The Cranberries: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Nanahuatl (mesaj | katkılar)
Gerekçe: + telif hakkı ihlali
16. satır:
 
'''The Cranberries''', İrlandalı alternatif rock grubudur. [[1988]] yılında '''The Cranberry Saw Us''' adıyla kurulmuştur. 2003 yılından beri grup üyeleri müzik kariyerlerine yalnız başlarına devam etmekte iken 2009 yılında grup tekrar birleşmiş ve konserlerine başlamıştır.
 
'''1989-Ahududu Sosu '''
 
İrlanda’nın Dublin ve Cork’tan sonraki üçüncü büyük şehri olan Limerick’te başladı Cranberries’in hikayesi.Hogan ailesinin iki genç üyesi Noel ve Mike,kurmayı düşündükleri gruba,Limerick yakınlarındaki Parteen’den gelen Fergal Lawler isimli davulcuyu aldıklarında,geriye en kritik parça,yani solist kalıyordu.Bu açığı kapatmak için Hogan’ların komşusu olan ve The Hitchers isimli grupta davul çalan Niall Quinn’e (Evet,İrlanda’nın en ünlü golcüsüyle aynı adı taşıyor) götürülen teklif olumlu karşılandı ve adalı rock’ın en önemli ekiplerinden birinin hikayesi gerçek anlamda başlamış oldu.
Grubun ismi konusunda ortaya atılan fikir de Niall’den geldi.The Cranberries kelimesi ve onun üzerine türetilmiş isimler üzerinde duruyorlardı.İlginçtir,The Cranberries isminin o dönemde reddedilmesinin sebebi de,bu ismin Sugarcubes gibi(Björk’ün ‘80’lerdeki grubu) bir bayanın önde olduğu bir grubu anımsatmasıydı.Neyse,sonuçta kabul edilen isim The Cranberry Saw Us oldu.İlk başta manasız gibi görünen bu isimdeki kelime oyununa da dikkatinizi çekelim.Okunuş itibariyle “cranberry sauce” (Ahudud sosu) sözünün üzerinde oynanmış hali bu isim.Siyah beyaz filmler döneminde Alfred Hitchcock’ın perdede kan yerine kullandığı sıvıydı ahududu sosu ve bu yolla ‘60’lardan sonra popüler kültürde az çok yer edinmiş bir nesneydi.Ama sempatik bir ses oyunu içerse de çok çekici bir isim olduğu söylenemezdi ve ilerleyen yıllarda değişmesi pek sürpriz olmadı.
18 Eylül 1989 günü Limerick’te Flag Cafe adındaki bir mekanda verdiklerini konser onların birlikte ilk sahne deneyimi oldu.Kendi bestelerini yapan grup için bundan sonrası önemli bir karar aşamasıydı.Mike,Noel ve Fergal bir demo kaydedip onu Xeric Records’a gönderme taraftarıyken,Niall gruptaki konumunu sorgulamaktaydı hala.İlk yılları biterken,aralarındaki bu görüş farklılığı hala çözümlenmemişti. 
 
'''1990-Dolores’e Merhaba 
'''
 
Yılın henüz başlarıydı ve “Anything” isimli demoları Xerix tarafından kabul edildi.Noel’in kapağa yanlışlıkla “Cranberry” yazması dışında,pek de özel bir şey içeren bir demo sayılmazdı aslında.Derken yukarıda belirttiğimiz çelişkiler Niall’ı gruptan ayrılma noktasına getirdi.Müzik yapmak istiyordu ama Cranberry Saw Us’ın onun için doğru adres olmadığına inanmıştı.Grubu terk etti ve geride kalanlar için çok hayırlı bir iş yapmış oldu.Çünkü ayrılırken,kız arkadaşının bir arkadaşı olan Dolores O’Riordan isimli bir genç kızı gruba önerdi.Niall’ın da bulunduğu Xeric Stüdyolarında yapılan ve Dolores’in “Peki beyler,işlerinizi görelim” sözleriyle başlayan ilk çalışma oldukça etkileyiciydi.”Söylemeye başladığı an donakaldık.Bir şeyler bulduğumuzu hissetmiştik” diyor Fergal o ilk gün için.Dolores ise “Şarkılar tam benim zevkime uygun değildi ama potansiyelleri belli oluyordu.Benimle ilgili ilk izlenimlerimi ne olursa olsun,ağzımı açtığım ana onları etkileyeceğimi biliyordum.” Çalışma bitiminde Noel genç vokaliste –ki o dönemde hala kolejdeydi- kayıtlarını verdi.Ertesi hafta Dolores şarkılardan birinin üzerine söz yazmış olarak döndü.O şarkı Linger idi.Yani ileride grubun en önemli hitlerinden birisi olacak şarkı.İkilinin ikinci şarkısı da Sunday oldu ve böylece önlerindeki on yıl boyunca devam edecek bir şarkı yazarlığı ortaklığını başlatmış oldular.
Yaz aylarında yeni kadroyla ilk konserlerini Ruby’s sahnesinde 60 kişilik bir kalabalığa verdiler ve o gün canlı performans konusunda gitmeleri gereken çok yol olduğunu anladılar.Seyirciyle iletişim kurmakta zorlanıyor,normalde içe dönük bir insan sayılamayacak olan Dolores insanların kendisine bakmasından rahatsız oluyor,Fergal sahnede,davul setinin üzerine düşerek ortalığı dağıtıyordu.Ama cesaretlerini kaybetmediler ve hatalarından ders almayı başarıp daha çok konser vererek bu handikapları yenmeyi başardılar.Yine bu dönemde “Watercircle” isimli bir demolarını yayınladılar.”Sunday” , “Linger” , “Chrome Piant” ve “A Fast One” ı içeren demo,Xerix Records’la anlaşma imzalamalarını sağladı.Şirketten Pearse Gilmore da grubun ilk menajeri oldu.Bu anlaşmanın ilk meyvesi ise Nothing Left At All isimli bir başka demo oldu.Limerick etrafında 300 kadar kopya satan demo,grubun adını duyurmasına yardım etti. 
 
'''1991-Hayatımızın Parçası '''
 
 
Yeni yılın ilk hadisesi beklenen bir gelişmeydi:Grubun adı önce The Cranberry’s’e sonra da The Cranberries’e çevrildi.Daha sonra da kalitesine güvendikleri –ne de olsa ‘Dreams’ ve ‘Linger’ gibi iki önemli şarkıyı içeriyordu- demoları “Nothing Left At All”u daha kaliteli bir kayıtla yeniden yayınladılar.Ünlü (ve merhum) İngiliz dergisi Melody Maker ‘Nothing Left At All’u 1991’in en heyecan verici demo kaydı ilan etti.Eleştiri “The Cranberries’in kesinlikle hayatınızın bir parçası olacağı” şeklindeki bir yargıyla devam ediyordu.Bu arada Moose ile çıktıkları konser serisi de onlar için ilk İngiltere turnesi oldu.İlerleyen aylarda tıpkı kendileri gibi varoluş mücadelesi veren Verve ve House Of Love ile çeşitli konserlerde çıkmaya devam ettiler.Bu dönemin en önemli olayı ise Island Records’ın dikkatini çekmeleriydi,Limerickli bu genç grup U2’nun da dahil olduğu (ve o dönemlerde hisse sahibi olmaya başladığı) plak şirketiyle 6 albümlük bir anlaşma imzaladı.”Daha okuldaki son yılıma gelmeden 6 albümlük bir kontratım vardı” diye anlatıyor Dolores bu olayı.
 
Xerix’le olan anlaşmaları bitmeden “Uncertain” EP’si yayınlandı ama grubun yükselişine rağmen fazla ses getirmeyen,dahası müzik eleştirmenlerince yerden yere vurulan bir kayıt oldu bu. 
 
'''1992-Zor Günler''' 
 
“Uncertain” EP’sinin yarattığı hayal kırıklığı Island için ilk albümlerini kaydetmeye çalışan grup için ağır bir darbe oldu.Xeric’ten Pearse Gilmore’un yaptığı prodüksiyondan memnun kalmamaları aynı zamanda menajerleri olan bu müzik adamıyla aralarının açılmasına yol açmıştı.Gilmore’un otoriter tavrını henüz 20li yaşlarının başlarındaki gençleri epey zorladığını tahmin etmek de zor değil.Hepsinin üstüne Gilmore’un kendi stüdyosunu geliştirme amacıyla Island’la gizli bir anlaşma imzaladığı ve Cranberries’i bunun için kullandığının ortaya çıkması grubun canını iyice sıktı.Yapılması gereken neyse onu yaptılar ve kontratı feshettiler.Bunun üzerine açılan dava 3 yıl sürdü ve sonunda iki tarafın da medyaya hiçbir açıklama yapmadığı bir anlaşmayla sonuçlandı.Bu zor dönemin onları nasıl etkilediğini Dolores’in “Daha fazla dayanamıyordum.Hayatın tatlı bir yolculuk olmadığını o zaman öğrenmiştim.Tek yapmak istediğim şarkılar yazmak ve söylemekti,endüstrinin canımı yakmasına izin vermeden.” sözlerinden rahatça anlayabiliyoruz.O dönemde stres ve depresyon yüzünden sürekli kilo veren O’Riordan’ın ve Cranberries’in yeniden ayağa kalkabilmesi zaman aldı ve albüm yolu gözleyen Island’ı biraz daha beklettiler.Bunun için ekiplerini yeniden toplamaları gerekiyordu ve Rough Trade firmasından Geoff Travis ile menajerliklerini yapması için anlaştılar.Onlar için daha güzel bir gelişme ise prodüktör konusunda oldu.Grup üyelerinin tamamının favori grubu olan The Smiths ile çalışmış Stephen Stres,grubun ilk albümünün prodüktörü olacaktı.Windmill Lane Stüdyoları’nda yapılan kayıtların ilk meyvesi “Dreams” oldu.Ticari olarak yine beklentilerinin altında kaldı ve İngiltere listelerinde sadece 74 numaraya çıkabildi.Ama bu sefer basından olumlu tepkiler geldi,hatta Melody Maker Haftanın Single unvanına layık gördü parçayı.”Dreams” ın iyi satış yapmaması da moralleri pek bozmadı açıkçası,zira yollardaydılar ve epey eğleniyorlardı. “İşler yeniden eğlenceli olmaya başlamıştır.Dördümüz bir karavanın arkasındaydık ve çokgüzeldi.Büyük bir macera sayılırdı ve tadını çıkarttık” diyor Fergal.Dolores ise “Sızana kadar içiyorduk.İlerleyen yaşlarda bunu yapamazsınız!” sözleriyle anıyor o zamanları.O turlarda Mercury Rev,House Of Love,Elvis Costello ve The Pogues gibi önemli gruplarla aynı sahneleri paylaştılar.En sonunda memleketleri Limerick’te bir Noel konserine çıkıp 1992’yi kapatmış oldular. 
 
 
'''1993-İlk Albüm '''
 
Ocak ayında ikinci single’ları ‘Linger’ ı yayınladılar ve benzer bir durumla karşılaştılar.Tesadüf eseri bu parça da İngiltere listelerinde 74 numarayı geçemedi ama tıpkı ‘Dreams’ gibi basından iyi eleştiriler aldı.Ama kimsenin oturup buna üzülecek vakti yoktu zira Şubat’ın 22’sinde ilk Cranberries albümü “Everybody Else Is Doing It,So Why Can’t We? Yayınlandı.Stephen Street’in prodüksiyonunda kaydedilen 12 şarkılık albüm,Smiths ve Sundays etkili gitarlı pop’un ‘80’lerden beri yapılan en iyi örneklerinden birisiydi belki de.İlk başta kıymeti bilinmemiş olsa da belki de Cranberries’in en iyi şarkısı ‘Dreams’ ve ‘Linger’ın tanıtımını yaptığı albüm,şirin,sade ve güzel atmosferiyle ileride Cranberries’in kariyerini inşa edeceği temeli atıyor ve belki de kariyerlerinin en iyisi olmak gibi bir başarıyı da gerçekleştiriyordu.İlk haftasında İngiltere’de 12.000 gibi oldukça düşük bir 
 
satış rakamına ulaşan albüm,78 numaradan girdi listeye.Çabuk keşfedilmedi ama zaman Cranberries’in yüzünü güldürdü ve başarı deplasmanda geldi.Tıpkı kendileri gibi o dönemde iyi bir çıkış yapan Suede ve The The ile çıktıkları Amerika turnesinde beklenenin üzerinde ilgi gördüler ve ‘Linger’ın klibini rotasyona sokan MTV’nin de desteğini arkalarına alıp Yeni Dünya’da konserler verdileri.Albüm Billboard’a 84 numaradan girdi.Onlar için Cranberries ve Billboard isimlerinin aynı cümlede anılması bile heyecan vericiydi.Ama ‘Linger’ın yükselmeye devam etti ve yıl sonuna kadar 1 milyondan fazla sattı.Albüm ise Billboard’da ilk 10’a kadar tırmandı.”21 yaşındaydım daha.Fergal’de öyle.Noel 20’ydi ve Mike daha 19’du.Ve ‘Linger’ Amerika’da 8 numaradaydı.Baskı hissetmeye başlıyorduk ama şanslı olduğumuz bir nokta vardı:O şarkıları yazan bizdik ve dahasını yapabilirdik.İşimiz üzerinde kontrol sahibiydik” diyen Dolores başarının getirdiği mutluluğu ve buna nasıl bir bilinçle baktıklarını anlatıyordu.Yeniden yayınlanan ‘Dreams’ ise,Billboard’un Modern Rock listelerinde 15 numaraya çıkmıştı.Dahası yıl sonunda Spin dergisi tarafından 1993’ün en iyi ikinci single’ı seçildi ‘Dreams’.Beck’in ‘Loser’ı 1 numaradaydı.Yıl sonu değerlendirmelerine bakıldığında,1993’ün en iyi çıkış yapan birkaç grubundan birinin Cranberries olduğu ortadaydı.Amerika’da 3 numaraya kadar çıkmaları İngiltere’yi uyandırmış,ilk başta sırt çevirdikleri grubu baş tacı etmişler ve 1 numaraya çıkartmışlardı.Günümüze baktığımızda 10 milyon civarında satmış,Billboard’da iki yıldan fazla kalmış bir albüm olarak artık bir modern klasik statüsünde değerlendirmek gerek ‘Everbody Else Is Doing Iy,So Why Can’t We’ yi.Aynı zamanda Cranberries’in gerçek anlamda rock tarihine yazılmaya başladığı yıl da 1993 oldu demek yanlış olmaz. 
 
'''1994-Zombie'nin Yılı '''
 
 
Pek de dinlenmeden ikinci albüm için çalışmaya başladılar.Amerika turnesinde yazdıkları bazı şarkılara bakılınca Yeni Dünya seyahatlerinin onlar için her anlamda hayırlı olduğu anlaşılıyor: Zombie,I Can’t Be Wtih You ve Ode To My Family yine Stephen Street ile çalıştıkları ikinci albümlerinin ilk el atılan şarkıları oldular.Albüm çalışmalarına verilen bir arada tüm grup Street de dahil olmak üzere Fransa’ya tatile gittiler.Ama Dolores kayak yaparken bir kaza sonucu sağ dizini sakatladı.Normale dönebilmesi ise birkaç operasyonun ardından oldu.Birkaç ay sonra yine Dolores ile ilgili güzel bir haber geldi medyaya:18 Temmuz günü Duran Duran’ın turne menajeri olan Don Burton’la evlenmişti güzel vokalist.Amerika’da tanıştıktan sonra yakın çevresine onun doğru erkek olduğunu söyleyen Dolores;Don’a onun kendisinin ruh eşi olduğunu söyleyip evlenme teklif etmişti.
 
Ağustos’ta Woodstock 2’ye katılmaları dışında Eylül ayında albüm çıkış tarihine kadar bir sessizlik dönemi oldu.Fakat ondan sonra da patlamalar arka arkaya geldi.12 Eylül’de ikinci albümün ilk single’ı Zombie yayınlandı.İngiltere’deki bir IRA saldırısı sonucu ölen iki çocuğun konu edildiği bir haberden esinlenerek Dolores O’Riordan tarafından yazılmış olan şarkı büyük bir acının,öfkenin ve hüznün şarksıydı aslında.Diğer yandan da Cranberries tarihinin en büyük hiti oldu.Billboard’un Modern Rock listesinde zirveye çıkan şarkı,İngiltere’de ilk 20’de yer alırken sayısız ülkede de büyük hit oldu.MTV tarafından 1994’ün en iyi single’ı ilan edilen şarkı,ilerleyen yıllarda Mojo dergisi okurları tarafından ’90’ların en iyi şarkısı sıralamasında 59. sıraya konacaktı.
Böyle efsanevi bir single’ın içinde bulunduğu albümü kanatlandırması da pek sıra dışı bir olay değildi.Amerika’da 6 haftada 1,5 milyon,6 ayda ise 5 milyon gibi bir satışa ulaşan “No Need To Argue” günümüzde dünya çapında 16 milyon civarından satışa ulaşmış durumda.Billboard’da 6 numarayı geçememesine rağmen bu sefer İngiltere’de 1 numarayı vuran albümün platin plak almadığı Avrupa ülkesi yok neredeyse.
“Everbodys Else..”in olgunlaşmış hali denebilecek “No Need To Argue”,müziğinden çok sözlerindeki ciddileşmiş tavırla dikkat çekiyordu.’Zombie’ , ‘Ode To My Family’ , ‘I Can’t Be With You’ , ‘Ridiculous Thoughts’ gibi single’ların yanı sıra ‘Dreaming My Dreams’ , ‘Daffodil Lament’ , ‘Yeat’s Grave’ ve ‘Disappoinment’ gibi Cranberries tadı taşıyan parçalar sayesinde diskografilerinde ayrı bir yere oturmaktaydı “No Need To Argue”.Bu albümle birlikte uluslar arası yıldızlık payesine erişmelerini “Böyle bir kariyer,üniversiteyi bitirmiyorsun,diploman yok.Normal bir iş değil.Yani baktığınızda şansa bağlı aslında.İlk albümümüz çok sattı ve çok gençtik.İkinci albümü kaydederken ise baskıyı çok fazla hissettik.Daha iyi bir iş çıkarttık.Ama başarmışlık duygusu yerine daha da fazla baskı hissettik kesinlikle.” sözleriyle açıklıyor Dolores.1994’ü İrlanda Müzik Akademisi’nden ‘En İyi Yeni Grup’ ve Music Week dergisinden ‘En İyi Grup’ ödülleriyle kapatan Cranberries için 1995’in ilk yarısı da 1994’ün sonlarında yayınlanmış olan albümlerinin sefasını sürmekle geçecekti,ama buna hakları yok demek de mümkün değil kesinlikle. 
 
'''1995-Dur Durak Demeden '''
 
Albüm sattıkça konser vermeye,konser verdikçe de albüm satmaya devam ettiler.Avrupa turnelerinin arasına bir MTV Unplugged performansı sıkıştırdılar ve daha sonra üçünü albümlerine koyacakları ‘Free To Decide’ , ‘I’m Still Remembering’ ile hiçbir Cranberries albümünde yer almayan ‘Yesterday’s Done’ isimli üç yeni şarkılarını diğer altı şarkının yanında çaldılar.Rolling Stone’un Mart sayısı kapağında Dolores vardı ve bu aslında Cranberries’in en başından beri karşı karşıya kaldığı bir durumu özetlemekteydi.Grubun merkezi Dolores’ti ve doğal olarak da medyanın ilgisinin çok büyük bölümünü üzerine çeken o oluyordu.Bu durumda medyanın Dolores’in gruptan ayrılacağını ve solo çalışacağına dair teoriler üretmesi de normaldi.Fakat bunları “Solo bir sanatçı olmak istemiyorum.İnsanların tek başlarına çalışmalarını doğru bulmuyorum çünkü çok bencilleşiyorlar.” sözleriyle yanıtladı Dolores.Yine de unutmamak gerekir ki,Luciano Pavorotti’nin geleneksel olarak yaptığı ‘Pavorotti & Friends’ organizasyonuna davet ettiği isim de Cranberries değil Dolores O’Riordan’dı.Geliri War Child’ın Yugoslavya’daki savaş sonrasında bölgedeki çocuklara yardım amacıyla kullanılacak olan gecede,ünlü tenorla bir ilahi olan ‘Ave Maria’ yı söyleyen Cranberries vokalisti,ayrıca Duran Duran’dan Simon LeBon’la ‘Linger’ı seslendirdi.Diğer yandan artan popülaritelerinin bir kanıtı olarak bir radyo istasyonunun düzenlediği ve 3000 kişinin izlemesinin beklendiği ücretsiz konsere 15000 kişi geldi.Grup ‘Linger’la başladı ama ikinci şarkı ‘Dreaming My Dreams’ bitmeden konser iptal edildi,tabii ki güvenlik ile ilgili nedenlerle.Bu inanılmaz hız,kuşkusuz üç dört yıl öncesinin hevesli ama toy grubu için kaldırması kolay bir yük değildi,”Her şey programlıydı,9’da kalkıyordum ve her saat başı yapacak bir şey vardı.Hep makyaj yapılıyordu daha güzel görüneyim diye.Bir zaman durup kendine soruyorsun,’Bu ben miydim’ diye.Şimdi Ode Yo My Family’nin klibine baktığımda düşünüyorum da,hatırlayamıyorum” sözleri Dolores’e ait.Fergal’de, “Gerçekten kaybolduğumuz zamanlar oldu,grup büyürken her anının tadını çıkaramıyorduk.Sahneden inip sarhoş olmak tek yaptığımız şeydi.Her zaman oturup konuşmuyorduk.Başlarda medya sorun değildi ama ikinci albümden sonra iyice korkutucu olmaya başladı.O kadar büyümüştü ki,nefes alacak boşluk bulamıyorduk” sözleriyle vokalistine katılıyor.Hepsinin ortak görüşü o uzun turnenin olduğu dönemin hızlı bir trenin penceresinden dışarıya bakmak gibi bir his verdiği.
Dolores ve Noel turne boyunca yeni şarkılar yazmaya devam ettiler,bazı soundcheck’ler esnasında besteleri geliştirdiler,hatta onları çaldıkları konserler olmadı da değil.Ekim ayında ise bu sefer Stephen Street yerine Bruce Fairbairn ile üçüncü Cranberries albümü için çalışmalara başladılar.Brit müzikte önemli bir isim olan Street yerine Bon Jovi ve Aerosmith ile çalışmış olan Fairbairn ile çalışmanın gruba farklı bir hava getireceği kesindi.Sadece beş haftada kaydedilen albüm,Cranberries fanlarının 1996 yılı için en çok beklediği şey olacaktı kuşkusuz. 
 
'''1996-Sert Bir Yıl 
'''
 
Cranberries’in sosyal meselelere karşı her zaman var olan duyarlılığı,Şubat’ta yayınlanan ‘Salvation’ la bir kez daha kendini gösterdi.Uyuşturucu karşıtı sözleriyle dikkat çeken şarkı oldukça iyi tepkiler ladı ve İngiltere’de ilk 20’ye girmeyi başardı.Dolores ise şarkının sadece uyuşturucu karşıtı olmadığını,daha ziyade bir şey tarafından kontrol edilme duygusuna karşı yazılmış olduğunu açıkladı.”Bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum,hoş bir tecrübe değildi ve beni de hiçbir yere götürmedi,sadece kafamı daha da fazla karıştırdı” sözleri,şarkıda geçen bazı uyuşturuculara gönderme şeklinde yorumlandı.Cranberries vokalistinin cevabı ise “Hayır,eroini denemedim,sadece ondan kurtulmanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışıyordum.Ama temelde maddeler yardımcı olmaz,gerçek gerçektir ve maalesef ne kadar kaçarsanız kaçın,o burada olacaktır.” oldu.
Sırada yeni bir albüm vardı.Önce ‘What You’re Lookin At’ diye isimlendirilen daha sonra da içerdiği yoğun ölüm ve eksiklik duygusuyla daha iyi örtüştüğü düşünülen ‘To The Faithful Departed’ başlığını alan üçüncü Cranberries uzunçalarından bahsediyoruz.Albüm genel olarak eleştirmenler tarafından o güne kadar yaptıkları en vasat iş olarak görüldü.’Salvation’ , ‘Hollywood’ , ‘When You’re Gone’ ve ‘ Free To Decide’ , vasatın üzerinde başarı kaydeden single’lar oldular.’Forever Yellow Skies’ , ‘Electric Blue’ ve özellikle ‘I Just Shot John Lennon’ gibi parçalar Cranberries’in iyileri arasındaydılar.’War Child’ ve ‘Bosnia’ ile Kurt Cobain’in etkisinde yazıldığı iddia edilen I’m Still Remembering dünyaya karşı duyarsız olmadıklarını da gösteren önemli parçalardı ama çoğunluk Bruce Fairbairn ile Cranberries’in kimyalarının tutmadığı fikrindeydi.Dokuz milyonluk satış rakamı normalde büyük bir başarı sayılabilirdi ama ‘No Need To Argue’nun 16 milyonluk tirajının ardından pek de parlak algılandığı söylenemez.Üzerinden zaman geçtikten sonra grup üyeleri için de ‘To The Faithful Departed’ın favori albümleri olmadığı ortaya çıktı.Fergal, “Bu albümü tuhaf zamanlarımda dinliyorum.Bana korkunç zamanları hatırlatıyor ama bence iyi bir albüm ve içinde çok güzel şarkılar da var.Bir anımızı yakalıyor aslında,bir daha görmek istemeyeceğimiz bir tarafımız da var bu albümde” diye yorumluyor albümü.Bu arada ‘To The Faithful Departed’ın hiç beklenmedik ve acı bir sürpriz şeklinde ortaya çıkacak olan bir önemi daha var ki,o da birkaç yıl sonra hayatını kaybedecek olan yılların prodüktörü Bruce Fairbairn’in çalıştığı son albümlerden biri olmasıydı.
Yıl ortasından Dolores’in sağ dizini bir kez daha incitmesi sonucu,şüphesiz birikmiş olan yorgunluğun ve son albümün getirdiği hayal kırıklığının da etkisiyle grup konserlerine ara verdi.”Yedi yıllık durmaksızın çalışmanın sonunda bu molayı vermeseydik dağılmamız bile gündeme gelebilirdi.Kesinlikle zihinsel bir durumdu” diyor Noel.Doloresde “Bildiğiniz eski hikaye işte:Çocuk rock star olmak ister ve sonra da olunca yeni yaşamı,üzerindeki baskı konusunda sızlanmaya başlar.Biz de böyle yaptık,belki de hak ettik bunu.Ama o zaman hissettiklerimiz konusunda dürüst davrandık.” diye ekliyor.Fanları telaşlandırsa da,turneye ara vermek kararının grubun geleceği için iyi olduğu sonradan anlaşılacaktı aslında.
Yıl içinde medyada yer bulan iki haber de tatsızlıkların üzerine geldi.Birincisi Dolores’in anorexia’dan(iştahsızlık hastalığı) muzdarip olduğuydu.Başrollerinde Harrison Ford ve Brad Pitt’in yer aldığı ve bir IRA militanın hayatını anlatan ‘Devil’s Own’ filminin soundtrack’i için God Be Wtih You’yu kaydetmesi de solo kariyerinin başlangıcı ve Cranberries’in sonu olarak yorumlandı.Bu zor yılın belki de en güzel haberi ise Noel’in 8 Temmuz’da uzatmalı sevgilisi Catherine Nash ile hayatını birleştirmesiydi.1996 belki de Cranberries’in o zamana kadar gördüğü en sert yıldı ama onlar doğru zamanda mola alarak baskıyı kırmayı başardılar. 
 
'''1997-Bu Yıl Müzik Yok '''
 
Cranberries tarihine bakarken bir önceki yıl için en zor yıl demek yanlış olmuyorsa, ‘97’ye de en sakin olan demekte bir sakınca yoktur sanırız.Grup üyeleri için aileleriyle geçirdikleri,buluştukları zaman da müziğin pek konu edilmediği zamanlardı bunlar.Koca bir yıl boyunca onlardan gelen müzikle ilgili tek haber ‘A Tribute To Rumours’ isimli Fleetwood Mac tribute albümüne ‘Go On Your Away’ ile katılmaları oldu.13 Nisan günü de Gerdal sevgilisi Lauren Guerin ile Limerick’te evlendi.23 Kasım’da ise Dolores,ilk çocuğu Taylor Baxter Burton2ı dünyaya getirdi.’Son dört yılda dünyayı iki buçuk kez turladılar ve bu zaman zarfında altı haftadan fazla tatilleri olmadı’ şeklideki bir basın açıklaması aslında Cranberries için 1997’nin özetiydi.Tek tatsız olay Almanya’dan sapık bir hayranının Dolores ve ailesine musallat olmuş olmasıydı.Hadise ciddileşmeden adam da yakalanıp içeri atıldı zaten. 
 
'''1998-İlk Günkü Gibi '''
 
Bir yılı ayrı geçirmiş bir grubun yeni albüm öncesi nasıl bir araya geldiğini anlatmak için Dolores’in şu sözlerini yazmak iyi olacaktır: “Kanada’daydık ve biraz da sarhoşken Noel’i arayıp onu ne kadar sevdiğimi ve onun ne kadar özel bir insan olduğunu söyledim.” Böylece Cranberries 4. albümünü hazırlamak için Toronto’da toplandı ve Kanada seansları grubun keyfinin yerinde olduğunu gösteren iyi zamanlardı.Bir süre sonra da Dolores ailesine de alıp İrlanda’da yeni aldıkları eve taşınınca,grup eski zamanlarındaki gibi memleketlerinde toplanmış oldu.Burada parçaları geliştirmek için çok uzun bir zamanları vardı ellerinde.Kayıtlar için de Fransa’ya uçtuklarını düşününce Fergal’in “Grupla ilk kez bir araya geldiğimiz zamanlardaki hissi veriyordu.Uzun zamandır ortada olmayan bir tazelik ve mutluluk vardı” deyişine hak vermemek mümkün değil.Daha önce Elvis Costello,James ve Laurie Anderson gibi isimlerle çalışmış olan Benedict Fener vardı yanlarında ama prodüksiyonun büyük bir kısmını kendileri hallettiler.6 Temmuz’da Mike’ın sevgilisi Sioabhan’la evlenmesi ve balayından doğan aradan sonra Londra’da çalışmaya devam ettiler ve albüm de yavaştan şekillenmeye başlamıştı.’99’u yeniden yollarda geçireceklerini düşününce albüm hazırlıklarının farklı mekanlarda yapılmasının anlamı da ortaya çıkıyor.
Yıl sonunda Dolores ve Fergal MTV Müzik Ödüllerinde ‘En İyi Şarkı’ ödülünü vermek üzere Milan’a uçtular.Ödülü Skunk Anansie’den iki elemanla birlikte takdim eden ikili bekleyişteki Cranberries fanlarına güzel mesajlar verdi.Ayrıca bu dönemde ‘Dreams’ , Tom Hanks ve Meg Ryan’ın oynadığı ‘You’ve Got Mail’ filminde kullanıldı.Grupça yaptıkları önemli bir iş de Nobel Barış Ödül Töreni’nde sahneye çıkmaları oldu.İki yıl aradan sonra yaptıkları ilk sahne performansında Dreams ve henüz yayınlanmamış Promises’ı çaldılar.”Tuhaftı,kibar ve şık giyimli insanlar vardı sadece.Çok hoştu ama çok da sessizdi.” sözleriyle anlatacaktı Dolores o günü. 
 
'''1999-Baltaları Gömdük '''
 
İlkbahar ayları yeni Cranberries single’ı ve albümünün çıkışını gördü.’Promises’ ve ‘Bury The Hatchet’.İlkiyle ilgili söylenebilecek şey doğrudan grubun klasikleri arasına girebilecek kadar güçlü bir şarkı olduğu,bir de yılın en önemli rock hitleri arasına girdiğidir.İkincisi de gayet güzel bir şekilde karşılandı fanlar tarafından,Dolores’in “Asla turnede yazamayacağınız şarkılar var bu albümde,mizah duygusu,mutluluk ve çoşku var” sözleri albümü yeterince tanımlıyordu.”Üçüncü albüme göre daha yumuşak diyebilirim,o sert ve depresif bir albümdü.Bunda ise tuhaf şeyler de var,ilk günlerdeki gibi.O zamanlar daha çılgın ve eğlenceli şeyler de yazıyorduk.Üçüncü albümde epey ciddileştik.Şimdi biraz mizah duygusuyla saçmalamayı başardık” Fergal ise “Çok mutlu bir albüm oldu,bizim için çok olağan bir şey değilse de” diyordu.Diğer yandan ‘Promises’ın yanı sıra ‘Animal Instinct’ ve ‘Just My Imagination’ gibi harika Hitler çıkaran albüm olarak hatırlanacak ‘Bury The Hatchet’.’Loud And Clear’ ve belki de Cranberries’in gölgede kalmış şarkılarının en iyisi olabilecek ‘Shattered’ gibi şarkılar da albümü iyi bir yapıt yapan etkiler oldular.Eleştirmenler bu sefer de çok üzerine düşmediler albümün ama dinleyiciler fazlasıyla tatmin oldular.ABD’de iyi bir promosyon yapılmaması grubun canını sıktı ama Avrupa ve Kanada yine onlara sahip çıktı.İlk ayda iki milyonluk satış da bunun kanıtıydı zaten.Önemli bir gelişme ise CD NOW’dan geldi.Net üzerinden albüm satış şirketi konusunda önemli bir yeri olan marka,albümün inanılmaz bir online satış rakamı yakaladığını açıkladı ve Billboard da bunu dikkate alıp bir ‘internetsatış’ listesi yayınlamaya başladı.Bu listenin ilk numarası da ‘Bury The Hatchet’ oldu.Böylece ABD’de ilk başta zayıf görünen tirajların da hiç de az olmadığı ortaya çıkmış oldu.Albümün kapağından da bahsetmek gerek biraz.Efsanevi tasarımcı Storm Thogersson’un elinde çıkma bu muhteşem kapak,gruba göre gözlerin sürekli üstlerinde olmasını simgeleyen bir kapaktı aynı zamanda.
Yeniden turne zamanı geldiğinde de ‘Loud And Clear World Tour’un starını verdi dörtlü.Bu sefer durmadan seyahat etmek yerine yeni bir yöntem belirlemişlerdi.Bunu Mike’tan dinleyelim: “Herkesin keyfi yerindeydi,işin püf noktası da turnenin yapısıydı.Bir bölgede birkaç hafta çalışıyorduk,sonra birkaç haftalık mola verip eve dönüyorduk ve dinlenmek için vaktimiz oluyordu.Böyle gerçekten iyi gidiyordu.”Yıl içerisinde çıkan diğer ikin single ‘Animal Instinct’ ve ‘Just My Imagination’da da grubun pozitif havası belli ediyordu.(İlki Dolores’in annelik duygunu anlatan bir şarkıydı.) İrlanda’da üç milyon,tüm dünyada da on milyonldan fazla satan albüm,17 ülkede liste başı oldu ve keyifleri yerine getirdi grupta.1999 sonunda yaşanan iki gelişme ise grubun Fransa’da verdiği konserin VHS ve DVD formatında ‘Beneath The Skin:Live in Paris’ adı ile yayınlaması –ki 22 şarkılık performansta grubun en büyük hitleri mevcuttu- ve Noel’in karısı Catherine’ın küçük Rachel’i dünyaya getirmesi oldu. 
 
'''2000-Aile Genişliyor '''
 
Mart ayında Cranberries cephesinde artık gelenekselleşen ailevi haberlerden birisi daha gerçekleşti: Fergal ve eşi Laurei’nin bir oğulları daha oldu.Jabo isimli miniğin ve çiftin sağlığı da,keyfi de yerinde bu sıralar.Dğer yandan turne Porto Riko,Meksika ve Avrupa’daki bir çok ülkeyi durakları arasına alarak başarıyla devam etti.Bunun ardından “Bury The Hatchet: Complete Sessions” başlıklı ve içinde canlı kayıtlar ile b-side’lar barındıran bir double albüm yayınlanması pek sürpriz olmadı. “Paparazzi On Mopeds” , “Baby Blues” gibi grubun fanlarının iyi bildiği b-side’lar ve “Promises”,Animal Instict” gibi son albüm hitleri mevcuttu albümde. ’99 Nisan’ında Londra’da başlayan ve Temmuz ayında Lyon’da biten “Loud and Clear World Tour” ,6 kıtada süren 110 konserlik ve bir milyondan fazla seyirciye seslendikleri büyük bir tunr oldu ve daha da önemlisi grubun yıllar sonra en çok eğlendiği zamanlar olarak kayıtlara geçti.Bir ilginç nokta da yılın başlarından 29 Haziran’da Türkiye’de çalacaklarını internet sitelerinde ilan etmelerine karşın bu olayın gerçekleşmemesiydi.Bury The Hatchet defterini kapatan son olayda “You and Me” single’ı oldu.Anne ile çocuğu arasındaki bağdaki masumiyeti ve saflığı anlatan şarkı ,Dolores’in Taylor’ın doğumundan sonraki yaşadığı değişimi son derece net bir şekilde ortaya koyan bir kayıttı.Yine Cranberries’in frontwoman’ıyla ilgili bir gelişme de O’Riordan’ın Calvin Klein reklamlarında boy göstermesiydi.
Hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde,turne bitince yeni albüm için çalışmaya başladılar.Daha önce To The Faithful Departed albümünü kaydettikleri Dublin’deki Windmill Lane Stüdyoları’nda çalışıyorlardı.Grubun en zayıf işi olarak kabul edilen kaydı yaptıkları yere dönmelerinin üzerine değişik yorumlar yapılırken,Noel “Satışlar bir albümün ne kadar iyi olduğunu asla gösteremez.Bir albümü bitirdiğimizde iyi veya kötü olduğunu biliyoruz.Bunun dışında bir albümün satmasını sağlayan sebepler insanlarla,modalarla,trendlerle hata plak şirketinizle ilgili olabiliyor.Hepsinin payı var” sözleri ile aslında To The Faithful Departed’ın kendileri için kötü bir albüm olmadığını açıklıyordu.Yeni albümü 2001’in ilk aylarına yetiştirmeye çalıştılar ama Dolores’in ikinci çocuğuna hamile olması,onları sonbahara kadar geciktirecekti.Bu sefer yanlarında yine eski dost Stephen Street vardı ve ilk dört albümün farklı tatlarda olduğu,beşincisinin ise ilk dördün bir karışımı olacağını iddia ediyorlardı. 
 
'''2001-Anı Yaşa '''
 
Yılın ilk ayında Dolores ikinci çocuğu Molly’yi dünyaya getirdi.Güzel vokalistin istediği gibi bir kız çocuğu olmasının yanı sıra miniğin babası Don Burton’la aynı günde doğmuş olması da (27 Ocak) hoş bir sürpriz oldu.Bu yıl gerçekleşecek olan tek doğum da bu değil üstelik.Noel’in 26 Mart’ta Sophie isimli bir küçük kız,Mike’ın da 8 Ekim’de Jamie Patrick isimli bir babası olduğunu da ekleyelim.
Sonbahar aylarında tekrar hayranlarının karşısına çıkan gruptan Dolores’in şu sözleri morallerin yüksek olduğunu belirtiyordu:”Uzun zaman boyunca göremeyecek kadar kör olduğumu fark ettirecek bir şekilde güzelliği gördüm geçtiğimiz yıl.Bu şarkılar da ‘Canını sıkma yarın,gelecek hafta veya gelecek yıl için; çok fazla güzellik varken etrafta’ diyen şarkılar.Sözlere baktığımızda yazdığım en iyimse lirikler bu albümde.” Wake Up and Smell The Coffee 3 Ekim’de yayınlandı ve grubun “Anı Yaşa” felsefesine sahip çıktığını gösteren bir albüm oldu.”Şimdiye kadar kendimizi fazlasıyla kanıtladık,o yüzden stüdyoda çok rahattık ve eğlendik,akıntının bizi götürdüğü yere gittik adeta.” Sözleri de Dolores’e ait.İlk single “Analyse” Eylül’de çıktı ve Kıta Avrupası’nda ilgi gördü.Parçaya New York’ta gökdelenler ve helikopterlerin de olduğu bir klip çekmişlerdi ama bunlar,11 Eylül sonrası kolektif ruh halini rahatsız edecek imgeler olduğundan klip yeniden çekildi.Albüme dönersek,aslında bir hayal kırıklığı albümü oldu Wake Up and Smell The Coffee.Analyse single’ının orta karar başarısı dışında çok da ses getirdiğini söyleyemeyeceğimiz albümden This Is The Day ve Time Is Ticking Out da pek başarı sağlayamayan single’lar olarak kaldılar.Kuşkusuz Cranberries’in kemikleşmiş fan kitlesi onları yok saymadı ve Fransa,İtalya,İspanya,Yunanistan gibi Avrupa ülkeleri ile Meksika,Hong Kong,Tayvan gibi ülkelerdeki hayranları albümü birkaç milyonluk satışa ulaştırmaya yetti.Yine de çoğunluk grubun kendisini fazla tekrar ettiği ve bu sefer hayranlarının karşısına yeteri kadar vurucu bestelerle çıkamadıkları görüşünde birleşti.Yılın bundan sonrası konserler ve yardım amaçlı aktivitelerle geçti.Mesela Ekim’de “11 Eylül” sonrası kurulmuş olan The United Way September 11th Fund isimli organizasyona “Zombie” klibinde kullandığı saç bandı ve “To The Faithful Departed” albümünde çaldığı ve “Free To Decide” klibinde kullandığı Falcon gitarını açık arttırmayla satılması için bağışladı.Aralık’ta da yine Dolores,Papa II.Jean Paul’le buluşup 50 yeni kilisenin yapımı için para toplamak amacıyla geniş bir orkestra eşliğinde Analyse ve üç tane geleneksel Noel şarkısı söyledi.Westlife,Terence Trent D’Arby ve Russell Watson da organizasyona katılan diğer starlardı. 
 
 
'''2002-Cranberries’in Yıdızları '''
 
 
Şubat 2002’de Wake Up and Smell The Coffee World Tour Danimarka’da başladı.Grubun son yıllarda açıkladığı back kataloglarını toparlama işini bu yıl yapması da önemli bir gelişme oldu.Şöyle ki,grup ilk dört albümünü çeşitli eklemelerle bir box-set olarak yayınlama niyetinde.
Buna göre Everybody Else Doing It,So Why Can’t We? Albümüne Reason,Them,What You Were,Liar gibi daha önce stüdyo albümlerind yer almamış şarkılar ve Pretty ile How’ın remiz versiyonları eklenmişti.
No Need To Argue’ nun bonus track’leri ise Away,I Don’t Need,Close To You(They Long To Be),So Cold Ireland ve Zombie’nin remix versiyonuydu.
 
To The Faithful Departed’a Cordell,The Picture I View,Ave Maria,Go Your Own Way ve God Be With You eklendi.
Bury The Hatchet ise Baby Blues,Sweetest Thing,Woman Without Pride,Such A Shame ve Paparazzi On Mopeds track’leri ile zenginleştirilmişti.
Bu dört albümü “Treasure Box:1991-1999” adıyla toplayıp 4 Cd’lik bir box-set halinde yayınladılar.Dolores “Fanlarımız için böyle bir derleme yapmamız bizim için de heyecan verici.Yeniden turlamak için bir fırsat ayrıca” yorumunu yaptı.
 
İlk stüdyo albümünü 1992’de yayınladıklarını düşününce,2002 yılını 10. yılları olarak kutlamalarında herhangi yanlış bir durum yok.Bunun için de “Stars:The Best Of The Cranberries:1992-2002” isimli bir albümle selamladılar sevenlerinin.Beş albümden single olarak çıkmış tüm parçaların yanına grubun net sayfasında yapılan bir anket sonucu single olmayan albüm şarkılarından seçilen tek şarkı olan “Daffodil Lament” ile iki yeni şarkının (Stars ve New New York) eklenmesiyle oluşan 20 parçalık bir hitler toplaması oldu Stars.Albüme ismini veren parçayı single olarak yayınladıklarını da ekleyelim.Kuşkusuz içindeki parçaların çoğunun 90’ların önemli şarkıları arasında yer alması albümü çekici kılan etkenlerden birisiydi.Bu albümü desteklemek için geniş kapsamlı bir turne düzenleyen grup, 5 Kasım 2002 günü İstanbul’daki fanlarına çaldılar.Memleketteki Cranberries sevenleri için gecikmiş bir buluşma sayılabilecek bu olay, sanırız o gece Yeşilköy CNR’daki binlerce kişi için unutulamayacak anılar arasındaki yerini almıştır.Best Of turnesine yakışır şekilde neredeyse tamamı hit olan şarkılara gayet etkileyici şekilde eşlik eden seyirci kitlesinin grubu da etkilediğini sanıyoruz.
Bunun dışında “Stars:The Best Of Videos:1992-2002” isimli bir DVD çıkararak hitlerinin kliplerini de topladı grup.İki buçuk saatlik bu kayıtta daha önce yayınlanmamış görüntüler de mevcuttu.Yıl sonunda Stars albümünün iki aylık süre içinde dünya çağında 38 tane platin ve altın plak kazandığı açıklandı.Cranberries gibi bir grup için çok da sürpriz sayılamayacak ama önem taşıyan bir rakamdı bu da. 
 
'''2003-Şimdiki Zaman '''
 
Günümüze geldiğimizde karşımıza çıkan,90’ların yetiştirdiği en büyük ve önemli gruplarından birisinin yeni bir on yıla adım attığı ve devam etmek istediği.Bu cümle aslında onlar hakkında çok üretilen dedikodulara onların cevabını içeriyor.Özellikle Ada basınında sıkça çıkan dağılma söylentilerine grubun resmi web sitesinden yapılan açıklamalarda verilen yanıtlara bakıldığında,herhangi bir ayrılık veya solo çalışma durumunun söz konusu olmadığı ve yılın ilk yarısında kayıtlara geçilip yeni Cranberries albümünü 2003 yılında yayınlamak istediklerini açıkladılar.Ayrıca yeni Rolling Stone turnesinde alt grup olacakları da resmileşti.Grubu çok heyecanlandıran ve gurur veren bir olay oldu bu.Son gelişme ise gurubun MCA Records’tan ayrılması oldu. 91’de Island Records’la ilk profesyonel kontratını imzalayan Cranberries, 2000’de MCA Records’a geçmişti.Bu değişiklil umarız grup için en iyi karardır ve geçtiğimiz 10 yılda müzikleriyle bizi hep etkilemiş olan bu dörtlü ileriye doğru gitmeye devam eder.38 milyon satmış,başarılı albümler yapmış ve saf müziğin gücünü kanıtlamış olan harika gruba *“Slan agath!” demek istememek de pek şaşılacak bir davranış olmasa gerek.
 
 
 
== Grup üyeleri ==
Satır 146 ⟶ 49:
* [[Bualadh Bos – The Cranberries Live]] (Ocak [[2010]])
* [[Nantes - The Cranberries Live]] [November [[2010]])
* [ [Milton Keynes Bowl]] [1995-07-30]
* [Live At Olympia(2002)]
* [live Be With You]
 
=== Video klipler ===
"https://tr.wikipedia.org/wiki/The_Cranberries" sayfasından alınmıştır