İlmiye: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nanahuatl (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Peykbot (mesaj | katkılar)
k düzen
41. satır:
[[Selçuklu]]lar dönemine baktığımızda yükseköğretim kurumu olarak, bir Türk-İslam kurumu olarak ''medreseleri'' görmekteyiz. Bu medreseler içerisinde ''[[Nizamiye Medreseleri]]'' ayrı bir öneme sahiptir. [[Büyük Selçuklu İmparatorluğu]] Veziri [[Nizamülmülk]]'ün [[1068]] yılında [[Bağdat]]'ta açmış olduğu "''[[Nizamiye Medresesi]]''" Türk yükseköğretim tarihinde yükseköğretim kurumu olarak önemli bir kurumdur. [[Nizamülmülk]] daha sonra [[Belh]], [[Herat]], [[İsfahan]], [[Basra]], [[Merv]], [[Musul]], Amul, Harcird, Buçenc, [[Rey]] medreselerini yaptırmıştır. Nizamülmülk medreselerinin başlıca amaçları; din adamı yetiştirmek, yoksul ve yetenekli öğrencileri okutup topluma kazandırmak, imparatorluğun yönetimi için memur yetiştirmek ve devlet adamlarını eğitmektir. Nizamiye medreselerinin bir başka amacı da [[Nizamülmülk]]'ün de belirttiği gibi bilginleri bir görev ve maaşla medreselere bağlayıp denetim altında tutmak ve böylece devlete karşı gizli hareketlere katılmaları ihtimalini ortadan kaldırmaktır. [[Nizamiye Medreseleri]] esas olarak [[din]], [[hukuk]], [[dil]] ve müspet bilim öğretimi yapmışlardır<ref name="Erdem">Ali Rıza ERDEM. ''Üniversitelerimizin Bilim Tarihimizdeki Yeri.'' Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi. Ocak 2005, Cilt 5, Sayı 1. [http://www.universite-toplum.org/pdf/235.pdf Tam metin]</ref><ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
Bu dönemde medreseler devlet girişimi ve devlet parası ile yaptırılmıştır. "''[[Nizamiye Medreseleri]]''" adı genelde bu medreseleri anlatan bir ortak isimdir. [[Nizamülmülk]]'ün sağlığında kendinin kurdurduğu medreselerin hepsi ona bağlıydı, onun ölümünden sonra [[Sultan]] ve [[Halife]]'ye bağlanmıştır<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
[[Nizamiye medreseleri]], "''eğitimde şans ve fırsat eşitliği''" gerçekleştirmeye çalışmıştır. O zamanlar yükseköğretim maddî problemi olmayan, kolayca kitap satın alabilen ve çeşitli yerlerde araştırma yapabilenlerin görebildiği bir eğitimdi. Devlet, medreseleri "''yatılı ve burslu''" bir eğitim kuruluşu haline getirmekle öğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlama çalışmalarına girişmiş oluyordu. Selçuklu medreseleri müderris-öğrenci ilişkilerinde bir yenilik getirmemişti ama "öğrenci statüsü"nde bazı yenilikler getirmişti. Bu yenilikle, medrese öğrencilerinin büyük bir kısmının yatılı olması ve bu arada medrese vakfından burs alabilmeleridir<ref name="Erdem">Ali Rıza ERDEM. ''Üniversitelerimizin Bilim Tarihimizdeki Yeri.'' Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi. Ocak 2005, Cilt 5, Sayı 1. [http://www.universite-toplum.org/pdf/235.pdf Tam metin]</ref><ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
Gerek [[Selçuklu]]lar, gerekse bunun arkasından gelen [[Anadolu Beylikleri|Beylikler]] ve [[İlhanlı]]lar zamanında [[Anadolu]]'da; [[Zengiler]] ve [[Eyyubiler]] devrinde Suriye ve Irak'ta olmak üzere Selçuklu geleneğinde bir çokbirçok medreseler kurulmuştur. Bu sadece [[Anadolu]]'da olmamış; ayrıca Selçukluların yıkılmasından sonra hakim oldukları topraklarda yeni kurulan devletlerin hepsi, egemen oldukları yörelerde Selçuklu medrese geleneğini devam ettirmişlerdir<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref><ref name="Hızlı">Mefail Hızlı. ''Kuruluşundan Osmanlılara kadar medreseler.'' T.C Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sayı:2, Cilt:2, Yıl:2; 1987. s.273-281. [http://kutuphane.uludag.edu.tr/Univder/PDF/ilh/1987-2(2)/M28.pdf Tam metin]</ref><ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
== Osmanlı dönemi ==
 
[[Osmanlı Devleti]]'nde ilmiye sınıfı, bahsedilen farklı alanlarda bulunan görevlilerin hepsi, [[medrese]]de eğitim görmektedir. Medreseler, ilmiye sınıfını oluşturacak olan bireylere; hoca, yargı organı ve din görevlisi türünden görevler yüklenebilecek biçimde bir eğitim vermektedir<ref name="Vahap Sağ">Vahap Sağ. ''Toplumsal Değişim ve Eğitim Üzerine'' Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2003 Cilt: 27 No:1 11-25. [http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/79.pdf Tam metin]</ref>. İlmiye sınıfı, hiyerarşik bir teşkilat olarak örgütlenmiştir. Dar anlamda ilmiye teşkilatı; ''tarik-i tedris'' ve ''tarik-i kaza'''dan oluşturulmuş olup [[şeyhülislam]] bu teşkilatın en yüksek mevkiinde bulunmuştur. Yargıçlık ve öğretim görevini örgütleyen ilmiye teşkilatı, aynı zamanda [[padişah]] tarafından bahşedilen, ayrıcalık ve onur olarak da nitelenebilir. Ulema sınıfının özerkliği, ayrıcalığın sağlanmasıyla birlikte gelişmiştir. Bu sıkı hiyerarşi kurallara uygun atama ve terfi usulunü sağlamış, dolayısıyla ulema atamalarında dış yetkililerin müdahaleleri önlenmiştir. Ayrıca, [[kadı]]lar mahkeme harçlarını, [[müderris]]ler ise vakıf ücretini alma hakkını kazanıyordu<ref name="Akiba">Akiba Jun. ''Son Devir Osmanli Ilmiye Teskilatinda Reform, 1826-1914'' Annals of Japan Association for Middle East Studies, No.13(19980331) pp. 185-214. http://ci.nii.ac.jp/naid/110004854283/ ISSN 09137858 </ref>.
 
=== Kuruluşu ===
[[Dosya:Mekke Kadisi.jpg|thumb|250px|right|Soldan sağa: '''Baş Muhzir''', sadaret dairesi muhafızı; '''Mekke Kadısı''', mekke baş hakimi; '''Rumeli Kazaskeri''', rumelideki kadıların amiri; '''Nakib-ül-eşraf''', peygamber soyundan olanların başı; '''İstanbul Kadısı''', İstanbul baş hakimi]]
Osmanlılarda medrese eğitimi ilk olarak [[Orhan Gazi|Orhan Bey]] zamanında başlamıştır<ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı.">İsmail Hakkı Uzunçarşılı. ''Büyük Osmanlı Tarihi'', Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı. s. 583-590. ISBN 975-6945-11-7 ISBN 975-6945-13-3</ref>. İhtisaslaşma ise ilk Dârül-Hadis medresesinin [[13. yüzyıl]]ın ikinci yarısında, [[I. Murat]] zamanında [[Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa|Çandarlı Hayrettin Paşa]] tarafından [[İznik]]'te kurulması ile başlamıştır. Diğer bir ihtisas medresesi olan ''Darüt Tıb'' kurumları ise ilk olarak [[I. Bayezid|Yıldırım Bayezid]] tarafından Bursa'da yapılmış olup inşası [[1389]] tarihinde tamamlanmıştır<ref name="Hızlı">Mefail Hızlı. ''Kuruluşundan Osmanlılara kadar medreseler.'' T.C Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Sayı:2, Cilt:2, Yıl:2; 1987. s.273-281. [http://kutuphane.uludag.edu.tr/Univder/PDF/ilh/1987-2(2)/M28.pdf Tam metin]</ref>. Zamanla sayıları artmış ve [[15. yüzyıl]]da Edirne'deki ''Darülhadis'' en önde gelen medrese konumuna gelmiştir.
 
[[Fatih Sultan Mehmet]] tarafından, [[İstanbul'un fethi]]ni takiben, sekiz kilise medreseye çevrilmiş ve ilk defa bir fakültenin temeli atılmıştır. Bu sekiz medreseye ''[[Sahn-ı Seman]]'' adı verilmiştir. Ayrıca bu medreselere öğrenci yetiştirmek amacıyla, ''musıla-ı sahn'' veya ''tetimme'' medreseleri adıyla anılan lise hükmünde okullar da kurulmuştur.
 
''[[Sahn-ı Seman]]'''da [[Hukuk]], [[İlahiyat]] ve [[Edebiyat]] fakülteleri bulunmaktaydı. Bununla beraber öğrenciler önceki tahsillerinde fen ilimleri de gördüklerinden, öğrenciler fen bilgilerine de vakıftılar. [[Kanuni Sultan Süleyman]] zamanında fen bilimlerine mahsus adam yetiştirmek amacıyla yeni okullar yapılması öngörülmüş ve bunların inşası 1550 yılında başlayıp 1556 yılında tamamlanmıştır. Bu okullar; dört medrese, bir Darülhadis ve bir [[Tıp]] medresesidir. Dört medrese doğrudan doğruya [[matematik]] (riyaziye) eğitimi için yapılmıştır. Bu okullara girmek isteyenler ''musıla-ı süleymaniye'' adı verilen okullara gider, sonra ''sahn-ı süleymaniye'' adı verilen bu okullara girerdi. Böylece İstanbul'da ilk Dârü'l-Hadis medresesi kurulmuştur. Ayrıca Kanuni, kendisinin yaptırmış olduğu bu Dârü'l-Hadis medresesini, medrese sisteminin en üst derecesine yerleştirmiştir<ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı.">İsmail Hakkı Uzunçarşılı. ''Büyük Osmanlı Tarihi'', Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı. s. 583-590. ISBN 975-6945-11-7 ISBN 975-6945-13-3</ref><ref name="Şanal">Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şanal. ''Osmanlı Devleti'nde Medreselere Ders Programları, Öğretim Metodu, Ölçme ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma Bakımından Genel Bir Bakış''. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 14 Yıl : 2003/1 (149-168 s.). [http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_14/14_sanal.pdf Tam metin]</ref><ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı.">İsmail Hakkı Uzunçarşılı. ''Büyük Osmanlı Tarihi'', Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı. s. 583-590. ISBN 975-6945-11-7 ISBN 975-6945-13-3</ref>.
 
=== Hiyeraşik yapısı ===
 
[[Osmanlı Devleti]]'nin ilk dönemlerinde ve Osmanlı'dan önceki İslam devletlerinde [[şeyhülislam]] kavramı bir ''tazim lafzı'' olarak kullanılmış ve resmi bir anlam ifade etmemiştir. [[Şeyhülislam]]lık ünvanı ilk olarak [[Fatih Sultan Mehmet]] devrinde kullanılmış ve; [[Fatih Kanunnamesi]]'nde "''Şeyhülislam ulemanın reisidir''" kuralı yer almıştır. Fatih döneminden önce "''başkent müftüsü''" olarak bilinen kimseler [[fetva]] vermekle görevlendirildikleri halde, şeyhülislam olarak anılmamışlardır. Daha sonraları ise, şeyhülislamlık kurumu resmi bir boyut kazanmış ve [[şeyhülislam]] başkanlığında dinsel-yönetsel bir yapılanmaya gidilmiştir<ref name="Ercan Türk">Ercan Türk, ''Dünden Bugüne Milli Eğitim Bakanlığı Kuruluş ve Tarihsel Süreç''. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Ekim 2003, Yıl: 4, Sayı: 44 [http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi44/turk.htm Tam metin]</ref><ref name="Yıldız">Dr. M. Cengiz Yıldız, ''Dinsel Bürokrasinin Türkiye'deki Serüvenine Kısa Bir Bakış; Din Görevlilerinin Sorunları ve Beklentileri Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma: Elazığ Uygulaması'' (Basılmamış Doktora Tezi), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, Elazığ, 1999 adlı çalışmanın I. Bölümünün bazı alt başlıklarından yararlanılması ve içeriğinin zenginleştirilmesiyle oluşturulmuştur [http://www.akader.info/KHUKA/7_2000_ekim/dinsel_burokrasi.htm Tam metin] </ref>. Fatih'ten önce ilmiye teşkilatının en yüksek derecesi [[kazasker]]lik olarak kabul edilmekteydi.
 
Osmanlılarda devletin sembolü olarak görülen [[kadı]]; kadı olarak görevlendirildiği andan itibaren hukukçu olarak nitelendirilebiliyordu. Fethedilen bir yerde kadının çalışmaya başlaması, o yerin Osmanlı egemenliğine girdiğinin en önemli kanıtı sayılıyordu. [[1326]] yılından itibaren kadıların [[şeriat]] adına hüküm verdikleri görüşü iyice yerleşmiş, işlerine müdahale edilemeyeceği kuralı benimsenmişti. Bu dönemde devletin üst düzey görevlilerinin önemli bir kısmının [[kadı]]lık mesleğinden gelenlerden olduğunu görüyoruz<ref name="Arslan">Prof. Dr. Ramazan Arslan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı. ''70. yıldönümü açılış konuşması''. [http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1995-44-01-04/AUHF-1995-44-01-04-Arslan.pdf Tam metin]</ref>.
77. satır:
Özellikle [[İstanbul'un fethi|İstanbul'un alınışı]] ve devlet merkezi olarak seçilmesinden sonra açılan yüksek dereceli medreseler, zamanla gelişerek devletin yönetici ve aydın kitlesini yetiştirecek bir düzeye erişmişse de [[16. yüzyıl]]ın sonundan itibaren medrese öğretimi kuruluş ve yükseliş devrindeki dinamikliğini yitirmeye başlamıştır<ref name="Muşmal">Hüseyin Muşmal. ''XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Beyşehir Kenti'nde Bulunan Müesseseler ve Vakıfları'' (''Institutions and Vaqifs in Beysehir Town in the XVIII. And XIX Centuries''). Türkiyat Araştırmaları Dergisi [http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s19/huseyinmusmal.pdf Tam metin]</ref>.
 
[[Kanuni Sultan Süleyman]] döneminde, padişahın bazı kişileri alt kademelerde müderrislik yapmadan üst kademelere ataması, ilmiye mensupları arasındaki bozulmanın başlangıç noktaları olmuştur. [[Hocazadeler]], [[Fenarizadeler]] gibi bazı ulema soyları ortaya çıkmıştır. Bu durumu meşrulaştırmak için "''Hocazadeler Kanunu''" gibi rosmî destekler sağlanmıştır. Bu tür bozulmalar daha sonra [[II. Selim]], [[III. Murad]] ve [[III. Mehmet]] dönemlerinde çoğalmış; [[16. yüzyıl]] sonlarında ise hem medrese öğretimi hem de ilmiye sınıfı tamamen bir kargaşanın içine düşmüştür. Birçok "''mevali gözdeler''" soylarının adından faydalanarak kısa zamanda üst rütbelere yükselmişlerdir. İltimas ve rüşvetle pek çok kişi [[kadı]]lık ve [[müderris]]lik görevlerine atanmışlardır. Bu şekilde müderris olanlar [[medrese]]de ders vermemeye başlamışlardır. Ayda bir kere bile medreseye varmayan müderrisler türemiştir. Bunlar medreseye varsalar ders dinleyecek öğrenci bulamamışlar; öğrenci bulsalar ders verecek bilgiden yoksun olmuşlardır. [[Hocazadeler]]e, büluğ çağına geldiğinde "''Dâhil elli''" derecesinde medreselerde [[müderris]]likler, [[Müftüzadeler]]e "''Hariç''", [[Kadıasker]] oğullarına "''ibtidai kırklı''", İstanbul [[kadı]]larının oğullarına da "''yirmibeşli''", "''otuzlu''" derecesindeki medreselerde [[müderris]]lik verilmesi âdet olmuştur<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
Bu sistem içinde [[17. yüzyıl]] ortalarına kadar pek çok değerli kadılar, hâkimler ve hukuk bilginleri yetişmiş ise de; [[medrese]]de uygulanan öğretim yöntemlerinin gelişmelere uyum sağlayamaması, bilakis gerilemesi ve devletin gücünün günden güne azalması nedeniyle, tüm kurumlarda olduğu gibi bu alanda da çöküş başlamıştır. [[Kadı]] atamalarında, [[müderris]]lik unvanı ve mülâzımlık belgesi verilmesinde uyulması gereken kurallara uyulmamaya başlanmış; daha çok aile üyeleri atanmaya başlanmıştır<ref name="Arslan">Prof. Dr. Ramazan Arslan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı. 70. yıldönümü açılış konuşması. http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1995-44-01-04/AUHF-1995-44-01-04-Arslan.pdf</ref>. Bu uygulamanın ilk örneklerinden biri; [[16. yüzyıl]]'da [[Hoca Sadettin Efendi]]'nin yaptığı atamalardır. Hoca Sadettin Efendi'nin büyük oğlu Mehmed Efendi henüz oldukça gençken [[Mekke]] [[Kadı]]sı ve hemen ardından [[İstanbul]] [[Kadı]]sı tayin edildi. İki ay kadar sonra da Anadolu [[Kazasker]]i oldu; bu tarihte 29 yaşında idi. Diğer oğlu Esad Efendi medreseden birden bire Edirne Kadılığına geçti ve arkasında İstanbul'a [[kadı]] oldu, henüz 25 yaşında idi<ref name="Uzunçarşılı İH. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı.">İsmail Hakkı Uzunçarşılı. ''Büyük Osmanlı Tarihi'', Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı. s. 583-590. ISBN 975-6945-11-7 ISBN 975-6945-13-3</ref>. Medreselerde bu tarihten sonra ilmi hürriyet kalkmış, iltimas ve siyaset karışmaya başlamıştır. Önceleri medresede yükselmek için gerekli bilimsel yeterlilik aranırken, [[16. yüzyıl]]dan sonra, bilimsel yetki arka plana düşürülerek, kayırmacılık ön plana geçmiştir<ref name="Vahap Sağ">Vahap Sağ. ''Toplumsal Değişim ve Eğitim Üzerine'' Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2003 Cilt: 27 No:1 11-25.</ref>.
 
Tarihsel süreç içersinde [[müderris]]liğe tayin olunacak ''mülazimler'', mülazim olduktan 7 yıl sonra "''Rüus''" sınavına girer, başarılı olanlara "''Ders-i Âmlık''" payesi ve ''İptidâ-i Hâriç'' medreselerde öğretim yapma yetkisini verecek olan "''İstanbul Rüûsu''" denilen bir diploma verilirdi. Göreve en düşük seviyedeki [[medrese]]den başlayan müderrisler, zamanla kademe kademe yükselerek daha üst dereceli medreselere kadar çıkabilirlerdi. Oysa 1592 yılından itibaren müderrislik görevi bir rütbe haline getirilmiş; müderrislik payesi, yüksek dereceli ulemanın çocuklarına daha küçük yaşlardan itibaren verilmeye başlanmıştır. Böylece, ilmî hiyerarşiye uyulmaksızın terfi, ilerleme, ölçme ve değerlendirme yapılması gibi olaylara sıkça rastlanır olunmuştur<ref name="Şanal">Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şanal. ''Osmanlı Devleti'nde Medreselere Ders Programları, Öğretim Metodu, Ölçme ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma Bakımından Genel Bir Bakış''. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 14 Yıl : 2003/1 (149-168 s.). [http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_14/14_sanal.pdf Tam metin]</ref>.
85. satır:
Rüşvet ve iltimasın alabildiğine arttığı bir toplumda, bilginin ve faziletin hiç bir ayırıcı ve üstün özelliği kalmamıştır. Bu ortamda [[medrese]]lerin öğretim programları alabildiğine karışmış; [[16. yüzyıl]]ın ilk yarısında 2-3 yıl olarak belirlenen öğretim süreleri, aynı yüzyılın ikinci yarısında bir yıl, altı ay, üç ay gibi giderek azalmıştır. Doğal olarak bu kısalan süre içinde uygulanması öngörülen ders programı da giderek küçültülmüştür. Üstelik bazı dersler hakkındaki tutum da değişmiş; [[Fatih Sultan Mehmed]] zamanında "''kânün üzre şugl oluna''" diye okutulması yasalaştırılan bazı kitaplar ("''Şerh-i Mevâkıf''", "''Haşiye-i Tecrîd''"), "''bu dersler felsefiyattır''" denilerek daha sonraki dönemlerde "''Hidaye''", "''Ekmel''" gibi biraz daha az felsefî olan kitaplarla değiştirilmiş, daha sonra bunlar da ortadan kaldırılmış; medrese [[felsefe|felsefî]] ve müspet ilimlere düşman bir kurum haline getirilmiştir<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>. Bu atamalarla hakiki alimler geri planda kalmış; [[şeyhülislam]], [[kazasker]], [[padişah]] hocası gibi önde gelenlerin çocukları iyi mevkiilere gelir olmuştur. [[18. yüzyıl]]daki bazı büyük ilmiye ailelerinin hakimiyeti, ilmiye teşkilatının niteliklerinden meydana gelmiştir. Niteliklerine bakılmaksızın aile üyelerinin atanması sonucunda, [[18. yüzyıl]]da artık ilmiye sınıfı tüm reformlara karşı çıkan, kendini yenilemekten uzak, gelişen bilim ve hukuk konusunda çağının gerisinde bir konuma gelmiştir.
 
[[15. yüzyıl|15.]] ve [[16. yüzyıl]]larda Batı, bilimde yeni dallar ve yöntemlerle büyük gelişmeler gösterirken; [[17. yüzyıl]] başlarından itibaren [[Osmanlı]]'da müsbet ve deneysel bilimlerin öğretim programlarından çıkarıldığı görülmektedir. [[Kâtip Çelebi]]'nin "''Keşfü'z-zünun''" adlı eseri, [[Osmanlı]]lar döneminde yazılan eserlerin açıklamalı bir dökümünü vermektedir. [[17. yüzyıl]]da yazılan bu esere göre, eserlerin %95'i [[tasavvuf]], [[din]], [[tarih]] ve [[edebiyat]]a; sadece %5'i müsbet bilimlere aittir. [[16. yüzyıl]] sonlarına kadar [[Gökbilim|astronomide]] [[Kadızâde Rümî]] ve [[Takiyeddin Efendi]] gibi büyük alimler sayesinde bilgi düzeyi çok düşmese de [[17. yüzyıl]]da böyle bilimadamları da bulunmadığından büyük bir gerileme olmuştur. [[Coğrafya]] alanında da denizciler dolayısıyla önceleri çağdaş bir bilgi görülse de [[17. yüzyıl]]da bu bilimin de yüzüstü bırakılmıştır. Bu gerileme bütün alanlarda görülmüştür. Öyle ki, 17. yüzyılda [[mimari]] bile yabancıların eline geçmiştir<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
 
[[17. yüzyıl]]daki din yorumlaması da [[medrese]] programları üzerinde etkileyici olmuştur. [[16. yüzyıl]] sonlarında [[Birgivî Mehmet Efendi]], toplumdaki [[din]] ve [[mezhep]] sürtüşmelerini kaldırmak için "''Tarikat-ı Muhammediye''" adlı bir eser yazmıştır. Bu eser, geniş düşüncenin yerine şüphe ve tereddütün geçmesinde etkili olmuştur. Bu kitap dinen yasak olan bir sürü hareket belirlemiştir. Bu eserde bilimler de "''[[mubah]]''" ve "''[[wikt:merdûd|merdûd]]''" (redd) ilimler diye ikiye ayrılmış; [[kelam]], [[astroloji]] ve birçok tabiat bilimleri ikinci sınıfa sokulmuştur. Birgivî'nin bu görüşü, daha sonraki yıllarda "[[Kadızâdeler]]" tarafından savunulmuştur. Dini konularda yorumlara açık görüşü savunanlara da "[[Sivasizâdeler]]" denmiştir. Daha sonra [[Ayasofya Camii]]nde vaazlar veren Üstüvanî Mehmet Efendi de bir Risale yazarak, dinen yasak hareketler çerçevesini daha da genişletmiştir. Bunların açtıkları çığırda medrese programları giderek kısırlaşmıştır<ref name="Ergün">Prof. Dr. Mustafa ERGÜN. ''Türk Eğitim Tarihi:'' ''İslâmiyetten sonraki Türk eğitim tarihi.'' [http://www.egitim.aku.edu.tr/tet02.htm Tam metin]</ref>.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/İlmiye" sayfasından alınmıştır