Vikipedi:Deneme tahtası: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır:
Atatürk, bütün sanat dallarına önem verdiği gibi, müziğe de büyük önem vermiştir. 1913 yılında Sofya’da askeri ateşe olarak görev yaptığı dönemde, çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamış, klasik müzik konserlerine ve operalara giderek bu tarz müzik türlerini yakından tanıma fırsatı bulmuştur.
{{/Bu satırı değiştirmeden bırakın}}
wikipediayı keşfediyorum.bkoc
 
Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından bir çok yeniliklere imza atan Atatürk, topluma öz Türk musikisi dışında, klasik müzik ve operayı da sevdirmek ve tanıtmak için çalışmalarda bulunmuş, bu tür müzik konserlerini izlemeye giderek, halkında bu yeni müzik türlerini sevmesini arzulamıştır.
hmm. demek ki yanlış bilgilendirmeler böyle oluyomuş.(bknz: kafasına göre yazmak) hemen düzeltmek lazım :)
 
lalalallalalalaaaaaaaaaaaalaaaaaaalaaaaaaaslıııııııııııııııııııııııııııııııııııııı
Türk toplumuna evrensel müziğin çok sesli ezgilerini tanıtmayı, sevdirmeyi amaçlayan Atatürk, Türk musikisinin gücünü ve etkisini hiç bir zaman görmezden gelmemiş, şarkılar ve türküler onun günlük yaşamının bir parçası olmuştur adeta.
 
Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan türkülerin toplumun bir aynası olduğunu, hüznü ve sevinci içerisinde barındırdığını iyi bilen Büyük Önder, “Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir” demek suretiyle, müziğin yaşamın ta kendisi olduğunu ifade etmiştir.
 
Atatürk’ün beğendiği bestekâr, güfteci ve güçlü yorumcular arasında bulunan; Münir Nurettin Selçuk, Saadettin Kaynak, Mustafa Nafiz, Afitap, Yesarî Asım Arsoy, Hamiyet, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Selahattin Pınar ve daha nice sanatçıların seslendirdiği şarkı ve türkülerden başka, Atatürk’ün tren yolculukları sırasında Necip Celal Andel’in Seyyan (Oskay) tarafından seslendirilen “Yıllar” tangosunu dinlemesi, O`nun müziğin her dalı ile yakından ilgilendiğinin göstergesidir.
 
Atatürk’ün bir başka türlü sevdiği ve dinlerken duygulandığı Rumeli türkülerini de unutmamak gerekir. Falih Rıfkı Atay, ‘Çankaya’ adlı kitabında, Atatürk’ün Rumeli türkülerini dinlerken hissettiklerini “Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sıla acısı gözlerinde yaşarırdı” sözleriyle açıklar.
 
Şarkı ve türkü dinlemekten büyük keyif alan Atatürk, söylenen şarkı ve türkülere kendiside zaman zaman eşlik etmiş, sahnedeki sanatçılar ile yakından ilgilenmiştir.
 
Atatürk’ün müziğe verdiği önem ve müziğin gelişimine dair yaptığı çalışmalar, onun bir sanat aşığı olduğunun ispatıdır adeta.
 
Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türkülerden bazıları
 
Söyle Ruhum Sevdan Beni Kaç Yıl Yakacak
 
Aşk Denilen Cellata
 
Aman Beyim
 
Kadın Kıyma Canıma
 
Çeşmesinin Üstüne
 
Beni Sevmez Biliyorum
 
Gözlerim Arıyor Seni Her Yerde
 
Ayrılamam Ölsem Bile
 
Dağları Hep Kar Aldı
 
Gönül Durmaz Su Gibi Çağlar
 
Gözüne Sürme Çekmiş
 
Yüzüne Dolan Her Gece (Gözün Aydın)
 
Tam Üç Sene
 
Beyoğlu’ndan Geçerken
 
Gelmiş İken Buraya (Çal-Çal)
 
Ağlarım Çağlar Gibi
 
Fırat (Bingöllerden Süzülürsün)
 
Demedim Hiç Ona Kimsin (Ah Kadın Ah O Kadın)
 
Bahçenizde Sümbül Olsam Sevdiğiniz Bir Gül Olsam
 
Köpürsün Badeler Taşsın Dökülsün Neş’eler Gelsin
 
Süzüp Süzüp de Ey Melek
 
Bir Nev-Civansın Şuh-i Cihansın
 
Etme Beyhude Figan Vazgeç Gönül
 
Çiçekten Nağmeden Bir Deste Bağlar
 
Bir Yer ki Sabah Olmayacaktır
 
Leylakların Hayali Salkımların Emeli
 
Aşkınla Yanan Gönlüme
 
Delisin Deli Gönlüm
 
Sabah Yıllardan Beri
 
Yürü Dilber Yürü Ömrümün Varı (Sürmelim Aman)
 
Cana Rakibi Handan Edersin
 
Yanık Ömer
 
Şahane Gözler Şahane
 
Alişimin Kaşları Kare
 
Yemen Türküsü
 
Vardar Ovası
 
Çanakkale İçinde
 
Dağlar Dağlar Viran Dağlar
 
Havada Bulut Yok
 
Bülbülüm Altın Kafeste
 
Kırmızı Gülün Alı Var
 
Atladım Bahçene Girdim
 
Sarı Zeybek
 
Atatürk döneminde müziğin gelişimi adına yapılan çalışmalar
 
Makam-ı Hilâfet Mızıkasının İstanbul’dan başkent Ankara’ya getirilerek ‘Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti’ adı altında yeni bir yapıya dönüştürülmesi (1924).
 
Tevhid-i Tedrisat Kanununun (Öğretimi Birleştirme Yasasının) yürürlüğe girmesiyle genel müzik eğitiminin lâik bir temele oturtulması (1924).
 
Ankara’da Musiki Muallim Mektebinin kurulup açılması (1924).
 
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla tekke müziğinin varlık nedeni ve ortamının kaldırılması (1924).
 
Müzik öğrenimi için Avrupa’ya yetenekli gençlerin gönderilmeye başlanması (1925).
 
Halk müziği ezgilerinin derlenmeye başlanması (1925) ve notaya alınan ezgilerin yayımına geçilmesi (1926).
 
Batı müziği bölümü eklenmiş olan İstanbul’daki Dârülelhanın konservatuvara dönüştürülmesi (1926).
 
İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda geleneksel Türk Sanat Müziği eserlerinin saptanmasıyla görevli Tesbit ve Tasnif Heyeti’nin kurulması (1926) ve bu eserleri seslendirmek için Konservatuvarda İcra Heyeti’nin oluşturulması (1927).
 
Avrupa’daki müzik öğrenimini tamamlayarak yurda dönen gençlerin Musiki Muallim Mektebinde görevlendirilmesi (1927-1930).
 
Çok sesli müziğe temel olmak üzere müzik teorisi kitaplarının yayımlanmaya başlaması (1928)
 
Balkan Oyunları Müzik Festivali’nin düzenlenmesi (1931).
 
Halkevlerinin kurulması ve halkla bütünleşmek üzere etkinliklerinin başlaması (1932).
 
Atatürk’ün ünlü 10. Yıl Söylevi’nde Türk müzik kültüründe “çağdaşlaşma” amacını belirtmesi (1933) ve TBMM’nin açılış söylevinde evrenselleşmeyi açıkça dile getirip kültürel hedef olarak göstermesi (1934).
 
İlk Türk operası kabul edilen Öz Soy’un Adnan Saygun tarafından bestelenip sahnelenmesi (1934).
 
Millî Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu’nun çıkarılması (1934).
 
Müzik alanını da kapsayan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün kurulması (1935).
 
Başta Paul Hindemith olmak üzere, Avrupa’dan ünlü müzik uzmanlarının davet edilerek görevlendirilmesi (1934-1935-1936).
 
Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kurulması ve öğretime başlaması (1936).
 
Musiki Muallim Mektebi’nin Gazi Terbiye Enstitüsü’ne aktarılarak bağlanması (1937- 1938).
 
Türkiye’de bilimsel yöntemle uygulanan en büyük ve en geniş kapsamlı halk ezgileri derleme çalışmalarının başlaması (1937).
 
Türkiye’nin ilk büyük halk müziği arşivi olarak Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Türk Halk Ezgileri Arşivi’nin kurulması (1937).
 
Ankara’da Askerî Mızıka Okulu’nun kurularak öğretime başlaması (1938).