Bâleybelen: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Kibele (mesaj | katkılar)
→‎Dilin çözülmesi: iç bağ eklendi
Phoenix.2652 (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
2. satır:
 
[[Muhyi-i Gülşeni|Muhyî]], Bâleybelen ile 200 eser yazar. Öğrencileri Bâleybelen'i devam ettirmeye çalışır, ancak neredeyse Muhyî'nin ölümüyle bu dil de kullanılmaz olur. Günümüze bu dille yazılan eserlerden pek azı gelebilmiştir.
Kökleri Şiraz'a dayanan Muhyî-i Gülşenî (Muhyî Çelebi), Kahire'deki Gülşenî topluluğunun bir üyesidir. 1528'de Edirne'de doğmuş, 1605'te Mısır'da vefat etmiştir. Ömrünün ortalarına doğru, Arap harflerine dayalı Osmanlı Türkçesi alfabesi ile yazılan ve Sufî öğretisine ait terimleri aktarma gibi bir amaç taşıyan Bâleybelen dilini meydana getirmiştir. Sadeleştirilmiş Arapça dil bilgisi kuralları üzerine kurulu olan dilinin söz varlığını ise Türkçe, Farsça ve Arapça kelimelerle oluşturmuştur. 16. yüzyılın sonlarına doğru Bâleybelen'in dil bilgisi esaslarını da barındıran bu yapay dille yazdığı eserini kaleme almış ve yaklaşık 10.000 kelimeden müteşekkil hacimli bir sözlük ortaya koymuştur.
 
Bâleybelen dilinin keşfi 1800'lü yılların başında gerçekleşir. Fransız bilim adamı ve yazar Rousseau, Halep'teki gezisi sırasında, kendisine son derece yabancı gelen bir dille yazılmış esrarengiz bir eserle karşılaşır ve tüm uğraşlarına rağmen ne eser hakkında bilgisi olan birisine ulaşabilir, ne de eserin içeriğini ve dilini çözebilir. Ardından, eserin ilk sayfasının bir kopyasını Osmanlı tarihçisi ve Alman Elçilik Ateşesi Hammer'a gönderir; fakat Hammer da bu işin üstesinden gelemez. Nihayet eser, Oryantal Diller Okulu dil bilimcisi ve oryantalist Silvestre de Sacy'e ulaştırılır. Sacy, yaklaşık 8 yıl sonra eserin bir başka nüshasına İmparatorluk Kütüphanesi'nde yer alan doğu yazmaları koleksiyonunda rastlar ve eser üzerindeki çalışmalarına başlar. Ona göre Bâleybelen, yeryüzünden silinmiş bir kavme ait ya da Kabalizmi temsil eden bir dildir. Aynı zamanlarda, oryantalist Alessandro Bausani, eserin yazıldığı dili "ilk yapay dil" olarak tanımlar. 150 yıl kadar sonra ise, eserin yazarının Muhyî-i Gülşenî olduğu anlaşılır.
== Dilin çözülmesi ==
 
Türkiye'de, ilk olarak 1966 yılında Mithat Sertoğlu, "Hayat Tarih" adlı dergide yayımlanan "İlk Milletlerarası Dili Bir Türk İcat Etmişti" başlıklı yazısında Bâleybelen'e değinir. İstanbul Üniversitesi Eski Türk Edebiyatı profesörlerinden Mertol Tulum'un öğrencisi olan Mustafa Koç ise, Bâleybelen ile ilgili olarak 2001 yılında başladığı çalışmasını 2006 yılında tamamlar ve "Baleybelen/İlk Yapma Dil" isimli 751 sayfalık kitabını yayımlar. Koç, kitabınının girişinde şunları aktarmaktadır:
Fransız araştırmacı [[Jean-Jacques Rousseau|Rousseau]], [[Halep]]'te gördüğü, tanımadığı dilde yazılmış bir kitabı önce ünlü Osmanlı tarihçisi ve o tarihte [[İstanbul]]'da Alman ataşesi olan [[Hammer]]'e gönderir. [[Hammer]] şifreleri çözemez ve Paris'teki Doğu Dilleri Okulu akademisyeni [[Sylvestre Sacy]]'den yardım ister. Sacy sekiz yıl araştırmasına rağmen bu dili kimin, niçin ve nasıl tasarladığını bulamaz. Kaybolmuş bir millete ait olabileceğini düşünür ve bu mealde bir makale kaleme alır.
 
Bu eser; yapma dil, kusursuz dil, ortak dil ve kaynak dil çalışmalarının bilinen ilk müşahhas örneğidir. 16. yüzyılda kaleme alınan Bâleybelen (Muhyî’nin Dili/Lisânü’l-Muhyî) Doğu dillerinin (Türkçe, Arapça, Farsça) imkanlarıyla sufî tecrübenin harmanlandığı eşsiz bir metindir. Aynı zamanda 19. yüzyılın medeniyetler ve kültürler Babilinde ortak dil oluşturma hamlelerinin ilk müjdecisidir.
 
Osmanlı kültür hayatında müspet akisler bırakan; devlet ricali, ilmiye sınıfı ve sufî muhitlerin ilgisini çeken Bâleybelen, Osmanlı medeniyet tarihinin orijinal bir veçhesi olmakla kalmaz, bilim tarihinde ilk inşa edilen dil olarak da yerini alır. Osmanlı Türkçesinin tam bir gramerini de içeren risalelerin yanında 10.000 madde başı içeren Bâleybelen sözlüğü Türkçe, Farsça ve Arapça karşılıklarıyla yer alır.
 
200 eser meydana getiren Muhyî, bu ve diğer çalışmalarında dönemine ve kendi iç dünyasına dair verdiği zengin bilgilerle Osmanlı’yı müessese ve insanlarıyla daha yakından görmemizi sağlar. Bu çalışmada transkripsiyon ve edisyon kritikleri yapılarak işlenen Bâleybelen metinleri ve Muhyi’nin hacimli biyografisi bir çok bilinmeyenin aydınlatılmasında katkıda bulunacaktır.
 
Bâleybelen, eski zamanlarda, öğretilerin insanlara ulaştırılması ya da gizli topluluklar arasındaki anlaşmayı sağlaması; ayrıca yapay dillerin, sadece son dönemlerde Batıda üretilmediğini ve çok eskiden beri var olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
 
Bâleybelen ile ilgili ilk bilimsel araştırma ise 1966'da [[İstanbul Üniversitesi]] Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. [[Mithat Sertoğlu]]'nun ''İlk Milletlerarası Dili Bir Türk İcat Etmişti'' başlıklı makalesidir. Bâleybelen şifrelerini ilk çözen ise beş yıllık araştırma sonucu dilbilimci [[Mustafa Koç (dilbilimci)|Mustafa Koç]] olur. Mustafa Koç, ''Bâleybelen / İlk Yapma Dil'' (2006) adlı kitabıyla bulgularını yayımlar.
 
== Dış bağlantılar ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Bâleybelen" sayfasından alınmıştır