Türkü: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
→Dış bağlantılar: haksız rekabet ve reklam amaçlı linkler |
|||
8. satır:
Türkü sözcüğünün ilk olarak XV. yüzyıla ait [[Ali Şir Nevâî]]’nin Mizânü’l- Evzan (''Vezinlerin Terazisi'') adlı eserinde geçtiği bilinmektedir: <ref>Ali Şir Nevâî, ''Mizân’ül Evzan'', Haz. Kemal Eraslan, Ankara 1993.</ref>“… ve yine bir şarkı türüdür ki ona ''Türkî'' denmektedir. Hikmet Dizdaroğlu, Anadolu’da türkünün ilk örneğini XVI. yüzyıl halk şairi [[Öksüz Dede]]’nin verdiğini belirtir. Türküler genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla kıtalar halinde söylenir. Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bend ile nakarattan meydana gelir. Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır. Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir. Türküleri kesin ayrıma sokmak güçtür. Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve söyleniş biçimi değişerek geçebilir. Türküler ezgilerine, konularına ve yapılarına göre ayrılır.
== Konularına göre türküler ==
|