Guillermo del Toro: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Addbot (mesaj | katkılar)
k Bot: Artık Vikiveri tarafından d:q219124 sayfası üzerinden sağlanan 31 vikilerarası bağlantı taşınıyor
Peykbot (mesaj | katkılar)
31. satır:
Korku ustaları [[James Whale]], [[Mario Bava]], [[George A. Romero]], [[Alfred Hitchcock]] ve İngiltere’nin “Hammer Films” in hayranı olan Del Toro, “[[The Exorcist]]”in makyaj uzmanı [[Dick Smith]]’ten makyaj ve efekt konularında eğitim almıştır. Bunun yanı sıra senaryo yazımı eğitimi de almış ve Super-8, 16 mm, and 35 mm kısa filmler yapmıştır. 21 yaşında ilk filmi “Doña Herlinda ve Kızı”(1986) nin yapımcılığını üstlenmesine rağmen, Del Toro neredeyse 10 yıl makyaj dalında uzman olarak çalışmış ve 80’lerin başında kendi firması olan [[Necropia’]]yı kurmuştur. Film workshopları’nda eğitim vermenin yanı sıra Meksika Televizyonu için yapımcı ve yönetmen olarak pek çok program yapmaya da vakit bulmuştur. Doğduğu şehri bir Meksika Film Merkezine dönüştürmek için elinden geleni yapmış, şehirde bir Sinema Eğitim Merkezi’nin açılmasına ve Guadaljara’da bir film festivalinin düzenlenmesine öncülük etmiştir.
 
Del Toro’nun ilk önemli yönetmenliği “[[Cronos]]” (1993), onun Meksika sinemasının yükselen yıldızlarından biri olarak ün kazanmasını sağlamıştır. Gösterişten uzak, çok iyi bir oyunculuğun sergilendiği bu korku filminde, Cronos’un vampiri parazit olarak betimlemesi türün zekice bir revizyonu olmakla birlikte aynı zamanda Meksika ile ABD’nin üstü örtülü bir alegorisi idi. [[Cannes Film Festivali]]’nde Eleştirmen Ödülü’nü alan Cronos, Del Toro’yu dünya sineması ve Amerikan bağımsız sineması haritasına soktu. [[Sundance Film Festivali]] ve Independent Spirit Awards’ta jüri üyeliği yapan Del Toro, Cronos’un ardından [[Hollywood]]’a “[[Mimic]]” (1997) filmi ile giriş yaptı. [[Mira Sorvino]] (rolü o dönemki erkek arkadaşı ve del Toro hayranı olan [[Quentin Tarantino]]’nun tavsiyesi üzerine kabul etti) nun baş rolünü üstlendiği “Mimic”, [[New York]]’a dehşet saçan mutant ve şekil değiştiren böceklerle büyük korku yarattı. Ancak Hollywood stüdyolarının taleplerini kabul etmek sorunda kalan Del Toro bu deneyimden mutsuz ayrıldı.
 
Meksika’ya dönmesinin ardından, del Toro kendi yapım şirketi olan “[[The Tequila Gang]]”i kurdu ve daha kişisel bir korku filmi yapmak için kolları sıvadı. Yapımcılığını [[Pedro Almadovar]] ve kardeşi Agustín Almodóvar’ın üstlendiği ve İspanya’da çekilen filmi “[[The Devil's Backbone]]” (2001) [[İspanyol İç Savaşı]]’nda geçen çok daha tutkulu bir hayalet hikâyesi idi. Filtreler ve mobil bir kamera kullanan del Toro, sepia tonlarında bir görsellik yaratarak Cumhuriyetçi Ordu’nun terk edilmiş, perili yetimhanesinde geçen trajik ve politik metaforlar taşıyan olaylara hayaletimsi bir anlatım kazandırdı. Ürpertici atmosferi, zekice yaratılmış karmaşıklığı ve okulun sol kanattan liderlerini canlandıran [[Federico Lupi]] ve [[Marisa Paredes]]’in mükemmel oyunculukları ile alkış toplayan “The Devil's Backbone”, del Toro’nun sanatsal yeteneğini bir kez daha ispatladı.
 
“The Devil's Backbone” da kazandığı tecrübeden memnun kalan ve Hollywood’un sunabilecekleri hakkında artık fikir sahibi olan del Toro, bu kişisel filminin ardından [[Wesley Snipes]]’ın rol aldığı ve büyük bütçeli bir vampir / korku çizgi roman uyarlaması olan [[Blade 2]] (2002) yi çekti. Del Toro aynı zamanda aralarında Hollywood’un önemli aykırı yönetmenleri [[James Cameron]] ve [[Francis Ford Coppola]] ‘nın da dahil olduğu bir çokbirçok Amerikan projesi geliştirmeye başladı. Del Toro’nun [[H.P.Lovecraft]]’ın tüyler ürperten hikâyesi “At the Mountains of Madness”i sinemaya adapte edeceği beklentisi yazarın hikâyelerinin ne zaman beyaz perdeye doğru bir şekilde aktarılacağını merak eden Lovecraft hayranlarına ümit verse de, del Toro’nun bir sonraki projesi eninde sonunda daha çağdaş doğaüstü bir hikâye olacaktı. Çizgi roman yazarı/çizeri [[Mike Mignola]]’dan adapte edilen ve yapımını yine Mike Mignola’nın üstlendiği [[Hellboy]], 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından çağırılan ve sonunda şeytani güçlere karşı savaşanların tarafına geçen bir şeytanın hikâyesini anlatmaktaydı.
 
Filmin ardından Hollywood’dan bir süre geri çekilmeyi ve The Devil's Backbone tarzında düşük bütçeli karanlık bir peri masalı çekmeyi tercih eden del Toro, dikkatini [[Pan’ın Labirenti]] filminin yapımına verdi. Panı’ın Labirenti geleneksel anlamda The Devil's Backbone’un direkt bir devamı olmasa da, mitik bir Faun tarafından bir efsanenin kayıp prensesi olduğuna ikna edilen genç bir kızın arayışını anlatan bu huzursuz edici fantezi, çocukluğun masumiyetini, acımasızlık ve zulüm temalarını araştırmaya devam etti. Yine İspanyol İç Savaşı sırasında geçen Pan’ın Labirenti, gerçek dünyanın kabusları ile diğer dünyanın mucizelerini günümüz fantastik filmlerinde nadiren görülen bir akıcılıkla birleştirdi. Eleştirmenler tematik olarak karmaşık olan bu filmi ustalıkla yöneten del Toro’yu alkış yağmuruna tuttular. Pan’ın Labirenti Akademi üyelerinin de takdirini kazandı ve Oscar ödülleri ile taçlandırıldı.