Supermoto, motokros ile pist yarışları arasında olup normal motor yarışlarına benzemeyen, pistlerin kısa ve virajlı olduğu, hızı 160 km/h’den düşük, değişik viraj alma teknikleri olan ve tamamen motorun performansından çok sürücünün yeteneğine bağlı olan bir motor sporudur. Bazı Avrupa ülkelerinde Supermotard olarak da adlandırılmaktadır. Yarışların %70’i asfalt, %30’u toprak zeminde geçmektedir. Supermotolar, off-road motoruna yarış motorunun lastiklerinin ve jantlarının takılmasıyla oluşur. Sürücüler genellikle pist yarışlarında kullanılan deri tulum ile motokrosta kullanılan kask ve botları giymektedir.

Ortadaki Supermoto türünde bir motosiklettir.

Tarihçe değiştir

Supermoto’nun başlangıcı 1970’lerde Amerika Birleşik Devletlerinde yüksek reyting ile yayınlanan ABC’nin Dünya Çapında Spor ( ABC’s Wide World of Sports ) gösterilerine dayanmaktadır.1979’larda, Superbiker sürücüleri olarak adlandırılan en iyi motosiklet sürücülerini bulmak için, ABC komisyonu tarafından bu dalında dahil edildiği TV serileri yapılmıştı. Yıl geçmedi ki Superbiker sürücüleri Kaliforniya’daki Carlsbad Raceway de kendilerini göstermeye başlamıştı. Asfalt ve toprak zemin gösterilerindeki çekişme off-road, flat-track ve road-racing’teki doğal yetenekleri bir bir bu gösterilere çekmekteydi. Ulusal ve Dünya motor yarışları şampiyonluğunu kazanan Kenny Roberts ve Jeff Ward da pist ve motokros yarışlarına katılmaktaydılar. 1985 yılına kadar geçen sürede Superbiker sürücüleri çok büyük bir hırs ile Nielsen Rating’de yarışmacı oldular. ABC’deki yeni yönetim ile beraber bütçedeki kesintilerden dolayı Amerika’daki en uzun süreli bütçesi kesilen spor oldu. Carlsbard’da yarışmaya katılan Avrupalı yarışçılar bunu tekrar Avrupa’ya getirerek her nasıl olduysa Fransa gibi ülkelerde büyük bir hızla bu sporun popülaritesini arttırdı.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki AMA Supermoto Şampiyonasının 2003’te kurulması ile bu sporun dirilme sinyallerini verdi.

Makineler değiştir

1990’lu yılların öncesinde Superbiker’lardan evvel kullanılan Supermoto’lar, açık sınıf 2 zamanlı motokros ve enduro motorlarından dönüştürülmüştür. 17” veya 16.5” tekerleklerle birlikte güçlendirilmiş tek silindir, 4 zamanlı off-road motorlar, Supermoto yarışlarına oldukça hakimdi. Ufak jantlar, 5.5” enindeki Superbike yol yarışı slick lastikleri kullanılır ve çoğu zaman bu lastik üzerinde el ile açılan olukların sayesinde lastiğin yol tutuşunu arttırarak, motorun daha iyi bir kontrol sunmasına yardımcı olur. Süspansiyon kısaltılmış ve motokroslara göre süspansiyonlar bir parça sertleştirilmiştir. Fren gücü büyük boy disk ve kaliperler ile desteklenerek kuvvetlendirilmiştir. Supermoto pistlerinde ağaçların olmamasına rağmen de sürücülerin motoru virajlarda çok dar açılara yatırdıkları için el korumaları genellikle kullanılır.

1991 yılında İtalyan üretici Gilera, ilk fabrikasyon Supermoto üretimi olan Nordwest’i piyasaya sürdü. Diğer Avrupalı üreticilerden KTM, Husqvarna, Husaberg AB ve CCM Motorcycles, Gilerayı takip ederek off-road modellerini aynı zamanda piyasaya sürdüler. Modellerin hem yol hem yarış kullanımı için geliştirilmesi 10 yıl kadar bir süre aldı. 2000’li yılların ortasına doğru Yamaha(2004), Honda(2005) ve Suzuki(2005) gibi Japon üreticileri, yarıştan ziyade yol kullanımı için vurgulanan Supermoto modellerini Avrupa marketlerine soktu. Buna en iyi örnek Kawasaki KLR650 gibi çift amaca yönelik motorlardır. 2006’nın ilkbaharında İtalyan üretici Ducati firması, Streetfighter tipi motorlara göre daha genel ve gerçekçi olan Hypermotard adlı makine ile Supermoto’da yer alacağını duyurdu. KTM’nin zaten mevcut olan 950 V twin modeli için mükemmel yol gidişatı olan supermoto olarak tarif edilebilir. Aprilia, 2 yeni Supermoto’su olan 450 ve 550cc’lik SXV V twin modellerini satışa sunmuştur.

Bu motorların çok yönlülüğüne ve popülaritesine bağlı olarak bazı üreticiler, cadde kullanımı için bu motorları modifiye ederler. Bunun için ön far, arka stop ve cadde lastiklerinden biri modifikasyonlara uğrayabilir. Husqvarna ve yeni model KTM'ler fabrikadan modifiyeli olarak gelir. Supermotolar dik oturuş pozisyonu sayesinde rahat ve açık görüş sağlamakla mükemmel şehir içi dolaşım sunar. Ufak yapısı ve hafifliği ile olağanüstü manevra kabiliyeti yanı sıra yarış motorlarının yavaşlaması gereken yol koşullarında daha kolay ve zahmetsiz bir sürüş olanağı sağlar.