Helenistik Dönem: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Makedon (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Makedon (mesaj | katkılar)
k Bazı düzeltmeler
138. satır:
Helenistik dünyanın en doğusunda Grek – Baktriya Krallığı, Selevkos İmparatorluğu’ndan zaten bir kopuş olarak kurulmuştur. MÖ. 2. Yüzyılda Baktriya Krallığı’nın Kuzeybatı Hindistan’ı ele geçirmesiyle bölgede bir Grek - Hint Krallığı kurulmuş ve Grek etkisini Hindistan’a kadar yaymıştır. Esasen Grek - Hint Krallığı Helenistik krallıklar içinde MS. 10 yılına kadar ayakta kalabilen son krallıktı. Yine de hakkında hemen hemen hiç bir şey bilinmemektedir. Netice itibariyle Helenistik dünyayla belirgin bir etkileşimi olmadı.
 
Bütün bunlara karşın Helenistik dünyadaki Antik Grek kültürünün varlığı, sık sık abartılmaktadır. Gerçekte sadece [[İskenderiye]] gibi yoğun biçimde Antik Grek kültürünün etkisinde kalmış birkaç kent, daha sonraki kuşaklar üzerinde göze çarpacak kadar bir etki yaratmıştır. İskender'in istilaları esas itibariyle günümüzde de sürdürülen ''Batılı'' bakış açısından Avrupalı bir gücün ''Doğu''yu istila etmesi olarak görülse de gerçekte Yunan Klasik Çağı'nın kent ekonomilerinin iç çelişkilerinin bir çözümü, kurtarıcısı, bir bakıma antitezi olmuştur.<ref name="g239">G. Childe, Sh.: 239</ref> Süre gelen savaşlar Antik Yunanistan'da, kentli özgür nüfusu temsil eden mülk sahiplerini, ya savaşlarda kırıp geçirmiş, ya da bu savaşların kaçınılmaz sonuçlarısonucu olarak borçlanmalarına yol açmıştı. Bu borçlanma bir çoğunun toprağını kaybetmesine neden oldu.<ref name="g239"/> Kent nüfusunun büyüyen bir kısmı ''proleter''leşti, yani mülsüzleşti. Ancak kent devleti (polis) ekonomisinin doğurabileceği endüstrileşme bu insanlara geçim yolu yaratamamıştır. Köle emeğine dayanan işletmelerin karşısında ücretli işgücü çalıştıran hiçbir işletme rekabet yapamazdı.<ref name="g239"/> Diğer yandan gelir dağılımı bozan başka bir gelişme de tefeci-bezirganın ve köle sahiplerinin mali yönden güçlenmesiydi.<ref>G. Childe, Sh.: 239 - 240</ref> Yunan kent devletleri ekonomilerini çöküşe götüren iç çelişkilerden bir diğeri de esasen tekel olanaklarından yararlandıkları ticari yapılarıydı. Fakat bu zaman içinde değişmiştir. Çok geniş bir dış pazarda, yüksek fiyatlarla herzaman alıcı bulan ürünler, örneğin Attika Vazoları, bu işi yapan zanaatkarların kolonilere göç öderek aynı malların başarılı taklitlerini buralarda üretmeleriyle sıkıntıya girdi. Artık Atina gibi kent devletleri bu malların ihracı konusundaki talebin hızla düşmesiyle karşı karşıyaydılar. Gerileyen ihracat, endüstriyi geriletti. Gerileyen ihracat gelirleri, buğday ithalatı için kullanılabilecek gelirleri düşürdü ve buğday ithalatı geriledi. Bir yandan reel ücretler düşerken, diğer yandan gıda maddeleri fiyatları yükseldi.<ref>G. Childe, Sh.:240</ref> Fakat İskender'in fetihleri, Yunan kent ekonomilerine çok geniş bir ihracat pazarına açarken, nüfus fazlasını atabilecek alanlar yaratmıştır.
 
Ancak Helenistik kültür, özellikle geçmişinin korunmasında bazı bölgelerde başarılı olmuştur. Helenistik Dönemin devletleri geçmişe ve geçmişte kalan ihtişamlarına fazlasıyla bağlı kaldılar. <ref>Green, pps. xx, 68-69.</ref>