Mesnevî (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî): Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
|||
20. satır:
== İlk 18 beyit ==
[[Muhammed Celaleddin-i Rumi|Mevlânâ]] tarafından bizzat yazıldığı için, Mesnevî'nin ilk dokuz beytine [[Mevlevî]]ler pek büyük bir ehemmiyet veririler.<ref>Abdülbaki Gölpınarlı; op. cit.; s. 16.</ref> Aşağıdaki, Türkçede Mesnevî'nin önemli şarihlerinden biri sayılan [[Abdülbaki Gölpınarlı]]'nın tercümesiyle Mesnevî'nin [[Mevlevî]]lerce eserin bir tür özetini teşkil eden bu ilk dokuz beytidir:
{{
Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor; ayrılıkları nasıl anlatıyor.<br />
Diyor ki: Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir, kadın da.<br /> ▼
Ayrılıktan parça parça olmuş bir gönül isterim ki iştiyak derdini anlatayım ona.<br />▼
▲Diyor ki: Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir, kadın da.
Aslından uzak kalan kişi, buluşma zamanını arar durur.<br />▼
Ben her toplulukta ağladım, inledim; iyi hallilerle de eş oldum, kötü hallilerle de.<br />▼
▲Ayrılıktan parça parça olmuş bir gönül isterim ki iştiyak derdini anlatayım ona.
Herkes kendi zannınca dost oldu bana; İçimdeki sırlarımı ise kimse aramadı.<br />▼
Benim sırrım, feryâdımdan uzak değil; fakat gözde, kulakta o ışık yok.<br />▼
▲Aslından uzak kalan kişi, buluşma zamanını arar durur.
Beden candan, can da bedenden gizli değil; fakat kimseye Cânı görmeye izin yok.<br />▼
Ateştir neyin bu sesi, yel değil. Kimde bu ateş yok ise, yok olsun o kişi.<br />▼
▲Ben her toplulukta ağladım, inledim; iyi hallilerle de eş oldum, kötü hallilerle de.
Aşk ateşidir ki neye düştü; aşk coşkunluğudur ki şaraba düştü.<br />▼
Ney, bir dosttan ayrılana eştir, dosttur; perdeleri, perdemizi yırttı-gitti.<br />▼
▲Herkes kendi zannınca dost oldu bana; İçimdeki sırlarımı ise kimse aramadı.
Ney, kanlarla dolu bir yolun sözünü etmede; Mecnûn'un aşk hikâyelerini anlatmada.<br />▼
Ney gibi bir zehri, ney gibi bir panzehri kim gördü? Ney gibi bir solukdaşı, bir iştiyâk çekeni kim gördü?<br />▼
▲Benim sırrım, feryâdımdan uzak değil; fakat gözde, kulakta o ışık yok.
Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur.<br />▼
Gamımızla günler geçti, akşamlar oldu; günler yanışlarla yoldaş kesildi de yandı-gitti.<br />▼
▲Beden candan, can da bedenden gizli değil; fakat kimseye Cânı görmeye izin yok.
Günler geçip gittiyse, de ki: Geçin gidin, pervamız yok. Sen kal ey dost, temizlikte sana benzer yok.<br />▼
Balıktan başka herkes suya kandı, rızkı olmayanın da günü uzadıkça uzadı.<br />▼
▲Ateştir neyin bu sesi, yel değil. Kimde bu ateş yok ise, yok olsun o kişi.
▲Aşk ateşidir ki neye düştü; aşk coşkunluğudur ki şaraba düştü.
▲Ney, bir dosttan ayrılana eştir, dosttur; perdeleri, perdemizi yırttı-gitti.
▲Ney, kanlarla dolu bir yolun sözünü etmede; Mecnûn'un aşk hikâyelerini anlatmada.
▲Ney gibi bir zehri, ney gibi bir panzehri kim gördü? Ney gibi bir solukdaşı, bir iştiyâk çekeni kim gördü?
▲Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
▲Gamımızla günler geçti, akşamlar oldu; günler yanışlarla yoldaş kesildi de yandı-gitti.
▲Günler geçip gittiyse, de ki: Geçin gidin, pervamız yok. Sen kal ey dost, temizlikte sana benzer yok.
▲Balıktan başka herkes suya kandı, rızkı olmayanın da günü uzadıkça uzadı.
Ham, pişkin, olgun kişinin hâlini hiç mi, hiç anlayamaz; Öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselâm.''}}
|