Gün Olur Asra Bedel: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
22. satır:
</blockquote>
 
Aytmatov'un çok tanınan eserlerinden biri olan "Gün Olur Asra Bedel", diğer adıyla "Gün Uzar Yüzyıl Olur" esas itibarıyla [[Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği|Sovyetler Birliği]] döneminde yaşanan sosyal ve kültürel sorunların bir öz eleştirisidir. Aytmatov, romanında, geçmişin [[Efsane|efsaneleriyle]] geleceğin bilim kurgusunu harmanladığı çok özel bir teknik uygulamıştır.
 
[[Çağdaş romancılık|Çağdaş romancılığın]] başyapıtlarından biri olan Gün Olur Asra Bedel, aslında yalın bir kurguya dayalıdır. Uçsuz bucaksız [[Bozkır|bozkırların]] kuş uçmaz kervan geçmez köşelerinin birinde, belki ayda bir trenin geçtiği istasyonda görevli iki arkadaştır, Yedigey ve Kazgangap.
59. satır:
 
{{roman-taslak}}
'''Romanın Konusu:'''
İkinci Dünya Savaşı'ndan beri arkadaşı ve en yakın dostu Kazangap'ı, vasiyeti üzerine, atalarından miras kaldığına inandığı ve kutsal bildiği Sarı Özek bölgesinde bir mezarlığa gömmek istemesinin ve bu süreçte yaşadığı çelişkilerin öyküsüdür
 
'''Romanın Ana Fikri:''' Insanların birbirleri içerisinde sayıgıyı, sevgiyi, hoşgörüyü, kültürü ve aynı zamanda insanların mankurt olmaktan kurtarılması mesajını vermektedir. Mankurt olmak; Kişilerin, başka milletlerden olan kişilere karşı kökünde yabancılaştırma, sosyal yaşantılarını unutturma ve hafızalarını yitirmelerini sağlamaktır.
 
'''Romanın Karakterleri:'''
 
Yedigey: Romanın başkahramanıdır. Mantıklı düşünen, hoşgörülü ve saygı değer bir insandır. Çocukları için Sarı-özek bozkırlarında Boranlı istasyonunda çalışarak ailesini geçindirmeye çalışan bir babadır. Kazangap ile çok uzun bir dostluğu vardır.
 
'''Kazangap''': Ak saçlı, sevimli, Boranlı istasyonunda tanınan, bilinen, saygın bir insandır. Yedigey’e yardımcı olmuş ve Ona önderlik yapmıştır. Kazangab’ın bir kızı bir de oğlu vardır. Kızının ismi Ayzade, Oğlunun ismi Sabitcan’dır.
 
'''Ukubala''': Yedigey’in hayat arkadaşı, anlayışlı, sevecen bir bayandır.
 
'''Abutalip''': Yugoslavya’dan savaş esnasında esir düştüğü için sürgün edilmiştir. Çocuklarına çok değer veren, mükemmel bir babadır.
 
'''Sabitcan''': Kazangab’ın oğludur. Okumuş, yüksek tahsil görmüş fakat bencil bir insandır. her şeyi kendim biliyorum havasındadır.
 
'''Nayman Ana''': Zamanının efsanesidir. Çok acı çekmiş bir anne olmasına rağmen, çok temiz yürekli bir Kırgız annesidir. Mankurt olan oğlu ile bir hayat sürdürmeyi bile göze alabilen saygıdeğer bir insandır.
 
'''Karanar''': Yedigey’in Sarı-Özeğe geldiği zamanlarda geçimini sağlaması için Kazangab’ın Yedigey’e verdiği hediyedir. Karanar Boranlılar da cengaver bir devedir.
 
'''Romanın Özeti''':
 
 
Burada trenler batıdan doğuya doğudan batıya gider gelir ,gider gelirdi…bu yerlerde demir yolunun her iki yanında ıssız,engin, sarı kumlu bozkırların özeği sarı-özek uzar giderdi..trenler gelip geçiyordu. Yedigey karısı Ukubalanın geldğini gördü. Evet oydu. Telaş lı telaşlı geliyordu.. bir haber getiriyordu. Bey bey kazangap ölmüş . Yedigey bunu duyduğunda çok üzülmüştü. Böyle bir insan onun la tam otuz yılını geçirmişti. Acı bir gerçektiki. O baraka evin içinde ölmüştü.. Yedigey'e düşen görev artık tam anlamıyla onun naşını şerefli bir şekilde. Kazangaba yakışır bir şekilde ceneza töreni düzenlemekti. Dört elle sarıldı yapacaklarına.. karısı ukubal bey diye seslendi.. çocuklarına haber vermeyecek miyiz dedi. Yedigey önce sustu sanki gözleriyle bir şeyler anlatmak ister gibi. Evet Kazangab'ın çocukları var değil mi haklsıın.. babalarını hiç hatırlamıyan .. ona deger vermeyen çocuklar.. oysa kazangap onlar için evini develerini satıp oğlu olan sabitcanın yanına yerleşmişti. Oysa yapamdı orada .. tekrar sarı özek boranlı taafına geri geldi… oğlu okumuş mektep görmüş ama bencil biri nsandı. her şeyi ben bilirm ben yapaım havasındaydı .. babsına hiç enzemiyordu. Kazangap onu okutmak için elinden geleni ardına koymamıştı. Kazangap Yedigey'in ilk zamanlar buraya Boranlı'ya geldğinde elinden tutan tek insandı .. Yediğey'in can dostuydu….
 
 
 
Kızı ayzadeye sabitcana haber vermek üzere .. tren istasyonundaki çalışan yardımcılardan biri 17 numaralı trene binip haber verecekti.. kazangabın öldüğünü duyan kzıı ayzade feryatlar ediyordu. Ukubalaya sımsıkı sarılmış ondan güç istiyordu. Babasını kaybetmişti… fakat bilinen gerçektirki.. kazangap oarada o barakada öelecek bir insan degldi. .. kazangabı gömmek üzere.. yola koyulacaklardı . öncelikle merhumu Müslüman dinin gerktiği şeklde yıkayıp. Namazının kılınması gerekti. Hemen yediğey merhumu yıkamak üzere abdest aldı. Ve hiç korkmadan yıkadı tertemiz yaptı. Yanında ise adilbay vardı .korkuyordu adilbay yüzenden belliydi… yedigey yaklaş adil bay elbet bir gün bu bedenler kara toprak olmayacakmı.? Öğren ben ölürsem benim cesedimi kim yıkyacak dedi… adilbay halksın der gibi kafa salladı….ve bir adım ileri attı..
 
Yedigey karanarın üzerinde, arkada ise kazangabın naaşı ile Anabeyit mezarlığına doğru ilerliyorlardı. Yolda ilerlerken Yedigeyle Kazangabın Sarı-özekte geçirdiği anıları gözü önüne geli vermişti. Kazangabı anabeyit mezalığına defnetmeye giderken sürekli yedigey, kazangap ile olan anılarını hatırlıyor ve suratında hafif bir tebessüm oluşuyordu sürekli. Yedigey’in aslında içi yanıyordu çünkü dostunu kaybetmişti. Ama anılar ile tebessüm edebiliyordu. Bu yol esnasında geçmişe gitmesi ile geleceğe geri gelmesi o kadar uzun sürüyordu ki, anıları çok hoş çok güzel ve çok tutucu idi. Geçmişten geri gelmesi o an için belki 1 dakikalık bile olsa, Yedigey için bir ömre bedeldi.
 
O zamanlar Sarı-Özeğe uzay üssü kurulmuştu. Bu uzay üssüde Orman-Göğüsleri olarak adlandırılıyordu. Tek amaçları Boranlı istasyonları ile dünya arasında iletişim kurabilmekti.
 
Ana-beyt mezarlığına doğru yol alırken , Kazangap ile Yedigey’in yanlarına yerleşen, onlarla dost olan Abutalip ve eşi Zarife bir anda aklına gelivermişti. Ozamanlar Yedigey’de ilk defa Sarı-Özeğe geldiğinde nasıl Kazangap Yedigey’e yardım ettiyse şimdi sıra Yedigey’deydi. Abutalip Sarı-Özeğ’e bir türlü alışamamıştı. Çünkü onun yaşayış tarzı böyle değildi, sürgün olmuştu. Savaş esnasında Yugoslavya’da suçsuz yere esir düşmüştü ve sürgün edilmişti. Oysa o bir öğretmendi. Eşi ile aynı mesleği paylaşıyordu. 2 tane çocukları vardı, onlar şehir hayatına alışmışlardı. Sarı-Özek’in sıcak kızgın güneşi onların tenlerini yakıyordu. Emek ve Daul daha çok küçüklerdi. Yedigey Abutalip’in çocuklarını çok seviyordu özellikle Emek’i. Abutalip’in evinin ışığı akşamları geç vakte kadar yanık kalıyordu, Yedigey bundan şüphelenerek neden ışıklarının açık olduğu sorduğunda, Abutalip ona, Yugoslavya’da yaşadıklarını anı defterine yazıyordu. Tek amacı çocuklarının büyüdüklerinde onlar için nasıl çabaladıklarının bilinmesini istiyordu. Teğmen Tansıkbayev bu durumdan şüphelenir ve Abutalip hakkında Yedigey ile sohbet etmeye başlar ve bunun altında bir şeyler arar, sonuç olarak Abutalip’in ailesinden ayırarak sürgün eder. Uzun bir süre sonra ailesi Abutalip’in gelmesini beklerken, ölüm haberini alırlar. Yedigey bu olaydan sonra Zarife’ye daha da yakınlaşır, acılarını paylaşır fakat aynı zamanda da hisleirni kontrol edemez ve Zarife’ye aşık olur. Bunu hisseden Zarife ise gitmek için çabalar harcıyordu. Yedigey’in devesi Sarı-Özek tarafında dişi develerle çiftleşmeye gidiyor ve çevresien zarar veriyordu. Yedigey’e haber ediyorlar gel deveni al diye, ve Yedigey’e tam giderken Zarife ona ördüğü atkıyı veriyor ve Yedigey gittikten sonra, Zarife ve çocukları Sarı-Özek’ten uzaklaşıyorlardı. Yedigey geri geldiğinde Zarife ve çocukların gittiğini duyunca çok kızıyor ve tren istasyonuan gidiyordu. Kim bu trenin gitmeisne izin verdi diye bağırırken, Kazangap ben diye cevap verdi. Yedigey olanı biteni anlattıktan sonra, Kazangap ben bunları bildiğim için Zarife’nin gitmesine izin vermiştim dedi. Yedigey’in Zarife’den sonra kalan tek şey, Zarife’nin onun için ördüğü atkı idi.
Ana-Beyt mezarlığına daha 2 saatlik yol vardı. Insanlar Ana-Beyt mezarlığında gömülü olan Nayman ana efsanesine inanırlardı. Nayman Ana’nın ölümüne sebeb olan sadece Juan Juan’lardı. Bu topluluk insanların hafızalarının yok olmasını sağlıyordu. İşkence ediyorlardı. Bunların amacı ise insanları köleleştirmek ve develerinin çobanları olmasını sağlamaktı. Nayman-Ana’nın oğluda mankurt olmuştu. Nayman-Ana oğlunun yaşadığını biliyordu, onu aramak üzere yola koyuldu. Oğlunu develerin arasında buldu onunla konuşmaya çalıştı. Hemen ardından Juan Juan’lar tarafından yakalandı ve işkence görerek öldürüldü ve Ana-Beyt mezarlığına gömülmüştü.
Artık yedigey Kazangap’ı gömmek üzere Ana-Beyt mezarlığına yaklaşmıştı fakat önlerine bir engel çıktı Ana-Beyt mezarlığına başka bir ölünün gömülmesinin yasak olduğunu bir nöbetçi asker söyledi. Yedigey ve Sabitcan asker ile konuşup anlaşmaya çalışıyorlardı. Fakat asker izin vermiyordu. Hemen ardından Sabitcan buna şiddetli bir şekilde itiraz ediyordu o sırada Yedigey Kazangap’ın gömülemeyeceğini anladı ve Sarı-Özek’e doğru geri dönerken bir anda durdu ve Müslüman geleneklerien göre gömülmek üzere mezarlığına götürülen merhum geri dönmez dedi ve eliyle işaret ederek buraya gömmeliyiz dedi. Sabitcan buna itiraz ederek,- neden benim görüşümü almıyorsunuz ben oğlu değilmiyim dedi fakat razı geldi. Kazangabı en sonunda defnetmişlerdi. Yedigey bunun ardından eğerki bir gün bedenim kara toprak olursa beni de can dostum olan kazangap’ın yanına gömün dedi.
 
{{Cengiz Aytmatov}}