Yemişçi Hasan Paşa: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
|||
27. satır:
Saraydan ayrılmasından sonra iki defa yeniçeri ağalığı yaptı. Vezir rütbesi verilip [[Şirvan]] Beylerbeyi görevini aldı. Sonra kubbealtı veziri olarak İstanbul'a döndü. Sadrazam [[Damat İbrahim Paşa]]'nın üçüncü sedaretinde iken Avusturya Seferi sırasında İstanbul'da bulunup "İstanbul Muhafızı" ve "Sedaret Kaymakamı" görevini yapmaya başladı. Bu görevde iken devletin resmi parası olan gümüş akçenin devamlı tağyiş edilip değer düşürülmesini önlemeye çalıştı ve yeni rayici düşük, ama istikrarlı olarak değerini koruyan gümüş akçe kestirdi. Serdar olan Sadrazam Damat İbrahim Paşa ordu ile Belgrad ordugahında iken 10 Temmuz 1601'de ölmesi haberi İstanbul'a ulaşatığı zaman Yemişçi Hasan Paşa 22 Temmuz 1601'de sedarete getirildi. <ref name="uzuncarsili"/>
Yeni sadrazam Yemişci Hasan Paşa Damat İbrahim Paşa'nın dul kalan karısı ve padişahın kızkardeşi Aişe Sultan'la evlendi ve
Önemli bir stratejik Osmanlı kalesi olan ''İstolni Belgrad'' (günümüzde [[Székesfehérvár]]) Fransız " Mercœür Dükü Filip Emmanuel" generalliği ile fanatik bir Katolik papazı "Brindisi'li Lorenzo" idaresinde olan bir Avusturya ordusu tarafından kuşatarak ellerine geçirildi. Bu kalenin kaybı serdar Yemişci Hasan Paşa'nın idaresizliğine atıf edildi. Fakat 9 Eylül 1601'de Avusturya İmparatoru [[Arşidük Ferdinand]] komutasında 100.000 kişilik bir orduyla (günümüzde [[Nagykanizsa]] verilmiş olan Kanije kalesini kuşattı. [[Tiryaki Hasan Paşa]] 9.000 kişilik bir orduyla 73 gün süren [[Kanije Savunması]] yaptı. Sonunda 8 Kasım 1601'de, Tiryaki Hasan Paşa Osmanlı kuvvetleriyle Haçlılara bir gece baskını yaptılar; Arşidük Ferdinand bundan çok zorlukla kaçıp canını kurtarabildi. Avusturya ordusu tarafından 47 büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, dağlarca erzak, Ferdinand'ın altın tahtı ve otağı geride bırakıldı ve bunlar Osmanlılar eline geçti. Osmanlı devleti için büyük bir avuntu meselesi oldu ve Yemişci Hasan Paşa'nın hatalarını unutturdu.<ref name="sakaoğlu">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları''', İstanbul:Oğlak say.196</ref>
|