Madenî para: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Théoden (mesaj | katkılar)
k 46.2.128.250 tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, MerlIwBot tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi.
3. satır:
'''Madenî para''' veya eski dilde '''sikke'''; [[altın]], [[gümüş]], [[bakır]], [[bronz]], [[alüminyum]] vb. [[maden]]lerin alaşımından yapılan [[para]].<ref>[http://tdkterim.gov.tr/bts/ madenî para] Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. Erişim: 25 Kasım 2011.</ref> İlkel çağlardan beri ticarette geçerli olan değiş-tokuş yöntemleri yerine, daha kullanışlı bir değişim aracı olarak icad edilmiştir. Sikke kavramı daha çok tarihî madenî paraları tanımlamak için kullanılır. Günümüzde madenî paraları tanımlamak için '''bozuk para''' kavramı da kullanılır ancak bozuk para kavramı her zaman 'sadece' madenî paraları kapsamayabilir.
 
==Madeni Para ==
[[Para]], malların alımında ve satımında kullanılan en yaygın değişim aracıdır. Para, fiyatlar ile değerleri ifade eden bir araçtır. İnsanlar ve ülkeler arasında el değiştirerek ticari etkinliklerin yürütülmesini sağlar. Bununla birlikte temel bir zenginlik ölçüsüdür. Taşıma ve ölçme kolaylığı sağlamak gibi özellikleri bulunan paranın asıl önemi, biçiminden ve yapıldığı madenden çok mal ve hizmet alımında herkesin benimsediği bir ödeme aracı olmasıdır. Eskiden, aralarında [[deniz kabuğu]], [[boncuk]], [[taş]] ve sığırın da bulunduğu bazı değerli mallar para gibi kullanılıyordu. M.Ö. 8. yüzyılda [[Çin]]'de, para yerine [[çapa]], [[tırmık]] gibi bazı tarım aletlerinin küçük modellerinin yapılıp kullanıldığı bilinmektedir.
 
Metal paraları inceleyen bilim dalına "[[nümizmatik]]" denir. [[Yunanca]] "''nomisma''" ve [[Latince]] "''numisma''" sözcüklerinden türetilmiştir. Osmanlıca'da bu kavram "ilm-i meskukat" ya da kısaca "meskukat" ([[Arapça]] 'sikke'den) olarak geçmektedir. İlk olarak Lidya'da bulunmuştur.
 
== ..Sikke.. ==
[[Dosya:Sikke.jpg|thumb|right|[[II. Keyhüsrev]]'e ait bir sikke]]
Eski metal paralar "sikke" biçiminde adlandırılırlar. Kazılarda, temel altında veya duvar harcı içinde bulunmuş herhangi bir sikke tabakayı kesin biçimde tesbit eder. Aynı zamanda devlet şeklini, bölgesini bildirir, hatta onların incelenmesinden sayısız tarihi olaylar ve gerçekler ortaya çıkar. Ortadan kalkmış şehirlerin isimlerini, kaybolmuş bir heykeli, yıkılmış bir binayı, o zaman var olan ancak bugün yetişmeyen bir bitkiyi, sikkelerdeki tasvirler sayesinde öğrenebiliriz.
22. satır:
== Malzemeler ==
 
Eski çağlarda yapılan sikkelerde kullanılan başlıca metaller arasında [[altın]], [[gümüş]], [[bakır]], altın ve gümüş karışımı olan [[elektron (metal)|elektron]], [[tunç]] ve [[pirinç]] sayılabilir. Anadolu'da ilk metal paralar elektrondan yapılmıştır. Değerli metallerin para yapımında kullanılması 20. yüzyıla kadar sürmüş ancak kâğıt paranın yaygınlaşması ile yavaş yavaş terk edilmiştir. Günümüzdeki bozuk para ihtiyacı için yapılan metal paralarda [[nikel]], [[bakır-nikel]], [[tunç]], [[alüminyum]] ve [[tunç-alümiyum]] gibi metal ve alşımlar kullanılmaktadır.
 
Paraların metalden yapılması, dayanıklılığının yanı sıra, metalin eritilip bir kalıba dökülerek biçimlendirilmesindeki kolaylıktan da geliyordu. Bu nedenle döküm, para basımının en önemli işlemlerinden biri olmuş, hatta pek çok yerde para yalnız döküm yoluyla üretilmiştir. Ancak içerisine daha değersiz metaller karıştırarak paranın değerinin düşürülebildiği, böyle bir paranın da ilk bakışta gerçek değerde olandan ayırt edilemediği anlaşılınca, bu durumu önlemek için farklı yöntemler denenmeye başlanmıştır.
== İslam Ülkeleri ==
 
M.Ö. 7. yüzyılda Batı Anadolu'da para, eriyik haldeki metalin düz bir yüzey üstüne dökülmesiyle yapılıyordu. Altları düz olan bu paraların üsleri metal eriyiğindeki yüzey gerilimi nedeniyle hafif yuvarlak oluyordu. Bunu düzeltmek için çekiç ya da tokmak gibi aletler kullanılıyordu. Bir süre sonra bu aletlerin üzerindeki girinti ve çıkıntıların paranın üstünde iz bıraktığı fark edilince, bunun düşük değerde para basımını engellemekte kullanılabileceği düşünüldü. Ardından paranın üstüne, değişim değerinin resmen onaylanması anlamına gelen yönetici ya da devlet işaretleri işlenmeye başlandı.
 
Eski çağlardan günümüze ulaşan para kalıplarının çoğu [[tunç]]tan yapılmıştır. Romalıların [[demir]] kalıplar da kullandığı bilinmektedir. Alt kalıbın içine yerleştirilen metalin üstüne, bir sapın ucundaki üst kalıp konulup çekiçle vurularak arada kalan madene hem ince pul biçimi verilir, hem de istenen işaretler işlenirdi. Vurmaya dayanan bu para basma yönteminde bir süre sonra metal eriyiği doğrudan alt kalıbın içine dökülmeye başlandı. Bu yöntemle, alt kalıp bozulmadan 10-20 bin para basılabileceği, çekiç darbelerinden direk olarak etkilenen üst kalıbın ise bunun yarısı kadar para basımına elvereceği bilinmektedir. Bir kalıpta bir kişinin çalıştığı küçük [[darphane]]lerde saatte 100 tane sikke yapılabileceği bilinmektedir.
 
Kalıplarda yapılan değişiklikler paraların biçiminin yanı sıra üretim ekniklerini de etkiledi. Sasaniler döneminde İran'da 220'den sonra ince kalıp kullanıldı. Bu da hem daha ince paraların yapılmasına, hem de bunların üstündeki kabartmaların daha alçak tutulmasına yol açtı. [[Bizans]] aracılığı ile Avrupa ülkelerine geçen bu yöntem, Charlemegne'ın bastırdığı paralarda da kullanıldı. Bazı Frank ve Sakson krallıklarında da aynı paranın üstüne, her biri yalın işaretler taşıyan birkaç kalıpla baskı yapılır, böylece daha karmaşık bir kabartma elde edilirdi. Avrupa metal paralarında hem kabartma, hem de oymalar bulunurken, İslam ülkelerinin paralarında oyma daha ağır basmaktaydı.
 
Gümüş para yapımında, önce gümüş ince bir katman biçiminde dökülür, sonra da eriyik tam soğumadan çekiçle istenilen kalınlığa getirilirdi. Aşağı yukarı 10. yüzyılda gerçek para boyutlarından biraz daha büyük dörtgen parçalar hazırlanmaya, daire biçimindeki kalıbın içine yerleştirilip sıkıştırıldıktan sonra yanlardaki fazlalıklar kesilerek alınmaya başlandı. Metal para bastırmak karşılığında kullanılan "sikke kestirmek" deyimi buradan gelmektedir.
 
15. yüzyılda para basımının hızlanması, daha iyi kalıpların yapılmasına yol açtı. Bunlardan biri demir kalıptı. Kalıbın içine [[karbon]] konup fırına veriliyor, bu da onun çaliğe dönüşerek daha sertleşmesini sağlıyordu. Paraların kenarının kesilip değerlerinin düşürülmesi tehlikesine karşı da buraya çentikler yapmak, tırtıklar açmak ya da bir yazı kazımak gibi önlemler uygulanıyordu. Ayrıca kalıpları, çekiçle vurmak yerine vida ile sıkıştırarak üstlerindeki işaretlerin paraya geçmesini sağlayacak yöntemler de geliştirildi. Bu yöntem 16 yüzyılda [[İtalya]] ve [[İngiltere]]'de de kullanıldı. 16. yüzyılda [[Almanya]]'da döner kalıplar geliştirilmeye başlandı. Bunlar üstüne kabartma yapılacak metali kendi kendine içine alıp baskıdan sonra da dışarı çıkaran eğri yüzlü kalıplardı. Bu yöntemle para yapılacak metalin kalıplara küçük parçalar biçiminde tek tek yerleştirilmesi yerine, baskı yürüyen bir bant üstünde yapılarak üretim hızı artırılabiliyordu. Daha sonra baskıda çekiç yerine vida ile sıkıştırma yöntemi kullanıldı. Bu teknik 18. yüzyıla kadar kullanıldı.
 
19. yüzyılda geliştirilen [[buhar makinesi]] kısa sürede para yapımında kullanılmaya başlandı. Kalıplar için ise niteliği yükseltilmiş çelikten yararlanılmaya başlandı. Günümüzde kalıpların yapımı, paraların basımı gibi işlemler elektrikli makinelerle gerçekleştirilmekte, kullanılan metallerin özelliklerini ve niteliklerini belirlemek, basılan paraların denetimini yapmak için de bilgisayarlardan yararlanılmaktadır. Çeşitli eritme ve arıtma süreçlerinden geçirilen metaller dakikada yüz metal para basan makinelere gelmekte, basımdan sonra, artanlar ya da eskimiş paralar yeniden üretilmek üzere fırınlara gönderilmektedir. Bir kalıpla 200 binden fazla para basılabilmektedir.
 
== İslam ÜlkeleriÜlkelerinde ==
 
İslam ülkelerinde [[dinar]] ([[altın]]) [[dirhem]] ([[gümüş]]) ve [[fels]] ([[bakır]]) olmak üzere üç tür metal para kullanıldı. Yüzyıllarca Roma, [[Bizans]] ve [[Sasani]] paralarının sürümde kaldığı Ortadoğu'da ilk İslam parası [[Halife Ömer]] döneminde (634-644), Sasani paraları üstüne İslama özgü bazı işaretlerin kazınması ile oluşturuldu. Emevi [[halife]]si I. Muaviye, Sasani paralarına kendi kılıçlı tasvirini koydurttu. Halife Abdülmelik ise [[693]]'te bir yüzünde kendi resminin bulunduğu ilk İslam dinarını bastırdı. Bu paranın öbür yüzünde kelime-i tevhid yazılıydı. [[694]]'te [[Emevi]] eyaletlerinde gümüş İslam paraları basılmaya başladı. Emevi Dinarı, Bizans [[solido]]suna eşit saf altın, dirhem de saf gümüştü. Metal paraların üzerine hükümdar ve halifelerin adlarının yazılmasını ilk kez Emeviler uyguladı. 9. yüzyılda İslam sikkelerinin biçimi temel kurallara bağlandı. Paranın üstüne egemenliği tanınan halifenin ve hükümdarın adı, sultanın ya da melikin kendisinin ve babasının adı, hükümdarlık unvan ve lakapları, kelime-i tevhid, paranın basıldığı kent ve basım yılı yazılmaya başlandı. Halifeden ve sultandan bağımsızlık izni alan küçük beyler de adlarını taşıyan sikke bastırmayı egemenliklerinin gereği sayıyorlardı. Örneğin parasındaki özel unvanları arasında "ed-devle" ile biten bir tamlamanın bulunması o hükümdarın bağımlılığını, "ed-dünya" sözünü içeren bir unvanın bulunması ise bağımsızlığını belli ediyordu. Bunun gibi "melik", "sultan", "emir" unvanlarının da siyasal anlamları vardı. Bu unvanları tamamlayan "el-kamil", "el-adil", "ebu'l-muzaffer", "ebu'l-feth", "el-gazi" gibi lakaplar da siyasal, dinsel ve askeri anlamlar taşıyordu. [[Karahanlılar]], [[Samaniler]] ve Büyük [[Selçuklular]]'daki bu gelenek başka devletlere de yayıldı. Müslüman olmayan komşu devletlerle sürdürülen ticaret ilişkileri, insan tasvirli İslam sikkelerinin de çıkarılmasına yol açtı.
Satır 30 ⟶ 44:
İlk Osmanlı gümüş parası [[akçe]]nin [[1326]]'da [[Orhan Gazi]] adına kesildiği kabul edilir. Ancak babası [[Osman Gazi]] döneminde basılmış bir akçe parçası da bulunmuştur. [[I. Beyazid]] [[gümüş]] ve [[bakır]] Osmanlı paraları için düzenlemeler getirdi. [[II. Mehmed]] dönemine kadar akçe ve pul denilen sikkelerle [[Venedik Dukası]] sürümdeydi. II. Mehmed [[1447]]'de sultani olarak bilinen ilk Osmanlı altınını bastırdı. İlk [[tuğra]]lı Osmanlı paraları [[III. Mehmed]] adına basıldı. [[1625]]'te alınan "tashih-i sikke" kararından sonra [[kuruş]], [[1640]]'ta da [[para]] adı verilen metal paralar basıldı. [[1687]]'de sikkelerin hepsine [[darphane]] [[damga]]sı vurulması kararlaştırıldı. 18. yüzyılın başında Osmanlı piyasasında [[cedid]], [[İslambol]], [[şerifi]] gibi yerli altın paralardan başka [[yaldız]], [[frengi]], [[esedi]], [[zolata]], [[Abbasi]], [[tümen]] gibi yabancı altın ve gümüş paralar da sürümdeydi. Yerli ve yabancı paraların pariteleri arasındaki fark altın ve gümüş kaçakçılığına yol açıyor, bu durum da ekonomiyi sarsıyordu.
 
18. yüzyılın ikinci yarısında "zer-i mahsub" serisi altın ikilik, üçlük, beşlik ve onluklar çıkartılırken, üstlerine "duribe fi Konstantiniye" yerine "duribe fi İslambol" ifadesi konuldu. 19. yüzyılda dünya piyasalarında altının giderek değer kazanması nedeniyle metal paraların paritelerinin sık sık yeniden belirlenmesi gerekti. [[II. Mahmud]]'un (1808-39) son yıllarında Osmanlı sikkelerinin basımı ve birimleri konusunda köklü yenilikler gerçekleştirildi. [[Abdülmecid]] [[1840]]'ta çıkardığı bir [[ferman]]la bütün metal paraların yenilenmesini istedi. [[Darphane]]de [[sarkaç]] sistemine geçildi. 22 ayar, yüzlük serisi altın ve gümüş [[Mecidiye]]ler çıkarıldı. Bakır sikkeler de 5, 10, 20 ve 40 para olarak basıldı. [[Maliye Nezareti]] içinde kurulan [[Meskukat-ı Şahane İdaresi]] altın ve gümüş fiyatlarındaki değişmeleri de dikkate alarak [[Osmanlı Mecidiyesi]]'ne göre eski Osmanlı ve yabancı paraların kurlarını belirliyordu. [[Osmanlı Bankası]]'na [[banknot]] çıkarma yetkisinin verilmesinden ([[1863]]) sonra, [[1881]]'de Meskukat-ı Osmaniye Kararnamesi yayınlandı. [[26 Mart]] [[1916]]'da çıkarılan Tevhid-i Meskukat Kanunu'yla Osmanlı metal paraları altın, gümüş ve nikel olarak belirlendi. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Osmanlı metal paraları sürümde kaldı. [[1924]] ve [[1925]]'te çıkarılan 411 ve 624 sayılı yasalarla altın ve gümüş para sistemine son verildi.
 
Nümismatik sözcüğü; klasik çağ Yunancasında "''nomos''" (kanun) ve "''nomisma''" (gelenek, ölçü ve sikke) anlamına gelen sözcüklerden türetilmiştir ve sikke bilimi anlamına gelmektedir. Bu bilim dalı sikkenin her türü ve biçimiyle ilgilenir. Kendisine uğraşı alanı olarak nümismatiği seçen ve bilimsel yaklaşımlarla sikkeleri inceleyen kişilere de ''nümismat'' denir.
 
Sikkeler; ilk basılışlarından bu yana, yüzyıllar önce yaşamış toplumlar hakkında bilgiler veren ve tarihi konuşturan belge niteliğindeki nesnelerdir. Bu özellikleri nedeniyle bu nesnelerin incelenmesi bir bilim dalı olarak kabul görmüş ve [[nümismatik]] bilimi doğmuştur.
 
İlk kez 2600 yıl önce Batı Anadolu'da basılan sikkeler, birbirinden bağımsız olarak yalnızca birkaç toplumda; Anadolu'da, [[Hindistan]]'da ve [[Çin]]'de ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sikke biliminde üç ayrı gelenekten ya da ekolden söz etmek mümkündür.
 
Yeryüzünün Anadolu-Akdeniz havzası ve Ortadoğu bölgelerini kapsayan bölümünde çeşitli zaman dilimlerini kapsayan sınıflandırmalar da yapılmaktadır. Örneğin sikkenin icadından Bizans Devletinin sonuna kadar basılan sikkeler "Antik Nümismatik" adı altında incelenirken, orta çağ İslam Devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu dönemi sikkeleri "İslami Nümismatik" adı altında incelenir.
 
== Kaynakça ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Madenî_para" sayfasından alınmıştır