İstanbul Tuluat Tiyatrosu

Tuluat tiyatrosu, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkmış olan doğaçlama tekniklerine dayanan bir Türk tiyatro türüdür.

Tarihçe

değiştir

1884’te Batılı tiyatro eserlerinin sahnelendiği Gedikpaşa Tiyatrosu yıkılmıştır. Bu nedenle, Türk tiyatrosu I. Meşrutiyet döneminde duraklama yaşarken, Tuluat Tiyatrosu popüler hale gelmiştir.[1] Tanzimat döneminde, Batılılaşma hareketinin etkisiyle 19. yüzyılın ilk yarısında tiyatro sahnelerinde “tuluat” başlamıştır.[1] Bu türün ortaya çıkmasında, orta oyunu geleneğinden gelen ve genellikle sepetçilik veya yoğurtçuluk yapan, yazları ise mesire alanlarında bu sanatı hayata geçiren Müslüman Türkler etkili olmuştur.[1] Sonraları, orta oyununun yok olması ve eski tarzlardaki tekerlemelerin yerini Batı tarzı oyun konularının almasıyla tuluat gelişmiştir.[1] 1870’de Güllü Agop’un belli bir metine dayandırılarak gerçekleştirilen oyun oynama stilini tekeline almasıyla bu tür ortaya çıkmıştır. Metinli oyun oynama diğer oyuncuları metinsiz oyun sergilemeye yöneltmiştir.[1] Sevengil’e göre, tuluat tiyatrosunun ilk temsili 1875’te Aksaray’da gerçekleştirilmiştir.[1] Güllü Agop, düzenli temsiller sunmaya başladığında, o dönemde popülerliğini kaybeden orta oyunu sanatçıları Güllü Agop’un tiyatrosunu taklit etmeye başlamışlardır. Orta oyununa perde ilave edildiğinde, Kavuklu İbiş karakteri ortaya çıkmıştır ve böylece ilk tuluat tiyatrosu doğmuştur. Orta oyunu tuluat tiyatrosuna dönüşene kadar, herhangi bir açık alanda, meydanda, bahçede ve avluda oynanmıştır. Seyircilerin etrafını sardığı meydanın boş kalan orta bölümü, orta oyununun sahnesini andırmaktaydı.[2] Haftalık Mecmua'ya göre, tuluat tiyatrosu, II. Abdülhamit döneminde sarayın ilgisine dayanarak ortaya çıkmıştır.[2] Sarayda her perşembe akşamı çeşitli oyunlar sergilenmeye başlanmıştır.[2] Başlangıçta II. Abdülhamit, orta oyunundan büyük keyif alıyordu, ancak sürekli tekrarlanan repliklerin sıkıcılığı nedeniyle ilgisi azalmıştır. Bunun üzerine, oyuncular padişahın ilgisini çekmek için orta oyununu değiştirerek tuluatı ortaya çıkarmışlardır.[2] Ancak sarayda orta oyununa olan ilginin azalmasıyla oyuncular saray dışında performans sergilemeye başlamışlardır.[2] İlk olarak Yenibahçe'de, ardından Kemalbağında, Bayrampaşa'daki Bahçeler'de ve Gedikpaşa'da tuluat oynanmıştır.[2] Daha sonra Üsküdar'da gelişmeye başlayarak sırasıyla Boğaziçi'nde, Tarabya'da, Şehzadebaşı'nda ve Galata'da halka temsiller verilmiştir.[2]

Özellikleri

değiştir

Tuluat tiyatrosu, görüşlerin ortak noktasına göre, Batı etkisindeki Türk tiyatrosunun 19. yüzyıldaki gelişimiyle paralel olarak ortaya çıkmıştır ve kökenini orta oyunundan almaktadır.[1] Güllü Agop'un metinli oyunlarının sahnelendiği dönemde suflorlü, Kavuklu Hamdi'nin ise metinsiz doğaçlama oyunlarını sergilediği belirtiliyor. Bu durum, tuluat tiyatrosunun temellerini atmıştır.[2] Artık, sadece yaz aylarında açık havada sahnelenen orta oyunu, Kavuklu Hamdi, İsmail Efendi, Abdülrezzak, Kel Hasan gibi orta oyuncularının eşliğinde perdeli sahneye taşınmış ve bu, tuluat tiyatrosunun ortaya çıkışı olarak kabul edilmiştir.[2] Tuluat tiyatroları, imtiyaza karşı gelmeden kapalı bir salonda oyun oynamanın yolunu açar. Çünkü bu tiyatroda bir metin, suflör ya da ezber gereksinimi yoktur.[3] Tuluat, bir tiyatro oyununun hikayesinin ya da olayın belirli hatları üzerine kurulur ve belirli tipler etrafında doğaçlama bir şekilde oynanır.[3] Tuluat tiyatrosunun bir gecelik programı genellikle tek bir oyundan oluşmaz.[3] Ancak orta oyunu ile tuluat tiyatrosu arasında belirli farklar bulunmaktadır.[2] Orta oyunu, belirli bir oyun repertuarına dayanırken ve sözün ve diyalogların komikliğine odaklanırken, tuluat tiyatrosu her gün güncel konularla oyun repertuarını geliştirir ve sınırsız bir özgürlükle her türlü olayı dahil eder.[2] Ayrıca, orta oyununun aksine, tuluat tiyatrosu söz komiğine değil, kaba hareketlerin komedisine dayanır.[2] Karakterizasyon açısından, Batı komedi geleneğindeki efendi-uşak ikilisi Tuluat tiyatrosunun en popüler iki karakter tipi haline gelmiştir.[4] "Uşak" tipi Osmanlılaştırılmış ve "İbiş" olarak adlandırılmıştır.[4] Bu şekilde, Karagöz-Hacivat, Kavuklu Pişekar gibi "komik ikili" geleneği, Tuluat tiyatrosunda İbiş ve Efendisi karakterleriyle devam etmiştir.[4]

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e f g KARAVAR, H. (2022). BATILILAŞMA ETKİSİNDEKİ HALK TİYATROSU “TULUAT”. Milli Folklor, 17(134), 119-130.
  2. ^ a b c d e f g h i j k l MEMİŞ, G. M. (2022). FERHAN ŞENSOY’UN İSTANBUL’U SATIYORUM ADLI OYUNUNDA ORTA OYUNU ÖGELERİNİN KULLANIMI. Hars Akademi Uluslararası Hakemli Kültür Sanat Mimarlık Dergisi, 5(1), 99-120.
  3. ^ a b c Okuş, Dila (27 Haziran 2022). "1880-1920 Arası İstanbul'daki Tulûat Tiyatrolarında Kantocu Kadınlar". Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü Dergisi / Journal of Theatre Criticism and Dramaturgy. 0 (34): 73-89. doi:10.26650/jtcd.2022.1128516. ISSN 1303-8605. 
  4. ^ a b c YÜKSEL, Ayşegül (1995). "MODERN TÜRK TİYATROSUNDA ARAYIŞ VE GELİŞMELER". Tiyatro Ara: 123-130. doi:10.1501/tad_0000000203. ISSN 1300-1523.