Tarhuncu Ahmed Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Noyder (mesaj | katkılar)
Noyder (mesaj | katkılar)
34. satır:
Osmanlı Devletinde ilk defa olarak devletin gelirlerini ve harcamalarını ayrıntılarla öğrenip bir devlet bütçesi hazırlamak için bir kurul kuruldu. Bu kurul [[Kemankeṣ Kara Mustafa Paşa]]'nın son sadrazamlık yılı olan 1643 ile 1652 yılı arasındaki yaklaṣık 10 yıl için devletin defterlerini inceledi. Bu dönemde devlet gelirleri, yeni vergiler (özellikle "değirmen vergisi" ve "hane vergisi") ihdası ile 5.329 yük olmuştu; devlet harcamaları ise 1643'de yaklaşık 6.000 yük iken 1650'de yaklaşık 5.500 yüke indirilmişti.
 
Ayrıca Osmanlı Devleti maliye sisteminde ilk kez olarak gelecek yıl için, yani 1652 yılında başlayan Hicri 1060 yılı için, ''Tarhuncu bütçesi'' adı verilen bir bütçe defteri hazırlandı. Bu bütçeye göre Hicri 1060 yılında bir yılda taşra eyaletlerinden gelen toplam cizye, avarız, mukataat bedelinden oluşan devlet gelirinin 5.329 yük olacağı hesaplanmıştı. Devlet harcamaları olarak yeniçeri ocağı, acemioğlan ocakları, bostancı ve baltacı ulufeleri ile Saray, Tersane, Donanma, İstabl-i Amire, Cebecihane, Tophane vb giderleri 6.872 yük olacaktı. Devlet bütçe sorunlarının devamlı olarak çıktığı bilinmekteydi. "Tarhuncu Bütçesi"'ne göre Hicri 1060 yılı için devlet bütçesi açığının yaklaşık 1.600 yük olacağı hesaplandı.<ref>1 kese 500 kuruş olması hesabıyla, gelir 14.503 kese; harcama 16.400 kese ve Hicri 1060 yılı için bütçe açığı 1.997 kese </ref><ref name="uzunçarsılı"/><ref><ref name="sakaoğlu">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları'', İstanbul:Oğlak Say. 376</ref>
 
Bütçe sorunlarının büyük bir kısmı bu bütçe açıklığından ortaya çıkmakla beraber, bir kısmının da kısa dönem likidite sorunu olduğu, yani devlet harcamalarının devamlı olmasına rağmen, eyaletlerde gelirlerinin tam olarak zamanında toplanaması, planlanan zamanda merkeze sevkedilmemesi ve gelirlerin düzenli olmamasına bağlı olduğu da anlaşılması gerekmekteydi.
40. satır:
Tarhuncu Ahmet Paşa ayrıntılı bütçe defteri hazırlandıktan sonra, özellikle sarayın ve sonra devlet ilerigelenlerinin harcamalarında kesinti yapmaya koyuldu. Bu harcamalar kısıntısı ona çok düşman kazandırdı.
 
20 Kasım 1652'de İstanbul çarşılarına yakın Esir Hanı'nda çıkan bir yangın başkent çarşılarının yoğun olduğu Çarşıkapı, Gedikpaşa, Çemberlitaş, Mahmutpaşa, Beyazıt ve Mercan mahallelerinde büyük zararlar verdi. Bu zararlar başkentte para darlığı sorununu tekrar gündeme getirdi. Defterdar kısa vadeli finans bulmak için 15 kese borç alıp "Mum Eminliği" imtiyazını "Devletoğlu" adlı bir gayrimüslime verdi. Saraydan ve rical konaklarından baltacılar Devletoğlu'nun idare merkezi olan dûkkanını kahve, mum, şeker istekleriyle aşındırmaya başladılar. Bu yuzden baltacılar ile Devletoğlu adamları arasında çatışmalar çıktı ve Devletoğlu şahsen dayak atılmakla tehdit edildi. Sonunda sorunlarla baş edemeyeceğini anlayan Devletoğlu defterdara verdiği nakit krediyi geri alamadan ortadan kayboludu. <remref name="sakaoğlu"/>
 
Padişah IV. Mehmet daha çocuk yaşlarında idi ve avcılık dışında övünecek bir yeteneği bulunmamaktaydı. Devlet erkanı, hatta padişah huzurunda bile, devamlı birbirleriyle kıyasıya rekabet hatta çatışma halindeydiler. Tarhuncu Ahmet Paşa'nin düşmanları, başta [[Valide Sultan]]ı ve hatta çocuk padişahı [[sadrazam|sadrâzam]] aleyhine harekete sevk etmekteydiler. En sonunda bu düşmanların sadrazamın padişahı tahttan indireceği iftirası saraylıları birleştirdi ve Tarhuncu Ahmet Paşa'nın sadrazamlıktan uzaklaştırılmasına dair bir hatt-ı hümayun çıkartıldı.<remref name="sakaoğlu"/>
 
[[Nevruz]] günü olan [[21 Mart]] [[1653]]'de sadrazam yılbaşı hediyelerini pâdışâha takdimden sonra donanma işleri için tersanede bulunduğu sırada saraya davet olunarak deniz yoluyla Hasbahçe'ye girdikten sonra kendisini [[kızlar ağası]] (darüssaâde ağası) karşılayıp sadaret mührünü geri aldı. Vezir-i âzamlığı 9 ay kadar sürmüştü.
 
Sonra Tarhuncu Ahmet Paşa [[bostancı]]lara teslim edilip onlar vasıtası ile boğuldu. Cesedi, ilk efendisi [[Hocazâde Musa Paşa]]'nın zevcesi tarafından gönderilen adam vasıtasıyla saraydan alınarak [[Üsküdar]]'a miskinler mevkiine defnedildi. Ölümünde yaşı 60'i geçmişti.<ref name="uzunçarsılı"/>