Semaver, Türk yazar Sait Faik Abasıyanık'ın Nisan 1936'da yayınlanan ilk kitabı. Eser, Sait Faik'in babasının maddi yardımıyla basılabilmiştir.[1] Kitap, daha sonraki yıllarda Varlık Yayınları tarafından pek çok kez yayınlandı. Faik, bu kitabına ilk yazdığı öykü olan İpekli Mendil'i de aldı.

Semaver
1936 tarihli ilk baskının kapağı
YazarSait Faik Abasıyanık
ÜlkeTürkiye
DilTürkçe
TürHikâye
Yayım1936
YayımcıRemzi Kitabevi

Kitaptaki öyküler üç bölümde incelenebilir.[2] İlk bölümdeki hikâyelerde yazarın çocukluğunun geçtiği Adapazarı ve çevresi anlatılmaktadır. Çevre tasvirine geniş yer verilen bu öykülerde, yazar oyunlar oynadığı kırları ve ormanları anlattı. İpekli Mendil, Babamın İkinci Evi, Kıskançlık, Bohça, Orman ve Ev, Düğün Gecesi bu bölümdeki hikâyelerdir.

İkinci bölümde ise çoğunlukla İstanbul'da geçen ve yazarın bu şehirdeki tecrübelerinden yola çıkarak yazdığı öyküler yer alır. Örneğin, Bir Kıyının Dört Hikayesi isimli eserde Faik, denizde çalışan, geçim kavgası veren insanları anlattı. Yazarın ün kazanmasını sağlayan Stelyanos Hrisopulos Gemisi ve Şehri Unutan Adam ile Üçüncü Mevki de bu bölümdeki diğer öykülerdir. Kitaba ismini veren Semaver'de ise bir fabrika çalışanının yaşamı anlatılır. Bu öykü yazarın Grenoble'da geçirdiği günlerde gözlemlediği olaylara dayanmasına rağmen ikinci bölümde sayılabilir.[3]

Kitabın son bölümü ise Sait Faik'in Fransa'da geçirdiği günlere göndermeler içermektedir. Bu hikâyeler Sevmek Korkusu, Louvre'dan Çaldığım Heykel, Robenson, İhtiyar Talebe, Bir Vapur ve Bir Kadın'dır.

Analiz değiştir

Sait Faik'in ilk dönem hikâyelerini barındırdığı düşünülen üç kitabı Semaver, Sarnıç ve Şahmerdan'da fakir insanların hayatlarını ve onların nasıl mutlu olabileceklerini anlattı. Bu kitaplarda zenginlere kızan yazar, fakirleri övecekti. Kitaba ismini veren Semaver isimli hikâyede ise daha sonra düşmeyeceği bir yanılgıya düştü.[4] Çoğunlukla, kendi gözlemlediği gerçekleri öykülerinde anlatan yazar Semaver'de ise okudukları doğrultusunda okuyucuya işçi Ali'nin yaşamını anlatmaya çalışır ve bu yüzden de Ali'nin hayatı ile ilgili detaylar yapay görünür.[4] Abasıyanık, bu yanılgıya bir daha düşmeyecektir.

Yazar, hayatın güzelliğini ve tadını da fakir insanların bildiğine olan inancını Stelyanos Hrisopulos Gemisi gibi hikâyelerinde ifade etti. Yazarın bütün ilk dönem hikâyeleri olduğu gibi Semaver de insan sevgisi ve insanların iyilikleriyle doluydu. Tersliklerle karşılaşsa dahi insanlara duyduğu sevgi azalmaz.

Abasıyanık'a gelen en önemli eleştirilerden biri de dilinin savruk olduğu yönündedir.[5] Bu yanlışların sanıldığından daha az olduğunu Fethi Naci ispatladı. Naci'nin sayımına göre Semaver'de dört Türkçe yanlışı vardır.[5] Hikâyelerde açık Türkçe yanlışlarından çok aceleyle yazılmaları sebebiyle yapılmış dil savruklukları vardır.

Semaver'de, yazarın sonraki dönem kitaplarında rastlanan konuşma dilinin canlılığından yararlanma yok denecek kadar azdır. Benimle Beraber Seyahatten Dönenler ve Orman ve Ev hikâyeleri dışında kalanlar klasik bir dille yazılmıştır. Gene de hikâyeler Sait Faik'in sonradan klasikleşecek coşkulu dilinin habercisi gibidir.[6]

Nâzım Hikmet, 5 Mayıs 1936 tarihinde Akşam Gazetesi'nde Orhan Selim adıyla yayınladığı Bir Tavsiye başlıklı yazısında Sait Faik'in Semaver'ine değindi. Nazım Hikmet, kitabı büyük bir hevesle okumaya başladığını ve ilk satırlardan sonra bu genç yazarın ileriki günlerin Sabahattin Ali'si, Kemal Tahir'i, İsmet Hüsnü'sü olacağına inanmaya başladığını yazdıktan sonra hikâyenin devamının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını açıkladı. Bunun sebebinin ise hikâyenin geri kalan kısmının adeta Amerikalı bir yazardan adapte edilmiş gibi durması olduğunu yazdı. Sait Faik, ileriki günlerde Ran'ın bu tenkitinde çok haklı olduğunu ve bu eleştirinin çok faydasını gördüğünü açıkladı.[7]

Kaynakça değiştir

Notlar değiştir

  1. ^ Sönmez 2007, s. 171
  2. ^ Uyguner 1991, s. 37
  3. ^ Uyguner 1991, s. 38
  4. ^ a b Naci 2003, s. 18
  5. ^ a b Naci 2003, s. 24
  6. ^ Naci 2003, s. 25
  7. ^ Naci 2003, s. 115

Dış bağlantılar değiştir