Sala: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Krkzn (mesaj | katkılar)
2007-01-21 13:32:58 tarihli Krkzn sürümü geri getirildi.
1. satır:
'''Sala''' veya '''salavat-ı şerife''', [[Cuma]] [[ezan]]ından önce cuma günleri [[minare]]den okunur. Ayrıca, bir [[vefat]] duyurusu olarak her zaman vakit namazlarından önce okunur.
Sala', dua, namaz, ahret anlamlarına gelir. Genel anlamda Hz. Muhammed'e Allah'tan selam ve esenlik dileyen bestelenmiş dualardır. Salanın tarihi ezana göre oldukça yenidir. Müslümanlığın başlangıcında minarelerden sala vermek adeti yoktu. Cuma namazından önce sala verilmesi usulü ilk defa 1300 yılında Mısır hükümdarı Melik Nasır Kalavun'un emriyle uygulamaya sokulmuştur.
 
Salavat, Hz. Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere saygı ifade etmek için okunan dualardır. İnsanların tehlikeli bir durumla karşılaşınca 'salavat getirmesi' deyimi de buradan kaynaklanır. Sala vermek bir açıdan minareden salavat okuyarak namazı haber vermek olarak da kabul edilebilir.
 
Sala eskiden çeşitli vesilelerle daha sık verilirmiş. Zamanımızda genellikle cuma namazları, bayram namazları, zaman zaman da sabah namazlarından önce verilmektedir. En bilineni cuma günleri namazdan bir saat veya 45 dakika önce verilen cuma salaşıdır.
 
Cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacı ile de sala verilir. Eskiden cenaze salası sadece önemli, hatırlı, varlığı yaşadığı çevreye şeref ve itibar kazandırmış kişiler için verilirmiş. Günümüzde yakınlarının talebi halinde herkes için verilmektedir.
Hz. Peygambere hürmet gayesiyle bilhassa tarikat büyükleri ve ulema tarafından çeşitli şekillerde tertiplenmiş, namaz gibi dinin en temel ibadeti yanında, başta cami ve tekkeler olmak üzere çeşitli yerlede yapılan törenlerde bazen bir kişi, bazen toplu halde okunan bestelenmiş övgü ve dua cümlelerinin hepsini içine alan bir terimdir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Efendimiz için okunan, Allâh’ın bağışlaması ve selâmının onun üzerine olması dileğini ifâde eden duâlara “salâvat”, “salâvât-ı şerîfe” denir. . Sözleri “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed” şeklindedir. Minârelerden okunan şekline “Salâ” denir. Eskiden akşam ezânı dışında, Öğle, İkindi ve Yatsı Ezânlarından sonra, Sabah Ezânından önce salâlar verilirdi. irticâlen okunan, bir kısmı da bestelenmiş olan duâlardır. Daha çok, “salâ okumak” yerine “salâ vermek” tâbiri kullanılır.
Salâlar eskiden her ezandan sonra, ezânın okunduğu makâmdan irticâlen okunurdu. Sabah ise ezândan önce verilirdi. Ayrıca mübârek gün ve gecelerde ezândan önce verilmesi ve ezândan önce de bir kasîde okunması âdet olmuştur.
Salânın sözleri içinde, Peygamber Efendimiz için söylenen “Yâ Rasûulâllâh, Yâ Habîbâllâh, Yâ Nebiyyallâh, Ya Rahmeten lil âlemîn, Yâ Nûra arşillâh...” gibi ifâdeler yer alır.
Fakat günümüzde salâ neredeyse okunmaz olmuştur. Önceleri ezânlardan sonra okunduğunu ifâde etmiştik. Anadolu’da bir çok yerde mübârek günlerde, sabah ve gecelerde hâlâ pek yaygın olarak okunmasına rağmen, (buralarda salâ ile birlikte minârelerden kasîde ve ilâhiler de okunmaktadır) ilmin ve san’atın beşiği olan İstanbul gibi bazı büyük şehirlerde, değil ezânlardan sonra, mübârek gün ve gecelerde, hattâ Ramazan’da bile okunmaz olmuştur. Bu uygulamanın “diyânet” veya “bölge müftülüğü” tarafından “gereksiz” ya da “bid’at” olduğu gerekçesiyle okutulmaması ise acınacak bir durumdur. Şu anda yaygın olarak “Dilkeşhâverân Sabah Salâsı” olarak bilinen salâ minârelerden “cenâze salâsı” okunmaktadır. Cum’â ve Ramazan gecelerinde ise bâzı küçük câmilerde, görevlilerin kendi tasarrufu olarak okunmaktadır.
Bizde ecdâdın bize mîrâsı olan bu uygulama kısıtlanırken, bâzı Arap ülkelerinde ezânlardan sonra sâla verilmesi âdeti hâlâ devâm etmektedir. Halbuki en azından mübârek gün ve gecelerde, mübârek günlerin sabahlarında verilebilir. Ramazan ayında sahurdan sonra imsâki belirtmek için verilebilir.
Bu salâtın dışındaki Cuma ve Bayram Salatı ile Cenaze Salâtı, günümüzdeki camî müezzinleri tarafından bilinmediği ve meşklerinde olmadığı için (diğer bir deyişle mûsikî bilmedikleri için), bir salâ verilmesi gerektiği zaman sadece sabah salâtı okunması adet haline getirilmiştir. Sabah Salâsı, otantik olarak aslında iki müezzin tarafından münavebeyle karşılıklı olarak
 
minarede ve sabah ezanından önce okunur.
1. Sabah Salâsı:
Eskiden minâreden sabah ezânlarından önce verilirdi. Bu eser, salâtların içinde en çok ün kazanmış olanıdır. Durak evferi usûlünde ve Dilkeşhaveran makamında yapılmıştır. Çok kuvveti bir ihtimalle Itrî'nin olduğu rivayet edilmektedir. Hatip Zâkirî Hasan Efendi'ye ait olduğunu da iddia edenler vardır. Bu salât dört bölümden oluşmaktadır.
 
"a" Esselâtü ve's-selâm
 
"b" Aleyke
 
"c" Ya seyyidena, ya Rasûlellah
 
"a " b" Habibellah
 
"a " b" Nebiyyellah
 
"a " b" hayra halkıllâh
 
"a "b " Nûra arşillâh
 
"d" Allah, Allah, Allah, Mevlâ Hu
 
İcra şekli iki türlü olabilir. Birinci şekilde, üçüncü bölüm olan ("c") ve Peygamberimizin güzel sıfatlarını vasıflandıran her bir bendin icrasından sonra röpriz yapılarak başa dönülür ve en sonunda "d" bendi okunarak bitirilir.
 
İkinci okunuş şekli ise, üçüncü bölümün ("c") her bir bendinden sonra "d" bendinin okunması ve yine her defasında başa dönülmesidir.
 
2. Cum’â ve mübârek gün ve gecelerde Salâ:
Cum’â günleri Öğle namâzının vaktinde Cum’â namâzı kılındığı için ezândan yaklaşık bir saat kadar önce salâ verilir. Bu salâ “Dilkeşhâverân Sabah Salâsı”nın yaygın olarak bilinmesinden dolayı Dilkeşhâverân veyâ Hüseynî, Bayati makâmında okuna gelmiştir. Aslında herhangi bir makâmda okunabilir ve uzun okunduğu takdirde çeşitli makâmlara geçki yapılabilir.
“Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Rasûlâllâh”
“Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Habîballâh”
“Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Nebiyyallâh”
“Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ seyyidel evvelîne ve’l âhhirîn”
“Ve selâmün alel mürselîn”
“Ve’lhamdü li’llâhi Rabbi’l âlemîn”
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in sıfatlarını ihtivâ eden bölümler makâmın durumuna göre uzatılabilir.
Ramazan ve Kurbân Bayramlarında “Sabah Namazı” ile “Bayram Namazı” arasında okunur. İki mûsikî cümlesinden oluşur. Bir müezzin tarafından solo kısımları okunur. Berâber okunan kısımları diğer müezzinlerin ve cemâatin iştirâkiyle okunur. Bu salâ da maâlesef artık bilinmemekte ve okunmamaktadır.Hatip Zâkirî Hasan Efendi’nin Bayatî makamında ve Durak evferi usûlündeki beş bölümden oluşan eseri şöyledir;
 
"a" Ya Mevlâ Allah
 
"b" Leyse'l- ‘ıydü limen lebise'l-cedîd
 
"c" İnneme'l- ‘ıydü limen hafe mine'l-va‘îd
 
"d" Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrafi nûri cemi‘il - enbiyai ve'l - mürselin
 
"e" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin
 
Bu salât, Cum'a ve bayram namazlarından önce iki müezzin tarafından minarede ve hatta camî içinde de icra edilir. Cami içinde müezzinin "a" bendini söylemesiyle başlar, "b" bendiyle cemaat cevap verir. Bunu takiben müezzin salâtın diğer bölümlerini okur ve bitirir.
 
 
3. Cenâze Salâsı:
Cenâze salâsı vefât eden bir Müslüman’ın vefâtını îlân etmek için minârelerden verilir. Sözleri vefât edene rahmet, af ve mağfiret dileyen duâlar ihtivâ eder. Her insanın hayâtının sona ereceği, sonsuz olanın ancak Allâh olduğunu anlatan âyetlerden de okunur. Genellikle hüzün verici bir makam olduğu için “Sabâ” makâmında irticâlen (emprovize olarak) okunur. Salânın uzunluğuna göre makam geçkileri yapılır.
“Salâ, salâ, sâlâââ,
“Ya muhavvile’l havli ve’l ahvâl, havvil hâlenâ ilâ ahseni’l hâl”
“Salâ”
“Accilû bi's salâti gable'l fevt, ve accilû bi't tevbeti gable'l mevt”
“Salâ”
Küllü nefsin zâigatü’l mevt, sümme ileynâ türce’ûn”
“Salâ”
İnnâ li’llâhi ve innâ ileyhi râci’ûn”
“Salâ”
“Ya Seyyidel evvelîne ve’lâhirîn ve selâmün ale’l mürselîn, ve’l hamdü li’llâhi rabbi’l âlemîn”
 
 
Sonunda da vefât edenin ismi söylenir. Bu cenâze salâsı Anadolu'da, bilhassa Konya'da meşhurdur. Fakat İstanbul’da maalesef bilinmemektedir. Bir cenâze olduğu zaman minâreden Cum’â günü ezândan önce verilen salânın aynısı verilmektedir.
Hüseyni Cenaze Salası:
Bestesi “Hatip Zâkiri Hasan Efendi”ye âit bu salâ minâreden değil, cenâze musallâdan alındıktan sonra kabre götürülünceye kadar yolda cemaatin önünde yürüyen sesi güzel bir okuyucu tarafından yüksek sesle okunur. Kabristanda mevta kabre defnedilinceye kadar, yine okuyucu tarafından önderlik edilmek sûretiyle cemaatin de iştirakiyle okunmaya devam eder. Mevta kabre konduktan sonra artık kapatma ve üstü örtülme işlemi başladığında salât kesilir ve Kur'an-ı Kerîm okunmaya başlar. Kur'an-ı Kerîm tilâveti, dua ve onu takiben tâlkin verildikten sonra, tekrar o okuyucu ve cemaatin iştirakiyle bu salât okunarak mezarlık terkedilir.
 
Şimdi bu salâ da bilinmediği için bir cenâze olduğunda “Dilkeşhâverân Sabah Salâsı” olarak bilinen salâ okunmaktadır. Ya da aynı salâ “Hüseynî” makâmında okunmaktadır
Hatip Zâkirî Hasan Efendi’nin Altı bölümden oluşan eseri şöyledir:
 
"a" Lâ ilâhe illâllah
 
"b" Vahdehü lâ şerîke lehü velâ nazîra leh
 
"c" Muhammedün eminüllahi hakkan ve sıdkan
 
"d" Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve‘alâ âli Muhammed
 
"e" Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrafi nûri cemi‘il enbiyâi ve'l-mürselin
 
"f" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin
 
Özellikle Osmanlı kültüründe okundukları yer ve zamana göre bunların dışında, salat-ı ümmiye, salat-ı kemaliyye, salat-ı münciye gibi sala örnekleri de vardır.
 
 
4.Salât-ı Ümmiye : Şöhreti sınırlarımızı da aşamış ve bütün İslâm Âleminde benimsenmiş bir salâttır. Bu salâtı da bazıları Itr'ye, bazıları da Hatip Zâkirî Hasan Efendi’ye ait olduğunu söylemektedirler.
 
Hatta segâh değil de ırak makamında olduğunu da iddia etmektedirler. Fakat, toplumda yaygınlaşmış ve alem olmuş şekli segâh makamındaki şeklidir.
 
Bu salât, Suphi Ezgi'nin Nazarî Amelî Türk Mûsikîsi adlı eserinin 3. cildinde, 3/4'lük orta semaî giderindeki usûl ve teamüle uymayan lahin mimarisiyle yer almaktadır. Bu tespite göre okuduğumuz zaman salâtın arapça kıraatında bozukluk meydana gelmektedir. Merhum Neyzenlerimizden Halil Can bu eseri, uzun bir çalışma neticesinde gerçek prozodi taksimatı ve kıraatına uygun düşen 43 zamanlı bir Darbeyn usûlü ile doğru olarak tesbit etmiştir. Bu darbeynin oluşumu şu sırayla meydana gelmiştir.
 
a). 10/8 Aksak Semai Evferi
b). 13/8 Nim Evsat
c). 10/8 Aksak Semai
d). 10/8 Aksak Semai
 
Segâh makamında olan bu eser Mevlîd okunuşu sırasında bahirler arasında özellikle Vilâdet Bahri sonunda (Peygamberimizin doğumunu anlatan kısım), özellikle Rasûlullah'ın doğumuna hürmet (tâzim) gayesiyle ayağa kalkıldığında, mukaddes emanetlerin ziyeretinde cemaatin iştirakiyle icra edilir.
 
5. Salat ü Selâm : Daha çok mevlid bahirleri arasında, istenilen bir makamla ve resitatif (irticâlî) icra edilir. Dört bölümden oluşur.
 
"a" Essalâtü vesselâmü aleyke ya rasûlellah
 
"b" Essalâtü vesselâmü aleyke ya habibellah
 
"c" Essalâtü vesselâmü aleyke ya seyyide'l - evvelîne ve'l âhirin
 
"d" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin
 
Salâtların İcrasındaki Önemli Noktalar
 
Salât-ı ümmiyye'nin dışında ve bir de irticalî olduğunu söylediğimiz salât ü selâm'dan başka diğer üç salât hiç bir zaman yapıldıkları usûl içinde okunmazlar. İcralar, bestenin ana müzik temasına sadık kalınarak, serbest bir anlayış içinde yapılır. Eğer yapıldıkları usûl içinde belli bir tempo ile icra edilirse tesirli olmaz ve o esere ilâhî bir yorum kazandıramaz. Bu sebeple daha yavaş, dura dura, vakfeler yaparak icra edilir. Böylesi de yıllar boyu tercih edilmiştir.
 
:''Essalatü vesselamu aleyke ya Rasulallah''
:''esselatü vesselamu aleyke ya Habiballah''
:''esselatü vesselamu aleyke ya seyyiden evveline vel ahirin.''
 
{{islam-taslak}}
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Sala" sayfasından alınmıştır