Vartan Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Addbot (mesaj | katkılar)
k Bot: Artık Vikiveri tarafından d:q375474 sayfası üzerinden sağlanan 2 vikilerarası bağlantı taşınıyor
Peykbot (mesaj | katkılar)
k düzen
7. satır:
Yazdığı "Akabi Hikâyesi" Türk romancılığının ilk temel taşlarındandır ve [[Türkçe]] yazılmış olmakla, konu ve kapsamı nedeniyle ilk Ermeni romanıdır (''ilk Ermenice roman [[1858]]'de yayınlanmıştır''). Bir diğer açıdan da, [[Helmuth von Moltke]]'nin ''"dil, kültür ve geleneklerine bakıldığında, [[Hıristiyan]] Türkler olarak tanımlanmaları daha doğru olur"'' şeklinde tarif ettiği [[19. yüzyıl]] ortası Osmanlı Ermeni toplumu ve bu toplumun [[İstanbul]] ortamındaki sorunlarına belge oluşturmaktadır.
İlk olarak [[1851]] yılında [[İstanbul]]'da Mühendisoğlu matbaasında basılan Akabi Hikâyesi'nin açıklamalı bir transkripsiyonu ünlü [[Avusturyalı]] [[Türkoloji|Türkolog]] [[Andreas Tietze]] tarafından [[1991]] yılında yeniden yayınlanmıştır. Tietze'nin ''"Türkiye'de yazılmış ve basılmış hakiki ilk modern roman"'' olarak nitelendirdiği Akabi Hikâyesi, [[Hacettepe Üniversitesi]] öğretim üyesi Dr. Gonca Gökalp'e göre, [[18. yüzyıl]] sonlarından başlayarak [[Divan edebiyatı]] ve [[Halk edebiyatı]]ndan farklılaşan ve romana yaklaşan yazılı anlatı anlayışının ilk beş örneğinden biridir. Bu anlamda, [[Şemsettin Sami]]'nin [[1872]] tarihli "Ta'aşşuk-ı Tal'at ve Fitnat" romanı, çoğu kaynaklarda Türk edebiyatında Batılı anlamda romanın başlangıcı kabul edilir.
 
{{spoiler}}
13. satır:
{{endspoiler}}
 
Hagop tutkulu, fedakâr, hassas bir âşık kimliği ile, bir yandan [[Divan edebiyatı]] ve [[Halk edebiyatı]]'nın, örneğin [[Kerem ile Aslı]] hikâyesinin izlerini taşırken, bir yandan da [[Fransız]] [[şövalye]]lik geleneğinin "amour courtois" (''kibar aşk'') anlayışı içinde yeni bir portreyi temsil etmektedir.
 
Her iki portre açısından da aşk merkezdedir ve belirli kuralları vardır: Sevilen hükmeder, seven acı çeker; âşık, sevgilisine ulaşmak için çok çaba göstermek ve acı çekmek zorundadır. Bu ilişkide Divan şiirindeki aşktan farklı olan yan, aşkın karşılıklılığıdır. Türk halk hikâyelerinin trajik sonuçlananlarında da aşk karşılıklıdır fakat engeller efsanevi boyutlara erişir. Hagop ile Akabi arasındaki aşk günlük hayattan kaynaklanan engellerin gücü yüzünden ümitsizdir.
 
Kendisi de bir [[Katolik]] olduğu halde, mezhep ayrılığından kaynaklanan bu trajik aşk hikâyesinde Vartan Paşa'nın taraf tutmadığı görülmektedir. Anlatımında düz bir çizgiyi benimserken, duygusal grafiği aşama aşama yükseltir. Şemsettin Sami'nin 20 yıl sonra yazılacak Ta'aşşuk-ı Tal'at ve Fitnat romanında dahi baş kişi erkek kahraman Tal'at iken, Vartan Paşa'nın baş kahramanı kadın Akabi'dir. Roman karakterlerinin yaşantıları, davranışları, tavırları çok dikkatli bir şekilde yansıtılır ve doğal halleriyle anlatılır. Kasvetli sahnelerin ardından eğlenceli sahneleri getirerek (örneğin Anna Dudu'nun trajik hikâyesinin arkasından İstanbul'da yazlıktaki gezinti) metnin tek yönlü olmamasını sağlar. Benzer şekilde Hagop-Akabi aşkının giderek hüzünlü bir hal alan havasına karşılık, gülünç, görgüsüz, cahil ve zengin Rupenig'in Fulik'e duyduğu aşk sadeliği içinde anlatılır.
 
Kullanılan [[Türkçe]]'nin çeşnisi de dikkat çekicidir:
26. satır:
[[Dosya:JeanPascalSebahİstanbul.jpg|thumb|300px|Ünlü 19. yüzyıl fotoğrafçısı Jean Pascal Sebah tarafından çekilmiş bir İstanbul fotoğrafı]]
 
Andreas Tietze'nin tanımıyla, ''"romanın hitap ettiği okur kesimi günlük hayatlarında Türkçeyi kullanan, fakat Arap harflerini güçlükle sökebilen, 19. yüzyıl Osmanlı Ermeni toplumuydu. Bu toplum okullarında Ermeni alfabesini öğreniyor, fakat okudukları metinler konuştukları dil ve yaşadıkları hayata değil, onlara yabancı gelen kadim bir lisana denk geliyordu. O dille kendi zamanlarının maksatlarını ifade etmek güç, hatta imkânsızdı. Konuştukları [[Türkçe]] bu maksat için daha uygun, daha kolaydı ve yüzyıllardır süregelen bir [[Türkçe]] gelenekleri ve tecrübeleri vardı. Osmanlı edebiyatına ve resmîyetine, okullarında okumadıkları için pek vakıf olmasalar da, günlük pratik ortamlarda bunun eksikliğini pek duymazlardı. Gerektiğinde bir senet, bir istida, resmî bir evrakı takrir edebilecek bilgisi olanlar aralarında mevcuttu."''
 
Romanın ele aldığı ve dönemin derin bir toplumsal krizini oluşturan bir konu da, Katolik Ermenilerin önce sürgün edilmesi, ardından [[İstanbul Ermeni Patrikhanesi|Patrikhane]]'den ayrı olarak kendi cemaatlerini kurmalarıdır. Ermeni Ortodoks Kilisesi altında birleşmiş olan Ermenilerden bir kısmı 18. yüzyılda Avrupalı [[misyoner]]lerin etkisi ile mezhep değiştirmişti. Bu Patrikhane tarafından hiç de hoş karşılanmamış, hatta Ermeni lobisi Katolik Ermenilere düşman kesilerek bu "[[mürtedi]]"leri Osmanlı Devleti’ne ihbar etmiş, ve onların takibata uğramalarına ve geçici bir sürgüne gönderilmelerine sebep olmuştu. Üç yıllık bir sürgün döneminin sonunda Osmanlı Devleti, Ermeni Katolik Kilisesi’ni tanımış ve Katolik Ermenilerin yurda dönmelerine izin vermişti.
 
Akabi Hikâyesi iki farklı mezhebe mensup Ermenilerin birbirlerine bakış açısını aktaran ilginç anekdotlar ile doludur. Örneğin, Katolik bir aileden olan Rupenig arabada gördüğü güzel Akabi için arkadaşına onun kim olduğunu sorar, fakat "Ermeni" (Gregoryen anlamında) olduğunu öğrenince, ''"Öyle ise kim olduğunu anlamağa hiç merak etmem."'' der. Katolik Ermenilerin sürgün meselesi de yazar tarafından şöyle ele alınmıştır:
 
''"Katoliklerin pek çoğu dışarı memleketlere sürgün olduler ise, burade kalanler dahi [[Beyoğlu]]nde olmaya ruhsatleri olmayup [[Samatya]], [[Ortaköy]] ve [[Beşiktaş, İstanbul|Beşiktaşe]] tevcih olduklerinde, ben de Margos ahbar ile Beşiktaşde bir Ermeni evinde iki oda tutdum. Lakin orade dahi her gün sürülme korkusu eksik deyil idi."''
38. satır:
{{tr}}
* [http://www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr/700ozelGoncaGokalp.pdf Osmanlı dönemi Türk romanının başlangıcında beş eser] - Dr. Gonca Gökalp, [[Hacettepe Üniversitesi]]
* [http://links.jstor.org/sici?sici=0043-2539(199511)2%3A35%3A2%3C189%3ATMATOL%3E2.0.CO%3B2-4 The Millets and the Ottoman Language] (Osmanlı tebası Milletler ve Osmanlıca) - Johann Strauss, Die Welt des Islams, New Ser., Vol. 35, Issue 2 (Nov., 1995), pp. 189-249 189–249
</div>
 
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Vartan_Paşa" sayfasından alınmıştır