [[Mudanya Mütarekesi]]'ne kadar uzanan yaklaşık 1.5 yıllık bir dönemi anlatmaktadır. Çekimleri 2 yıl süren yaklaşık 300 [[aktör]] ve 400 bin [[figüran]]ın rol aldığı 6 bölümlük dizinin toplam maliyeti 37.6 milyar TL olmuştur.<ref name="deneme">[http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/GununYayinlari/eom3n1_x2B_o2oLytRgQUCGBWg_x3D__x3D_ Milliyet Arşiv 22/03/1994]</ref>
 
* '''''[[Cumhuriyet (film)|Cumhuriyet]]'':''' Cumhuriyet dönemini konu alan ve Atatürk'ü [[Rutkay Aziz]]'in canlandırdığı, 1998 yılında gösterime giren filmdir. Yönetmenliğini Ziya Öztan, senaristliğini ise Turgut Özakman yapmıştır.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.sinematurk.com/film_genel/1153/Cumhuriyet|başlık = Cumhuriyet|erişimtarihi = 12-08-2011 | yayımcı = sınematurk.com}}</ref>
 
* '''''[[Mustafa (film)|Mustafa]]'':''' Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü için hazırlanan, [[Can Dündar]]'ın yazıp yönettiği ve müziklerini [[Goran Bregovic]]'in bestelediği filmdir.<ref>{{Web kaynağı| url = http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/463687.asp | başlık = Mustafa | erişimtarihi = 09-08-2011 | yayımcı = NTV-MSNBC}}</ref>
* '''''[[Dersimiz: Atatürk]]'':''' İlkokul 5. sınıftaki bir grup çocuğun Atatürk'le ilgili ödevlerini yaparken çocuklardan birinin tarihçi dedesinin anlattıkları ve tarihin gerçekçi canlandırmalarını konu alan bir filmdir. 2009 yılında çekilen filmde Atatürk'ü [[Halit Ergenç]] canlandırmaktadır. Filmin senaryosu [[Turgut Özakman]]'a aittir.<ref>[http://www.sinemalar.com/film/54214/Dersimiz-Ataturk/ Dersimiz Atatürk] (Sinemalar.com) Erişim tarihi: 18 Ağustos 2011</ref>
 
* '''''[[Veda (film)|Veda]]'':''' Senaryosunu yazan, yönetmenliğini yapan ve müzikleri oluşturan [[Zülfü Livaneli]]'dir. Filmde Atatürk'ü Fikret Kağan Olcay(6-7 yaş), Bartunç Akbaba(14-17 yaş), [[Sinan Tuzcu]] (20-40 yaş) ve Burhan Güven(-57 yaş) canlandırmaktadır.<ref>{{Web kaynağı| url = http://www.vedafilm.com/ | başlık = Veda| erişimtarihi = 11-08-2011 | yayımcı = www.vedafilm.com}}</ref> Film 2010 yılında gösterime girmiştir.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.imdb.com/title/tt1586001/ | başlık = Veda (2010)| erişimtarihi = 11-08-2011 | yayımcı = IMDB}}</ref>
 
* '''''[[Atatürklü İş Bankası reklamı]]'':''', [[Türkiye Cumhuriyeti]]'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün canlandırıldığı reklam.10 Kasım 2007'de Atatürk'ün 69. ölüm yıldönümünde genel olarak yayımlanmıştır. Reklamda Atatürk rolünü [[Haluk Bilginer]] oynamıştır.<ref>{{Web kaynağı| url =http://www.milliyet.com.tr/2007/11/18/pazar/axpaz02.html | başlık = Bu film bir kurguydu, belgesel değil| erişimtarihi = 11-08-2011 | yayımcı = Milliyet Gazetesi}}</ref>
 
== Eserleri ==
* Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih
* Takımın Muharebe Talimi (Almancadan çeviri - 1908)
* Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1910)<ref>İnan, Afet. ''Atatürk hakkında hâtıralar ve belgeler'' (1959), Türk Tarih Kurumu Basımevi, [http://books.google.com.tr/books?id=EWwaAAAAIAAJ&q=%22Cumal%C4%B1+Ordug%C3%A2h%C4%B1+-+S%C3%BCvari:+B%C3%B6l%C3%BCk,+Alay,+Liva+Talim+ve+Manevralar%C4%B1%22&dq=%22Cumal%C4%B1+Ordug%C3%A2h%C4%B1+-+S%C3%BCvari:+B%C3%B6l%C3%BCk,+Alay,+Liva+Talim+ve+Manevralar%C4%B1%22&hl=tr&ei=JTFBTve0Hoib8QPKgMWpCQ&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=3&ved=0CDEQ6AEwAg sf. 10]</ref>
* Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
* Bölüğün Muharebe Talimi (Almancadan çeviri - 1912)
* [[Zabit ve Kumandan ile Hasbihal]] (1918)
* [[Nutuk (eser)|Nutuk]] (1927)
* Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı [[Afet İnan]] ile hazırladı) (1930)<ref>Meydan, Sinan. ''Atatürk ile Allah arasında'' (2009), İnkılâp, [http://books.google.com.tr/books?ei=NX2tTZm6Es7ssgbmvsXXDA&ct=result&id=HGwMAQAAMAAJ&dq=Vatanda%C5%9F+%C4%B0%C3%A7in+Medeni+Bilgiler+Atat%C3%BCrk&q=%22Vatanda%C5%9F+%C4%B0%C3%A7in+Medeni+Bilgiler%22#search_anchor sf. 284]</ref>
* [[Geometri (kitap)|Geometri]] (isimsiz yayımlandı) (1937)
* [[Atatürk'ün Türk Gençliğine Hitabesi]]
* [[Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku]] ([http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/3/3d/Atat%C3%BCrk%27%C3%BCn_10._Y%C4%B1l_Nutku.ogg Dinle])
* [[Atatürk'ün Bursa Nutku]]
* [[Balıkesir Hutbesi]]
 
Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. Bunlardan ''Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe'', [[Türk Tarih Kurumu]] tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. 1908-1938 yılları arasında Mustafa Kemal'in imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dahil her şeyin toplandığı [[Atatürk'ün Bütün Eserleri]] adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır.
 
== Kaynakça ==